İZMİR - TARİŞ direnişiyle adını tarihe yazdıran, Kürt ve Türk Alevilerinin ortak yaşam kurduğu İzmir'in Güzeltepe Mahallesi, kentsel dönüşüm ve tarikat yurtlarının hedefinde.
Ekonomik ve siyasi nedenlerle Kürt ve Türk Alevilerinin yoğun göçüne sahne olan İzmir'in Çiğli ilçesinin Güzeltepe Mahallesi, Alevi kültürünün getirdiği "muhalif" ve "direngen" kültürünü, 1980'lerde emeğin direniş kültürüyle harmanlayarak, TARİŞ direnişine ev sahipliği yaptı. 1960'larda Mûş'un Gimgim (Varto) Erzirom'un Xinis (Hınıs) ile Dersim, Sivas, Tokat, Erzingan gibi kentlerden göç alan mahallede, dünyada gelişen sosyalist hareketlerin Türkiye'ye etkisiyle sol ve sosyalist hareketler gelişti. Sosyalist hareketlerin etkisi, ilk olarak kolektif emekle gecekonduların elbirliğiyle inşa edilmesinde kendini gösterdi. Eski ismi Çimentepe olan ve daha sonra Güzeltepe adı verilen mahalle, ismini asıl Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği (TARİŞ) direnişiyle adını Türkiye'ye duyurdu, emek tarihine ise güçlü bir direniş mirası bıraktı. 22 Ocak 1980'de başlayan TARİŞ direnişini dağıtmak için mahalleye giren kolluk güçleri, direnişi kırıp yüzlerce kişiyi gözaltına aldı. Ancak uzun süren direniş geleneğine adını yazdırdı.
Mahallede, 2021'de ise kentsel dönüşüm projeleriyle boşaltılmak istendi. Kentsel dönüşüm projelerine karşı geçmiş direniş mirasının verdiği deneyimle komiteler kuran mahalleli, kentsel dönüşüm projelerini durdurdu. İktidarın beslediği tarikatların da göz dikerek "Sünni mezhebine" çekme gayreti gösterdiği mahallede, Süleymancılar olarak bilinen tarikat, kaçak yurt ve Kur'an kursu yaptı. Süleymancıların bu girişimine mahalleli tepki gösterdi. Günlerde süren gösteri ve protestoların ardından, belediye inşaat ruhsatı bulunmayan ve imar planına göre yapılmayan yurdu mühürlemek zorunda kaldı. Ancak, yurt mühürlenmesine rağmen, başta Süleymancılar olmak üzere tarikatların mahallede çalışmaları devam ediyor.
'BÜYÜK BİR ÖRGÜTLÜLÜK VARDI'
Gimgim kültürünün baskın olarak hissedildiği mahalleye 1979'da yerleşen Gimgimlı Xıdır Akkuş (65), mahallenin geçmişte direniş kültürünün daha güçlü olduğunu söyledi. 1980'lerde mahalledeki insan ilişkilerinin daha yoğun olduğunu vurgulayan Akkuş, o dönem yaklaşık 50-60 gecekondu olduğunu söyleyen Akkuş, dönemin zorlu şartlarına rağmen mahallenin imece usulü ile gecekondular inşa ettiğini dile getirdi. 1990'larda Kürdistan'daki baskılara değinen Akkuş, bu baskıların göçleri artırdığını ifade etti. Akkuş, "Bir kısım göçler de bundan önce oldu. 1970'lerde gelenler var. Bunlar ekonomik sorunlardan dolayı olan göçlerdi. Ben de ilk dönemde gelenlerdenim. O zaman buradakilerin yaklaşık yüzde 60'ı inşaatlarda çalışıyordu. TARİŞ'de çalışanlar vardı. TARİŞ iplikte direniş çok çetin geçmişti. Kadın ve erkeklerde büyük bir örgütlülük vardı. Belli bir süre polis TARİŞ'e giremedi. İşçi mücadelesi o zamanlar ivme kazanmıştı. Bununla birlikte sol sosyalist hareketlerinde çok fazla olduğu bir dönemdi. O dönem birçok fabrikada grevler başladı, örgütlülükler arttı. TARİŞ'te çalışan Çimentepeliler ve onların akrabaları da vardı. TARİŞ eylemlerinde dikkatler mahallenin de üzerindeydi. Direnişe yardıma giden mahalleliler vardı. Birbirini destekleme olgusu vardı. Mahallenin birçok yerinde barikatlar kurulmuştu. Bu barikatlar panzerlerle aşıldı. Polislerle baya bir çatışma olmuştu. Birçok insan tutuklandı. Büyük bir gözaltı furyası başladı o dönem, insanlar evlerinden veya yollardan alınıp götürülüyordu. O dönem mücadele azmi vardı" diye konuştu.
'SİSTEMİN ALEVİLİKLE HESABI VAR'
Siyasi baskının arttığı 90'lı yıllarda "siyaset yapmayın, siyaset yapmayın da neyle uğraşıyorsanız uğraşın" diye propaganda yürütüldüğünü söyleyen Akkuş, 90'lı yıllarda Kürdistan'da başlayan savaş ile birlikte her yerde baskının oluştuğunu ifade etti. Akkuş, "Buraya ilk göç edenler inançlarını daha sade ve otantik yaşıyordu. Tabii köyden şehre gelince şartlar da değişti. Köylerdeki ocak sistemi burada yoktu. Mürşit- pir ilişkisi yoktu. İnsanlar birbirine yaslanarak inançlarını yürütmeye çalışıyordu. Zaman içerisinde cemevleri yapılmaya başlandı. Böylelikle biraz daha rahatlama oldu. İnsanlar cenazelerini camilere değil de cemevlerine götürüyordu. İlk dönemlerde insanlar Aleviliğini söyleyemiyordu, söylese bile korku içerisinde söylüyordu. Alevilik resmiyetin dışında olan bir inanç sistemi. Böyle olunca bu inanç sisteminin büyümemesi için elinden gelen yapıldı. Birçok dernek de bu amacı bilerek ya da bilmeyerek yerine getirdi. Güzeltepe'de ilk defa tarikat yurduyla karşılaşıyoruz. Daha önce belki yapı olarak vardılar, ama kendi hallerindeler. Bizim inançlarla bir sorunumuz yok. Ancak sıkıntı şu; inançların kullanılmasıdır. Yanlış yönlendirildiği zaman büyük olaylara sebep olacak korkusu var insanlarda. Çoğunluğu Alevi olan bir mahallede tarikat yurdunun kurulması çok garip değil mi? Sünni kesimin yaşadığı birçok yer varken neden burası? Sistemin Alevilikle ilgili hesapları var" ifadelerini kullandı.
'EKMEĞİMİZ İÇİN DİRENDİK'
Mahallenin direniş ruhunu yaşayan bir diğer isimde 76 yaşındaki Fadime Ulaş. Xınıslı olan Fadime Ulaş, evlendikten sonra ekonomik nedenlerden dolayı ailesi ile birlikte İzmir'e göç eder. İzmir'e ilk geldiği zaman tarım işlerinde çalışan Fadime Ulaş eşinin vefatı sonrası yaşam mücadelesine devam ederek, tek başına 7 çocuğunu büyütmeye devam etti. TARİŞ direnişinin de simge ismi olan Fadime Ulaş, TARİŞ direnişine dair "İki sene orada çalıştık, daha sonra devlet oraya el koymaya çalıştı. TARİŞ'i bastılar, resmen savaş alanı gibiydi. Bir gün yolda bana rastlayan arkadaşım TARİŞ'in basıldığını söyledi. Ben de o gün eşimin rahatsızlığından dolayı izinliydim. Orada çıkan olaylardan dolayı hastane yaralılarla dolmuştu. Ertesi gün ben de TARİŞ'e gittim. 4 gün boyunca orada kaldık. Bütün baskılara rağmen bizi oradan çıkaramadılar. Bir tane arkadaşımıza panzerle çarptılar ve öldürdüler. Bizi bir türlü çıkaramayınca bir tane komutan bize 'Çıkın yoksa bombalayacağız' dedi. Gerçekten de yaparlardı. Daha sonra çıkmaya başladık. O zaman kadınlar çok fazlaydı. En son 9 kadın iki erkek kaldık. Daha sonra biz de çıkmak zorunda kaldık. Çıkanların hepsini elleri arkalarından bağlayarak yerde oturtmuşlardı. Halkın Kurtuluş'undan bir tane kadın arkadaşımız askerlere Kürtçe ve Türkçe 'Biz kardeşiz' dedi. Askerler bu arkadaşımızı almaya çalıştı, ama biz izin vermedik. Askerler içeriden çıkanları üç gruba ayırmıştı. Kimi hangi gruba koyacaklarını biliyorlardı. Birçok kişiyi aldılar benim olduğum grup kaldı. Hiçbirimiz korkmuyorduk çünkü biz ekmeğimiz için direndik" şeklinde konuştu.
'KADINLAR KENDİLERİNİ GERİDE TUTMASINLAR'
Direnişin daha sonra mahalleye yayıldığını söyleyen Fadime Ulaş, "Panzerlerle insanların arasına girmişlerdi. Millete çok zulüm yaptılar. Bir tane çocuğu baya bir darp edip çarşının içine bırakmışlar. Birçok insanı yakalayıp gözaltı yaptılar. Biz kendimizi panzerlerin önüne atıyorduk. Kadınlar her şeyi yapabilir. Gitsinler çalışsınlar. Halen eski dönemlerdeki gibi. Kadınların gözünü açmalarından ve dünyayı tanımalarından korktukları için kadınların çalışmasına izin vermiyorlar. Kadınlar serbest. Kadınların çocuk doğurup çalışmamalarını istiyorlar. Kadınlar erkeklerden güçlü, kendilerini geride tutmasınlar" diye belirtti.
MA / Uğurcan Boztaş