AMED - Amed eski Baro Başkanı Cihan Aydın ve dönemin yönetim kurulu üyeleri hakkında TCK 301’den açılan davada savcı ceza istedi.
Amed eski Baro Başkanı Cihan Aydın ve 2018-2020 dönemi Amed Barosu Yönetim Kurulu üyesi 10 avukat hakkında Ermeni Soykırımı’na dair 24 Nisan 2020 yılında yapılan yazılı açıklama gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
“Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” suçlamasıyla açılan davanın görülen duruşmasına Amed eski Baro Başkanı Cihan Aydın ve yargılanan avukatlardan Ahmet Dağ, Erhan Aytekin, Fırat Üger, Gazal Bayram, Mehmet Akbaş, Tevfik Karahan, Ömer Şeran ve Özgür Yılmaz ile avukatları katıldı. Duruşmaya Amed Barosu Başkanı Nahit Eren ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda avukat destek için duruşma salonunda yer aldı.
Duruşma dava dosyasına gelen evrakların tutanağa geçirilmesiyle başlarken, suçlamalara karşı savunmaları alınmayan avukatlar Özgür Yılmaz Biçen ve Erhan Aytek savunma yaptı.
AİHM KARARLARINI HATIRLATTI
Av. Özgür Yılmaz Biçen, iddianamede suçlama konusu yapılan açıklamanın düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yapıldığını belirterek, ifade özgürlüğünün Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) korunduğunu hatırlattı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Taner Akçam-Türkiye davasında verdiği ihlal kararına atıfta bulunan Biçen, kararda Türk Ceza Kanunu’nda yer alan (TCK) 301’inci maddenin öngörülemez olduğuna hükmedildiğini vurguladı. Düşüncelerinin toplumun bir kesimini rahatsız edici olsa da ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiğine dikkat çeken Biçen, beraat talebinde bulundu.
Daha önce de aynı suçlamalardan yapılan yargılama da beraat ettiklerini kaydeden avukat Erhan Aytek de, var olan bu sorunu yargı kurumları tarafından çözülmesi gerektiğini belirtti.
CEZA TALEBİ
Savunmalar ardından mütalaasını hazırlayan savcılık, baro yöneticileri hakkında 24 Nisan 2020’de yaptıkları ve baronun web sitesi ve sanal medya hesabında yayınlanan açıklamada üzerlerine atılı TCK 301’de yer alan suçu işlediğini savunarak, cezalandırılmasını istedi.
‘HUKUK BASKI VE KORKUTMA ARACI HALİNE GELDİ’
Savcılık tarafından verilen mütalaaya karşı söz alan avukat Erhan Aytekin, daha önce aldıkları beraat kararlarına rağmen savcılık tarafından verilen “Kes-yapıştır” şeklindeki mütalaayı kabul etmediğini söyledi.
Amed eski Baro Başkanı Cihan Aydın da son dönemlerde muhaliflere karşı hukukun bir baskı ve korkutma aracı olarak kullanıldığını belirtti. Aynı suçlama nedeniyle açılan başka bir davada 2022 yılının Ekim ayında beraat ettiklerini anımsatan Aydın, şöyle konuştu: “Ne değişti? Buna ilişkin cevaplarımızı bir sonraki celsede vereceğiz. Hukuk konjonktüre göre asla eğilip bükülmemeli. Eğer hukuk bir tehdit aracı olursa bu felaket olur. Mütalaaya karşı cevaplarımızı bir sonraki celse söyleyeceğiz. Hakikat ve yüzleşme arayışımız ne kadar gündemde kalırsa o kadar iyi. Bu nedenle bu iddianameyi hazırlayan savcıya, bu yargılamayı yapan mahkeme ve mütalaayı veren savcıya teşekkür ederiz” dedi.
Yargılanan baro üyeleri ve avukatları, mütalaaya katılmadıklarını belirterek, savunma için süre talep etti.
‘HAKİKATİN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN…’
Duruşmada söz alan Amed Baro Başkanı Nahit Eren de, Diyarbakır Barosunun hakikatin ortaya çıkması ve yüzleşme amacıyla her yıl 24 Nisan’da açıklama yaptığını ifade ederek, daha önce aynı suçlama nedeniyle baro yöneticileri hakkında açılan iki ayrı davada beraat kararı verildiğini hatırlattı. Ermeni tehcirinin yaşandığı 1915 tarihinde TCK 301 maddesinde tanımlanan hiçbir devlet kurumunun olmadığına işaret eden Eren, Amed Barosu’nun TCK 301 maddesi nedeniyle kurumsal olarak yargılanan tek kurum olduğunun bilgisini verdi. Eren, bir sonraki duruşmanın Diyarbakır Adliyesi’nin en büyük salonunda yapılmasını talep etti.
Avukat Mehmet Emin Aktar ise yargının sahip olduğu zihniyet açısından esas hakkındaki görüşe şaşırmadığını ifade ederek, yargının artık devlet refleksinin bir parçası olduğunu, ifade özgürlüğünün devleti rahatsız etmeyecek sınırlar içerisinde alınmak istendiğini söyledi. Ardından baro yöneticileri ve avukatlarının esas hakkındaki görüşe karşı savunmalarını hazırlamak ve savunma yapmak için süre talep etti.
Mahkeme, esas hakkındaki görüşe karşı savunmalarını hazırlamak için baro yöneticileri ve avukatlarına bir sonraki celseye kadar süre vererek, davayı 22 Aralık tarihine erteledi.