ANKARA – DFG, “Barış Gazeteciliğini Savunuyoruz” şiarıyla siyasi parti temsilcileri ve komisyon üyeleriyle bir araya geldi. Yapılan görüşmelerde, medyanın kullandığı olumsuz dil üzerinde duruldu.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), “Barış Gazeteciliğini Savunuyoruz” çalışması kapsamında Ankara’da sürdürdüğü temaslarını ikinci gününde de devam etti. DFG heyeti; Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Yeni Yol Grubu ve DEM Parti’nin komisyon üyeleriyle bir araya geldi. DFG heyetinde Eşbaşkanlar Kesira Önel, Selman Çiçek ile Gazeteci Serdar Altan yer aldı. Ayrıca DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu da heyete eşlik etti.
‘GAZETECİLERE YÖNELİK BASKILAR SÜRÜYOR’
DFG heyeti, ilk olarak CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ile Meclis’teki odasında görüştü. Görüşmede Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin yanı sıra süreç bağlamında yaşanan tartışmalar ile bu tartışmalardaki medyanın rolüne işaret eden Selman Çiçek, medyanın barışın dilinden uzak bir dil kullandığını, demokratik bir dil ve haber tarzını tercih etmediğini, bu durumun da süreç açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Çiçek, CHP’nin ve diğer siyasi partilerin yanı sıra medyanın da süreç bağlamında dillerine dikkat etmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca sürece rağmen gazetecilere yönelik baskı, saldırı, tutuklama ve adli kontrol gibi uygulamalar ile sansüre dikkat çeken Çiçek, iktidarın gazeteciyi ve gazeteciliği engellemeyi sürece rağmen sürdürdüğünü kaydetti. Çiçek, Meclis’te bulunan siyasi partilerin bu konuda duyarlı olmasının toplum için faydalı olacağını dile getirdi. Çiçek, aynı zamanda bu ve barış gazeteciliği konusunda topladıkları verileri de CHP grubu ile paylaştı.
'AİHM KARARLARI UYGULANSIN'
Görüşmede söz alan Günaydın da sürece dikkat çekerek, Türkiye’nin sıkıntılı bir tarihe sahip olduğunu belirtti ve bu durumu, “Bu memleket takvim yapraklarından kan damlayan bir memleket” diye nitelendirdi.
Birkaç neslin bu durumu yaşadığını ancak gelecek nesillerin huzur içinde yaşamasını istediklerini ifade eden Günaydın, “Bu nedenle CHP sürece ve komisyona destek verdi. Ancak bugüne kadar sadece dinlemeler yapıldı" dedi. Sürece rağmen kayyımların atandığını belirten Günaydın, 12 siyasi partinin buna karşı ortak bir paydada buluştuğunu ancak iktidarın buna rağmen olumlu bir adım atmadığını, bu nedenle güven zedelenmesi yaşandığını söyledi. Günaydın, “Güven artırıcı adımlar atılmalı. Belediyelerimizi işgal etmekten vazgeçsinler. Bunun için komisyonu beklemeye de gerek yok. Demirtaş 9 yıldır yatıyor. AİHM kararları var, uygulanması gerektiğine dair belirtiler mevcut. AİHM kararına uymak için komisyona gerek yok. Bu yapılmalı. Kim yararlanıyorsa yararlansın. Mahpuslar meselesi var. 30 yıldır yatan hasta mahpuslar var. ATK’ye baskı yapmaktan vazgeçsinler. Çıkması gerekenler çıksın. İnfaz yakmalarından vaz geçilsin" ifadelerini kullandı.
'ZEHİRLİ DİLİN NELERE YOL AÇTIĞINI BİLİYORUZ'
AKP’nin komisyon ile kamuoyunu oyaladığını belirten Günaydın, “Bu süreci bozmak isteyenler var. Zehirli bir dil kullanıyorlar. Bu dilin nelere yol açtığını Türkiye biliyor. Bugüne kadar kullandılar da ne oldu. Herkesin özgürce kendini ifade ettiği bir toplum arıyorum. Hiç kimse kendisine hakaret edilerek yürümek istemiyor" dedi. Anayasa'nın mutlaka değişmesi gerektiğini söyleyen Günaydın, "Ben meseleye umut ile bakıyorum ama kuşkularım var. Saha Suriye’ye ayarlı. SDG’ye silah bıraktırmaya çalışılması saha gerçekliğine uymuyor. Bunda ısrar komisyonu işlevsiz, sonuçsuz bırakabilir" şeklinde konuştu.
‘HERKESİN ÇOK CİDDİ KATKI VERMESİ LAZIM’
Daha sonra söz alan Serdar Altan, toplumun CHP’den bir şeyleri değiştirmeyi beklediğini söyledi. Altan, “Biz, toplumun içinde olan insanlarız, biliyoruz. Antidemokratik uygulamalar toplumda ciddi yaralar açtı. Biz de mevcut yapının mevcut anlayışı ile gitmeyeceğini düşünüyoruz. Gazeteciliği bitiren bir anlayış mevcut. AKP dönemi ile gazeteciliğin ruhu yok edildi, içi boşaltıldı. Ama artık bir şeyler olmalı, aciliyet arz ediyor. Herkesin bu sürece çok ciddi katkı vermesi gerekiyor” diye kaydetti.
Ardından konuşan Turgut Dedeoğlu ise, taslağı basına yansıyan 11’inci Yargı Paketi’nde yer alan ve hem gazetecilere hem de LGBT’lilere yönelik cezalandırma önerilerine dikkat çekerek, bunun beraberinde yeni sorunlar getireceğini söyledi.
SÜREÇ İYİYE GİTTİÇE BAZI ŞEYLER DÜZELECEK
DFG heyeti, daha sonra HDK Eş Sözcüsü ve aynı zamanda Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu DEM Parti üyesi Meral Danış Beştaş, diğer üyeler olan Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Cengiz Çiçek ile Meclis grubunda bir araya geldi. Burada söz alan Eşbaşkan Selman Çiçek, hazırladıkları raporu DEM Partililere vererek, sürece katkı olmak üzere bu raporu hazırladıklarını ve pek çok kurum ile görüşüp bu raporu kendilerine sunduklarını söyledi. Çiçek, raporda çatışma ve çözüm ile barış süreçleri yaşayan ülkelerin deneyimlerinin de yer aldığının altını çizdi. Çiçek, barışa hizmet edecek ortak bir dil üretmek için çalışma yürüttüklerini sözlerine ekledi.
Söz alan Gülistan Kılıç Koçyiğit, DFG heyetinin anlattıklarıyla aynı gözlemlere sahip olduklarını söyledi. Sürecin bulunduğu aşamaya da değinen Gülistan Kılıç Koçyiğit, aşamayı, “Birinci aşama” olarak tanımladı. Uzun erimli bir dönemin önlerinde olduğunu ifade eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Gazetecilere yönelik baskılar, diğer yönlerdeki sorunlara dair görüşmelerimiz de oldu ve anladığımız şu; eski rutini sürdürecekler ve buna gerekçe olarak ise diğer süreçte yaşananları gösteriyorlar. Ancak süreç iyiye gittikçe ve toplumun kabulü arttıkça bu bahsettiğimiz şeyler de düzelecek. Eskiden yargı polisin emrindeydi. Ama şu an kısmen değişimler var. Ama hala birileri eski bakışı devam ettiriyor. Kollukta da benzer durumlar var. Bunun değişeceğini umut ediyoruz” dedi.
‘SOMUT ADIMLARIN ATILMASINDA ISRAR ETMEK LAZIM’
Komisyona da işaret eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, dinlemelerin beli bir olgunluğa ulaştığını söyledi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Söylenmemiş bir söz kalmadı. Samut adımların atılmasında ısrar etmek gerekiyor. Sizin taleplerinizi biliyoruz, orada dile getireceğiz. Basın, toplumun beklentilerine göre hareket etmelidir. Çözüm sürecinde gazeteliğin rolü nedir, bunu tartışmak lazım. Barış gazeteciliği ile ilgili bir konferans yapılabilir" dedi.
'MEDYANIN SORUMLULUĞU BÜYÜK'
Heyet, daha sonra Yeni Yol Grubu adına komisyon üyesi Mehmet Emin Ekmen ile Meclis’te görüştü. Ekmen, gazetecilere yönelik baskıları eleştirdi ve bunu dile getirmeyi sürdüreceklerini ifade etti. Barış gazeteciliğinin çok önemli olduğunu belirten Ekmen, “Medyanın rolünü küçümseyemeyiz. Sürece karşı olanlar da fikrini elbette söylemeli. Çünkü kamusal alanda söylenmeyen sözlerin hangi provokasyonlara alet olacaklarını bilemeyiz. Süreç karşıtlığı kabul edilebilir bir pozisyon ama yalan atıyorlar yer yer iftira atıyorlar. Söylenmemiş sözleri ileri sürüyorlar” diye kaydetti.
Ekmen, süreci örgüt nezdinde yürütmenin yükünün Abdullah Öcalan’da olduğunu, bu yükü sorumluluk sahibi olanların hafifletmesi gerektiğini düşündüğünü kaydetti.
DFG heyeti görüşmenin sonunda hazırladıkları raporu Ekmen’e sundu.
'BASININ DESTEĞİ İLE BAŞARIYA ULAŞABİLİR'
Heyet daha sonra ise DEM Parti Genel Merkezi’nde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile görüştü. Burada söz alan Eşbaşkan Kesira Önel, devam eden süreç ile ilgili gazetecilere düşen sorumluğun barışa katkı sunmak olduğunu ve görüşmelerini de bu bağlamda yaptıklarını ifade etti. Kesira Önel, barış dilinin gelişimi için çabaladıklarını ifade etti.
Selman Çiçek de medyanın belli bir bölümünün süreç karşıtlığı üzerinden bir dil kullandığını, DFG olarak barışın egemen olabileceği bir dili oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Çiçek, sürecin ancak basının duyarlılığı ve desteği ile sağlıklı bir biçimde ilerleyebileceğini ifade etti.
‘SANSÜR MÜCADELE İLE AŞILABİLİR'
Daha sonra konuşan Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, medyaya sansürün ortak bir tepki ve mücadele ile aşılabileceğini söyledi. Hatimoğulları, “Türkiye medyaya müdahale konusunda Ortadoğu ülkelerinden daha kötü duruma düştü. Basın, toplumu yönetiyor, yönlendiriyor. Son iki hafta içinde süreç ile ilgili hava tam tersine çevrilmek isteniyor. Bu da medya eliyle yapılıyor. Bu sadece DEM Parti'ye yönelik değil barışa yönelik bir saldırı. Medyanın barış dilini kullanması için somut çalışmalar önemli bir noktada duruyor. Barışın dili ile ilgili pek çok konuda sağlıklı çalışmaya ihtiyaç var. Forumlar, paneller, çalıştaylar ve sosyal medya üzerinden sistematik bir sistem kurulabilir. Özgür basına sonsuz inancımız var. Bu konudaki köprüyü de daha da güçlü kılmalıyız. Bu konularda tartışmaya hazırız. Ayrıca uzun uzun da tartışmaya hazırız” dedi.
Ardından söz alan Ayşegül Doğan da süreçle birlikte oluşan olumlu atmosferi fırsata dönüştürmeye ihtiyaç olduğunu kaydetti. Barış gazeteciliği dili konusunda öncülük etmek istediklerini söyleyen Ayşegül Doğan, DFG’nin bu konuda yürüttüğü çalışmanın anlamlı olduğunu sözlerine ekledi.
Yapılan görüşmelerin ardından DFG heyeti, görüşme gerçekleştiremediği AKP ve MHP grubuna da iletilmek üzere hazırladıkları raporları sundu.