İSTANBUL - Kürtlerin 21’inci yüzyılda da statüsüz bırakılmak istendiğini söyleyen avukat Bedirhan Sarsılmaz, Ortadoğu’da kalıcı barışın yolunun Kürt ve Filistin sorunlarının demokratik yollarla çözülmesinden geçtiğini vurguladı.
Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yönelik saldırının ardından 4 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yeni bir saldırı başlatıldı. Aralarında çocukların da olduğu çok sayıda kişi saldırılar sonucu hayatını kaybederken, sivil yerleşim alanları da Türkiye’nin hedefi oldu. Saldırıları değerlendiren Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Bedirhan Sarsılmaz, İsrail’in Filistin’de sivilleri hedef almasını eleştiren AKP’nin Kuzey Doğu Suriye'deki sivilleri hedef aldığına işaret etti. Av. Sarsılmaz, bu durumu "samimiyetsiz" olarak nitelendirdi.
‘YAŞAM MODELİ HEDEF ALINIYOR’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların 2015 sonrasında AKP iktidarının devreye koyduğu “savaş konseptinin” bir devamı olduğunu belirten Sarsılmaz, Efrîn’de saldırı sonrası Kürt nüfusunun ciddi bir düşüş yaşadığını ve orada demografik yapının değiştirildiğini hatırlattı. Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin statüsünü kabul etmediğinden kaynaklı saldırılarda bulunduğunu ifade eden Sarsılmaz, “Birkaç yıldır özellikle SİHA’larla sivil yaşam alanları bombalanmaya başladı. Bunları bir bütünen değerlendirdiğimiz zaman aslında bu saldırıların amacı Rojava'da oluşturulmak istenen, Ortadoğu'ya örnek olan ve yeşeren o özgür yaşam modelinin hedef alınmasıdır. İktidar, özellikle 1 Ekim’den sonra çok yoğun bir saldırıya tekrar başladı” diye belirtti.
‘KÜRTLER STATÜSÜZ BIRAKILMAK İSTENİYOR’
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bölgeye dönük tehditlerini anımsatan Sarsılmaz, özerk yönetimin açıklamalarında bilançonun ağır olduğunu dile getirdi. Sarsılmaz, “Sadece bir haftada 580 hava saldırısı yapılmış. Bu saldırı yapılan yerlerde 18 su kuyusu, 11 elektrik santrali, petrol rafinerileri, 2 hastane ve okulların da bulunduğu birçok yaşam alanı hedef alındı. Bu saldırıların amacı Rojava’yı sessiz bırakmak ve orada gelişen statüyü ortadan kaldırmak. Rojava’ya saldırıların en net amacı da 21’inci yüzyılda da Kürtlerin statüsüz bırakılmak istenmesidir” ifadelerini kullandı.
SAVAŞIN EKONOMİYE ETKİSİ
“İktidarın sürdürdüğü bu savaş politikası ekonomik anlamda da çok ağır oluyor” diyen Sarsılmaz, faturanın birçok ülkede olduğu gibi yine halka kesildiğini kaydetti. Sarsılmaz, şunları söyledi: “AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi de itiraf etti ve ‘Bir merminin fiyatı ne kadar siz biliyor musunuz’ diye açıklama yaptı. Kendisi aslında bütün ülkenin kaynaklarının savaşa aktarıldığını, savaş bütçesine ayırdığını itiraf etmiş durumda. Son duruma baktığımız zaman halkın durumu hiç iç açıcı değil. Tabi ki bu savaş politikasının bir sonucudur. En son Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir açıklama yaparak, elektrik faturasını ödeyemediği için bakanlıktan yardım isteyen hane sayısının 5 milyona ulaştığını söyledi. Bunların tamamı Türkiye'nin Kürt sorununu güvenlikçi politikalarla, savaş politikalarıyla çözme amacının ve gayesinin bir parçasıdır.”
‘TÜRKİYE SAMİMİYETSİZ’
İsrail’in Filistin saldırılarına ilişkin AKP iktidarının tepki gösterdiğini belirten Sarsılmaz, “Ama iktidar yetkilileri tepki gösterdikleri vakitte Rojava’nın üzerine bombalar yağdırılıyordu” dedi. İktidarın Filistin konusunda “samimiyetsiz” olduğunun altını çizen Sarsılmaz, iktidarın gözyaşlarının “timsah gözyaşları” olduğunu kaydetti. Sarsılmaz, “Yine Türkiye’nin Filistin’e dönük saldırılara dair tepkilerine İsrail yetkilileri, ‘Siz de Kürtleri öldürüyorsunuz’ tarzında açıklamalar yaptı. Burada şu ortaya çıkıyor; iki taraf da birbirinin rolünü çok iyi biliyor. İki taraf da sivillere yönelik yaklaşımlarını ya da temel yaşam alanlarına saldırılar noktasında nasıl bir rolleri olduklarını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden birbirlerini aynı şekilde suçluyorlar. Eğer Türkiye yetkilileri samimilerse Rojava'ya yönelik saldırılara derhal son vererek, bu samimiyetlerini gösterebilirler” diye konuştu.
Türkiye'nin Kuzey Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarına ilişkin uluslararası arenanın da sessiz kaldığını dile getiren Sarsılmaz, Türkiye'nin uluslararası insancıl hukukun getirdiği kuralları uygulamakla yükümlü olduğunun altını çizdi.
‘SORUNLAR DEMOKRATİK YOLLA ÇÖZÜLÜR’
Kürt ve Filistin sorununun demokratik yollarla çözülebileceğini vurgulayan Sarsılmaz, “Rojava’ya yönelik bu saldırılar aynı zamanda Kürtlerin kimliğini inkara dayanıyor. İktidarın bu politikasına karşın sorunun demokratik yollarla çözümü noktasında çağrıcı olmak ve bunun için çaba göstermek gerekir. Ortadoğu'da Filistin ve Kürt sorunu çözülmeden kalıcı, adil bir barışın olmayacağı açıktır. Bu sebeple biz hukuk kurumları olarak aslında savaş yerine barış çağrısını yükseltilmesine ilişkin bir çaba içerisinde olmalıyız” diye belirtti.
MA / Ömer İbrahimoğlu