İSTANBUL - Amed’de gerçekleştirilecek “Özgürlük Miting”ine katılım çağrısının yapıldığı halk toplantısında, “Eğer halklar özgürlüğüne kavuşacaksa bu Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması ile mümkündür” denildi.
Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) Beyoğlu İlçe Örgütü, güncel siyasi süreç ve Kürt sorununa demokratik çözüm gündemli halk toplantısı gerçekleştirdi. DEM Parti Okmeydanı Temsilciliği’nde gerçekleştirilen toplantıda “Özgürlük için birleşik mücadeleyi büyütelim” pankartı asıldı. Toplantıya DEM Parti Bedlîs Milletvekili Hüseyin Olan, Mêrdîn’in Kerboran (Dargeçit) Belediye Eşbaşkanı Asya Gezer, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) Eşbaşkanı Musa Kol, Dem Parti İstanbul il ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra halktan çok sayıda kişi katıldı.
Yapılan toplantıda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, Kürt sorunun demokratik çözümü konuları tartışılırken, 13 Ekim’de Amed’de gerçekleştirilecek olan mitinge katılmanın önemine vurgu yapıldı.
‘İMRALI’DAN 43 AYDIR HABER ALINAMIYOR’
Toplantıda ilk söz alan MATUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Demir Sönmez, cezaevlerinde giderek derinleşen tecrit politikalarının özellikle hasta tutsakları etkilediğine dikkati çekti. Sönmez, “Cezaevlerinde yaşanan tecridin ana kaynağı Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanan tecritten bağımsız değil. Her hafta Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde yaptığımız eyleme destek verdikleri için 12 arkadaşımız şuan tekli hücrede kalıyor. Bütün bunlarla birlikte ve en önemlisi İmralı’da 43 aydır avukatları ve ailesi Abdullah Öcalan’la hiçbir şekilde görüştürülmüyor. Yaşan bu insanlık dışı tecridi kırmamız gerekiyor. Bunun için daha çok yan yana gelip daha çok mücadele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘TECRİT KALKARSA ÇÖZÜM SAĞLANIR’
İdare Gözlem Kurullarının cezaevlerinde tutsakların tahliyesinin engellenmesini önleyen bir aygıta dönüştüğünü kaydeden Sönmez, “Bütün bu baskılar ve bu tecridin asıl amacı önderliğimizi bize unutturmaktır. İmralı’da başlayan bu süreç ancak Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü sağlandığı zaman biter. Eğer Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa cezaevlerindeki tecrit de kalkar, Kürt sorununda çözümü de sağlanır, dil ve kimlik sorunumuz da çözülür. Bu nedenle başta Abdullah Öcalan olmak üzere tüm tutsaklara sahip çıkalım” dedi.
’12 EYLÜL’Ü AŞAN BİR DÖNEM’
DEM Parti Bedlîs Milletvekili Hüseyin Olan, “cunta” yönetiminde bile belli başlı hukuk normlarının yerine getirildiğini vurgulayarak, şimdi yaşananların 12 Eylül dönemini aşan bir boyutta olduğunu belirtti. Geçmişten bugüne hiçbir şeyin değişmediğini kaydeden Olan, “1990’larda Kürtleri faili meçhullerle yok ediyorlardı, şimdi ise İdare Gözlem Kurullarıyla tahliyeleri engellenerek aynı suçtan bir daha cezalandırarak Kürtleri ve devrimcileri katlediyorlar. Hemen her gün cezaevlerinde bir tutsak cenazesi çıkıyor. İnsanlar siyasi düşüncelerinden ceza alıyorlar, infaz süreli dolduğu zaman da gözlem kurulları tarafından pişmanlık dayatılıyor. Bunu kabul etmeyen arkadaşlarımızı keyfi bir şekilde ikinci kez cezalandırıyorlar. Sırf etkinliklere çıkılmadığı için tahliyeleri erteleniyor” diye konuştu.
‘EN ÖNEMLİ SORUN TECRİTTİR’
Türkiye'nin en önemli sorununun tecrit ve Kürt sorunu olduğunu vurgulayan Olan, “Türkiye, içinde bulunduğu yoksulluk, ekonomik kriz, doğa talanı ve yıkımlarla şu anda iflas etmiş durumdadır. Bu yıkıma rağmen iktidar, Kürtlerin, demokrasi güçlerinin bir hak sahibi olmaması için elinden geleni yapıyor. Bunun için de her alanda savaşı tırmandırıyor. Türkiye, 90’lardan bugüne barış ve özgürlük taleplerimizi, Kürt sorununun demokratik çözüm talebimizi her seferinde elinin tersiyle itmiştir. İmralı kapılarının açılması gerekiyor. İmralı’da 26 yıldır ağırlaştırılmış bir tecrit var ama 43 aydır Sayın Öcalan hiçbir şekilde avukatları ve ailesiyle görüştürülmüyor. Anayasaya göre Sayın Öcalan’ın birinci dereceden ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı engellenemez ama onlar kendi anayasalarını bile çiğniyorlar. Niyetleri savaşı tırmandırmak ve Kürt sorununu çözümsüz bırakmaktır” ifadelerini kullandı.
‘3 TRİLYON DOLAR SAVAŞA HARCANDI’
Türkiye’de 40 yıldır yaşanan savaşta 3 trilyon doların harcandığına dikkati çeken Olan, “Türkiye'nin yıllık gideri 950 milyon civarındadır. Yani Türkiye 85 milyon nüfusuyla üç buçuk yıl hiç çalışmasa bu para insanlara yetiyor. Halkın gelirini savaşa harcayan zihniyet, savaşı tırmandırarak ülkeyi kendi yandaşlarına peşkeş çekiyor. Şimdi çıkıp ‘anayasa yapmak istiyoruz’ diyorlar. Siz daha 12 Eylül anayasasını uygulamıyorsunuz, önce bunu uygulayın sonra gelin yeni anayasa konuşalım. Daha dün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a ‘katil’ diyen Erdoğan, bugün ‘gel görüşelim, anlaşalım’ diyor. Bunun tek nedeni var Kuzey ve Doğu Suriye’deki kazanımların yok edilmesidir. Kürtler, ayda bile bir statü sahibi olsa ‘biz karşıyız’ diyor. Bu baskılara en fazla direneler, Kürt halkı ve demokrasi güçleridir. Bunca zulme ve talana rağmen, Kürtler mücadelelerine ve partisine sahip çıkıyor, boyun eğmiyor. Boyun eğmedikleri içinde AKP-MHP iktidarının zulmüne uğruyorlar. Bizim tek çıkar yolumuz var; Kürt sorununun demokratik çözümü ve Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kırılmasıdır” dedi.
13 EKİM MİTİNGİNE ÇAĞRI
Kürdistan’da binlerce insanın yerinden yurdundan edilerek Türkiye metropollerinden göç ettiklerini söyleyen Olan, “13 Ekim’de Adem’de düzenlenecek olan mitinge herkesi teşvik etmemiz gerekiyor. Çünkü Kürt sorunun çözümü ve Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması açısından önemli bir miting olduğunu belirtebilirim” ifadelerini kullandı.
‘HERKES 13 EKİM MİTİNGİNE KATILMALI’
Beyoğlu İlçe Eşbaşkanı Arif Yılmaz ise şunları söyledi: “Bugün tıkanan sisteme alternatif çözümler sunan Abdullah Öcalan büyük tecrit altında. 27 senedir sayın Abdullah Öcalan İmralı’da direniyor. Bu anlamda her kesin önderliğe olan saygısını, sevgisini göstermesi için 13 Ekim'de Amed mitingine katılması gerekiyor. Eğer bir sorun çözülecekse, eğer barış konuşulacaksa, eğer halklar özgürlüğüne kavuşacaksa bu Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması ile mümkündür.”