ANKARA - DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan'dan 42 aydır haber alınamadığını belirterek, "Bu tecridi kırmanın öncülüğünü biz kadınlar yapacağız" dedi. Türkoğlu, kadın meclisi olarak uygulanan özel savaş politikasıyla gündeme gelen Colemêrg'e gideceklerini belirtti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Türkoğlu, konuşmasına 4 Ekim 2022 tarihinde Federe Kurdistan Bölgesi’nin Silêmanî (Süleymaniye) kentinde katledilen Jineoloji Araştırmaları Merkezi üyesi gazeteci-yazar Nagihan Akarsel'i anarak başladı. Akarsel'in katledilmesinin ikinci yılına girmek üzere olduğunu belirten Türkoğlu, "Nagihan’ın katledilişi Jina Mahsa Amini’yi katleden zihniyetle aynıdır. Nagihan Akarsel’i saygı ve minnetle anarken onun mücadelesi kararlılığı ve anlatmaya çalıştığı felsefesi ‘jin Jiyan azadî’ olan jineolojiyi bir kez daha bu topraklarda daha güçlü bir şekilde savunmaya devam edeceğiz" dedi.
NARİN CİNAYETİ: SİYASİ İKTİDAR SORUMLUDUR
Türkoğlu, devamla şunları söyledi: "Narin Güran şahsında kaybedilen, katledilen tüm çocukların hesabını sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Narin Güran katliamı münferit bir olay değildir. Yetkilileri uyarıyoruz; bu olayın arkasında tek bir kişi, tek bir aile yok. Bu olayın arkasında kadınları, çocukları katleden karanlık bir zihniyet var. Bu zihniyetle dost olduğunu söyleyenler var. .Bu zihniyeti taşıyanları, bu suçu işleyenleri cezalandırmak çocuğa karşı işlenen suçların önüne geçmenin yoludur. Siyasi iktidar tüm bunlardan sorumludur. Kürdistan başta olmak üzere tüm toplumda uygulanan özel savaş politikalarına geçit vermeyeceğimiz gibi!
KURDİSTAN'DA ÖZEL SAVAŞ
Bu iktidar 40 yıla yakındır Kürdistan'da özel savaş politikası yürütüyor. Çünkü bu iktidar itaat ve biat eden bireyler istiyor. İktidar bu nedenle bütün savaş politikalarını devreye sokuyor. Özellikle Kürt kadınlar üzerinden yürüttüğü bu kirli siyasete bir kez daha Hakkari’de tanıklık ediyoruz. Jinnews muhabiri Rabia Önver, Hakkari’de genç kadınları uyuşturucu ve fuhuşa sürükleyen bir çeteyi teşhir ettiği için siyasi iktidar tarafından hedef alınmıştır. Özgür basın emekçilerini susturarak bu kirli politikaların üzerini örtemeyeceksiniz. Söz konusu çete üyeleri derhal yargılanmalıdır. Bu suç şebekesinde adı geçen tüm kişiler, kurumlar, siyasetçiler, korucular hakkında derhal soruşturma başlatılmalıdır. İyi bilinsin ki; bu işin peşini bırakmayacağız. Gülistan Doku’yu kaybettiren, İpek Er’in ölümüne neden olanlar bugün Hakkari’de genç kadınları uyuşturucuya, fuhuşa sürüklemek istiyorlar.
KADIN MECLİS'İ OLARAK HAKKARİ'DE OLACAĞIZ
Kadın meclisi olarak önümüzdeki günlerde Hakkari’de olacağız. Kaybettirilen Gülistan’a, katledilen İpek ve tüm kadınlara sözümüzdür. Bu çete üyelerinin elini kolunu sallayarak ne Hakkari’de ne de bu coğrafyanın herhangi bir yerinde dolaşmasına izin vermeyeceğiz. Örgütlü olduğumuz tüm illerde kadın ve karma olacak şekilde özel savaş politikalarına karşı eş zamanlı atölye ve eylemler gerçekleştireceğiz.
BİR AYDA 31 KADIN KATLEDİLDİ
Haklarımıza ve yaşamlarımıza yönelik saldırılar bir yandan özel savaş politikalarıyla diğer yandan cezasızlık politikalarıyla devam ediyor. Bakın sadece ağustos ayı çerisinde en az 31 kadın katliamı yaşandı. 15 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu ülkede kadınların yaşam hakkını savunacak yeteri derecede önleyici, koruyucu yasalar yok.Tıpkı bu politikalar; 14 Eylül’de Ankara’da boşanma aşamasında katledilen Döne Bozdemir cinayetinde bir kez daha kendini göstermiştir. Hakkında uzaklaştırma kararı olmasına, zorlama hapis kararı uygulanmasına ve elektronik kelepçe ile takip edilmesine rağmen Döne Bozdemir, Gafer Özdemir tarafından katledilmiştir. Doğru duydunuz, elektronik kelepçe ile takip edilen Gafer Özdemir’in evden çıktığı, Döne’nin işyerine gittiği elektronik izleme merkezinden görülmesine rağmen yaptıkları tek şey arayıp uyarmak.
ŞİDDETLE MÜCADELE İŞBİRLİĞİ PROTOKULU
6284 sayılı yasanın uygulanmadığı her gün kadınların yaşamları tehlikedeyken bu kazanımımızı gasp etmelerine izin vermeyeceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yerel yönetim anlayışımızla en güçlü mücadeleyi vereceğiz. Bu kapsamda Van, Amed, Mardin Büyükşehir Belediyelerimiz başta olmak üzere belediyelerimizle barolar arasında şiddete maruz kalan kadınlara hukuki destek amacıyla imzalanan işbirliği sözleşmelerini kutluyorum.
Adalet Bakanlığı ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’ kurduklarını duyurmuştu. Kadınlar katledilirken bu katliamı yapan faillerin cezasızlıkla ödüllendirdiğiniz aile hukuku mu? Kadınların nafaka hakkına göz diken hukuk anlayışınızdan mı bahsediyorsunuz? Aile hukuku değerlendirilecekse bu değerlendirme kurulunun içinde kadın mücadelesi yürüten örgütler yer almalıdır. Hiçbir kadına, kadın örgütüne sormadan, bu kurumları, örgütleri dahil etmeden atılacak her adım erkek egemenliğini besleyecektir.
ÖCALAN'DAN 43 AYDIR HABER ALINAMIYOR
İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulan Sayın Öcalan’dan 43 aydır haber alınamıyor. Evet, Sayın Öcalan' ne ailesi ile ne de avukatları ile görüştürülmüyor. Adaletten sorumlu olan bakan bu ülkede ‘tecrit yok’ diyor. Bıkmadan, usanmadan söyleyeceğiz. Bu ülkede tecrit vardır. Bu tecrit özellikle Türkiye halklarının ve kadınların barış umuduna yönelik bir tecrit halini almıştır. Ve bu tecridi kırmanın öncülüğünü de biz kadınlar yapacağız. Bunu yapacak gücümüz var, inancımız var, ilham aldığımız mücadele tarihimiz var. Bu kapsamda 30 Eylül tarihinde Ankara’da ‘Özgür ve Eşit Yaşamda ısrarcıyız, savaşlara karşıyız’ şiarıyla kampanya başlığımızda tüm kadınlara çağrımızı yaparak; bu ülkede umudu ve mücadeleyi, dayanışmayı büyütecek çalışmalarımızı başlatacağız.
KADINLARI SÖMÜRÜ PROJESİDİR
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Şubat ayında farklı bakanlıklar ile yaptığı protokollerle İŞ-KUR aracığıyla kadın istihdamını arttıracaklarını söylediler. Projenin kadınların yaşamlarındaki karşılığına baktığımızda bunun yüzyılın kadın istihdamı projesi değil olsa olsa kadınların güvencesiz ve esnek çalışma koşullarında kısa vadeli istihdamının ve sömürüsünün projesi olduğunu çok iyi görüyoruz. Çünkü destek işçiye değil imalat sektöründe işçi alan patrona sunuluyor. Projeye destek süresi 3 ay. İŞKUR, patronlara destek ödemesi yapıldığı sürenin en az iki katı kadar süreyle kadın işçi istihdam etmesi gerektiğini söylüyor. İşe alınan kadınların geleceği 6 aydan sonra ise patronların insafına bırakılıyor."