İSTANBUL - El emeği ürünlerini pazara götüren kadınlar, “Her kadın kendi ayakları üzerinde durmalı ve mutlaka mücadele etmelidir. Hiçbir kadın başkasına muhtaç olmamalı” dedi.
İstanbul Beyoğlu Belediyesi, Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (BESMEK) üretim yapan kadınlara destek olmak amacıyla “Kadın El Emeği Pazarı” kurdu. Beyoğlu ilçesindeki Şişhane Meydanı’nda kurulan pazarda kadınlar, çeşitli kurslarla ürettikleri el emeği ürünleri satışa sunuyor. Takı ve tekstil ürünlerinin yanı sıra hediyelik eşya gibi farklı kategorilerde ürünlerin de yer aldığı tezgahlardaki kadınlar, el işçiliğinin özgün yönlerini ortaya koyuyor. Hırka, yelek, rengarenk takı, lif ve çantalar ilmek ilmek işleniyor. Fiyatlar ise 300 ila 1000 TL arasında değişiyor.
ÜRETİMDE OLUNMALI
Tezgahında küpe, kolye ve bileklik gibi takıları yapan Ayşe Demir (56), eski bir modelist olduğunu ve emekli olduktan sonra hobi olarak bu işi yaptığını dile getirdi. Belediyenin kurslarına giderek takı yapmayı öğrendiğini kaydeden Ayşe Demir, kadınların üretimde olmaları gerektiğini belirtti. Ayşe Demir, “Hobi olarak başladığım takı işine bugün pazarda tezgah açmaya kadar getirdim. Yılların çalışma alışkanlığı yüzünden evde boş durmaktansa takı yapmaya başladım, sonrada da bu ürünlerimi pazarda satmaya başladım. Üretim yaptığımda daha iyi hissediyorum. Kadınlar daha fazla çalışma alanlarında olmalıdır. Ekonomik özgürlüğü olan bir kadın her zaman daha güçlüdür. Bu yüzden bütün kadınlar ayakları üzerinde durmalılar” dedi.
ŞİDDETİN KAYNAĞI EŞİTSİZLİK
Şiddetin kaynağının toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu söyleyen Ayşe Demir, iş imkanı olmadığı için kadınların evlere hapsedildiğini kaydederek, ekledi: “Kadınlar erkeğe bağımlı hale getiriliyor. 25 Kasım yaklaşırken kadın dayanışmasının önemli olduğunu söylemek istiyorum. 6284 sayılı yasanın uygulanması gerekiyor. Kanunlar yetersiz değil ama uygulamada ciddi sıkıntılar var. Bunların mutlaka biran önce aşılması gerekiyor. Yargı artık kadına şiddet uygulayan erkekleri tolere etmekten vazgeçmelidir. Şiddet uygulayan bir erkek karakola götürülüyor bir saat sonra serbest bırakılıyor. Devletin bunun çözmesi gerekir. Toplum olarak da kadına yönelik şiddete karşı sessiz kalmamalıyız. Kadınlar da mutlaka kadın örgütleriyle bağ kurup, şiddet karşısında susmasınlar. Kadın kurumlarında manevi anlamda destekler sunuluyor. Şiddete uğrayan kadınlara avukat yardımı veriliyor. Bu anlamda kadınlar yalnız değildir. Her kadın kendi ayakları üzerinde durmalı ve mutlaka mücadele etmelidir” ifadelerini kullandı.
25 YILDIR BOYAMA YAPIYOR
Porselen fincan, biblo ve süs eşyalarına çeşitli resimler çizerek boyayan Nazmiye Kaşıkçı ( 52), 25 yıldır el işi çanta ve porselen boyama yaptığını söyledi. Nazmiye Kaşıkçı, “1997 yılında belediyenin açtığı kurs sayesinde başladım ve bu güne kadar geldim. Gözümü açtığımdan beri çalışıyorum ve ev kadını olmak gibi bir hayalim hiç olmadı. 28 yaşından itibaren de seramik ve porselen boyama ile çanta işleri yapıyorum. Porselenlerin üzerindeki resimleri ve boyamasını fırçayla yapıyoruz. Bazen de porselenin ham halini kendim şekil verdikten sonra fırınlıyoruz. Sabah saat 09.00 ile 16.00’ya kadar çalışıyoruz. Günde ortalama 6-7 tane fincan ya da biblo yapıyorum. Yaptığımız fincan ve bibloların fiyatları 300 ile 1000 TL arasında değişiyor. Ürettiklerimizi kadın pazarında satıyoruz. Burası bizim için bir terapi gibi” diye belirtti.
KADINLAR KENDİLERİNE GÜVENMELİ
Kadınların toplumun her alanında eşitsizliğe maruz kaldığını dile getiren Nazmiye Kaşıkçı, “Ülkemizde kadınların ekonomik özgürlüğü çok az olduğu için hep eziliyorlar. Kadınlar, erkekler tarafından sindirilmek ve susturulmak isteniyor. Çünkü büyük bir erkek egemenliği var. Bundan dolayı kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artıyor. Kesinlikle bütün kadınlar kendine güvenmeli çünkü kadın isterse her şeyi başarabilir. Kadının yapamayacağı hiçbir şey yok. Yaratıcılık kadının fıtratında var ve erkekler bu manada çok zayıflar. Bu nedenle kadın önce kendine güvenmeli ve kendine inanmalı” dedi. Bütün yükün kadınların sırtında olduğunu belirten Nazmiye Kaşıkçı, “Kimse kimsenin hizmetçisi olmamalı. Her yerde ezilen yine kadın oluyor. Bu nedenle kadınların emeğinin hiçbir şeyle ölçülebileceğini düşünmüyorum” dedi.
KİMSEYE MUHTAÇ OLMAMALI
Aynur Bozkurt da, 15 yıldır belediyenin düzenlediği BESMEK kurslarına gidiyor. El örgüsüyle çizgi film karakterlerinden süs ve anahtarlıklar yapan Aynur Bozkurt, yanı sıra hırka, bere ve eldiven işliyor. Hiçbir kadının başkasına muhtaç olmaması gerektiğini vurgulayan Aynur Bozkurt, ürünlerin fiyatının 100 ila 2 bin arasında değiştiğini aktardı. Aynur Bozkurt, “Daha çok kadınlar ve turistler fiyatları soruyor. Çalışmak ve üretmek güzel. Her kadın çalışmalı” dedi.
EKONOMİK ÖZGÜRLÜK
Tezgahında ördüğü bere, boyunluk ve eldivenleri satan Oya Saygın (65) ise, gençliğinde eşinin çalışmasına izin vermediğini belirterek, şöyle devam etti: “Çok istediğim halde eşim çalışmama izin vermediği için çok geç çalışmaya atıldım. Genelde evde yaptığım el örgüsü hırka, eldiven, şapkaları satıyorum. Sezona göre değişiyor. Yazlık ve kışlık şeyleri örüyorum. Örgülerimi alıp geliyorum ve nereye davet ederlerse oraya gidiyorum. Eşim zamanında çalışmama izin verseydi bugün emekli olurdum. Şimdi bütçemiz daralınca örgü örmeye başladım. Yaklaşık 8 senedir bu işi yapıyorum. Daha önce ekonomik özgürlüğüm olmadığı için istediğim şeyleri yapamıyordum. Şimdi ekonomik özgürlüğüm var ve bu mutluluğu hiçbir şeyle tarif edemem. Gerçekten müthiş bir özgüven geliyor. İster üç kuruş olsun, ister 5 kuruş hiç önemli değil. Bunu ben kazanıyorum hissi beni çok mutlu ediyor. Biri tezgaha geldiğinde el emeği deyip değer vermesi benim için dünyaya bedel.”
MA / Esra Solin Dal