İSTANBUL - AKP’nin arabuluculuk rolü oynuyormuş gibi davranıp NATO ile hareket ettiğini belirten gazeteci Ercüment Akdeniz, “Filistin için barışı savunuyorsanız Kürt sorununda da barışı ve çözümü savunmak zorundasınız” dedi.
Hamas’ın 7 Ekim’de “Aksa Tufanı” adıyla İsrail’e dönük başlattığı saldırı sonrasında bombardımana tutulan Gazze’ye yönelik saldırılar devam ediyor. Bilançonun ağırlaştığı Gazze'de son verilere göre, bin 873'ü çocuk olmak üzere 4 bin 651 kişi hayatını kaybetti. İsrail’de yaşanan can kaybı bin 400’ü geçti.
Kara saldırısına hazırlanan İsrail’in saldırılarına karşı “barış havarisi” kesilen Türkiye’nin, 4 Ekim’den bu yana bombardımana tuttuğu Kuzey ve Doğu Suriye’de ise Özerk Yönetim’in verilerine göre 4’ü çocuk 44 kişi yaşamını yitirdi, 55 kişi yaralandı. Alt yapıya yönelik saldırılar nedeniyle 2 milyon fazladan kişi ise susuz kaldı.
Gazeteci-yazar Ercüment Akdeniz, son yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
ABD’NİN ‘YEŞİL KUŞAK’ PROJESİ
Filistin sorununun uzun bir süredir devam ettiğini, buna karşı Filistin halkının isyan ve intifada eylemlerini gerçekleştirdiğini belirten Akdeniz, ABD’nin “Yeşil Kuşak” projesiyle birçok İslami ve cihadı yapı gibi Hamas’ın da türediğini söyledi. Hamas'ın Filistin sorununa ulusal değil, “ümmet davası” olarak baktığının altını çizen Akdeniz, “Filistin davası ulusal bir dava, ulusal bir sorundur. Tıpkı Kürt sorunu, Kuzey İrlanda sorunu gibi ulusal bir davadır. Demokratik karakteri olan, demokrasi mücadelesinin temel sorunlarından bir tanesidir. Ancak Hamas, Taliban, El Kaide ve IŞİD yaklaşımları dünya üzerinde bir ulus devlet değil, ümmetçiliktir” ifadelerini kullandı.
‘HAMAS FİLİSTİN’E ZARAR VERİYOR’
Hamas’ın eylem tarzının DAİŞ ve Taliban gibi örgütlerin tarzından farksız olmadığını, dünya halklarına gözdağı vererek zafer elde etmeyi amaçladığını dile getiren Akdeniz, bu eylem tarzının eleştirilmesi gerektiğini söyledi. Akdeniz, “Bunlar Filistin davasına çok net olarak zarar verir. Onlara göre zarar vermez. Hamas’ın ajandasında bir ulusal mücadeleden ziyade bir dinler savaşı var. El-Kaide ve IŞİD de olduğu gibi mücadeleyi din savaşına döndürerek, dünyanın değişiminde bir yer tutma gayreti var. Ama bu savaştan Filistin'in bir çıkarı olmaz. Tam tersine 70 yıllık meşru olan ulusal davası ciddi zarar görebilir” dedi.
7 MİLYON FİLİSTİNLİ MÜLTECİ KONUMUNDA
Filistin'de bulunan Gurbetçiler Federasyonu’nun verilerine göre İsrail’in Gazze’ye saldırılarının ardından 7,9 milyon Filistinlinin göç etmek zorunda kaldığını kaydeden Akdeniz, 14 milyonluk bir nüfusa sahip Filistin’deki halkın bir bölümünün kendi topraklarındaki kamplarda mülteci konuma düştüğünü belirtti. Akdeniz, devamında şöyle dedi: “Şu an çeşitli bölgelere dağılmış 59 mülteci kampı var. Ayrıca Ürdün, Suriye ve Lübnan’da oldukça fazla sayıda Filistinli mülteci var. Filistinli mültecilerin devinimine baktığımızda bir şekilde ana toprağını bırakmadıklarını görüyoruz, yani onun çevresinde dönüyorlar. Çünkü hep bir geri dönme arzusu var. Ya sınır bölgelerdeki ülkelerdeler ya kendi ülkelerindeki mülteci kamplarında ya da kapalı bölgelerde esaret altında yaşıyorlar. Bunun yanında Avrupa'da ve ABD’de de Filistin diasporasının var olduğunu biliyoruz.”
BÖLGESEL SAVAŞ VE GÖÇ
Üzerinde durulması gereken konulardan birinin de “savaşın bölgeye yayılması” olduğuna dikkat çeken Akdeniz, “Örneğin İsrail, İran savaşını düşünür mü, Hizbullah bu işe karışır mı? Lübnan ve Suriye’nin de dahil olduğu biliyorsunuz, Şam ve Halep havalimanları da bombalandı. Bu dinamiklerle bölgesel bir savaşa dönüşürse o zaman göçün karakteri de farklı olur. Türkiye, bu durumda ciddi bir göçle karşılaşabilir. Ama bu bir B planıdır. Birinci aşamada Filistin’den çok büyük bir göç olacağı görülüyor. Çünkü şu an Kuzey Gazze’den tercih edilen Filistinli sayısı 1 milyon ki bu çok büyük bir nüfus, onlar da muhtemelen çevre ülkelere doğru kayacaktır. Şu an da milyonlarca insan yer değiştirmiş durumda. Aslında büyük bir göç başladı. Ama bu göç Türkiye'ye uzanacak bir göç gibi görünmüyor” ifadelerini kullandı.
KÜRT VE FİLİSTİN SORUNU
Ortadoğu’da sınırları belirlemek amacıyla 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması’na işaret eden Akdeniz, “Bu sınırlar belirlendiğinde Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de yaşayan Kürtler bir ulusal devlet şansı bulamadılar” diye belirtti. 21’inci yüzyıla girerken Kürt, Filistin ve Kuzey İrlanda sorununun çözülmediğine dikkat çeken Akdeniz, özellikle Filistin ulusal sorununa ümmetçi bakıldığını kaydetti. Akdeniz, “Eğer ulusal sorunlara sahip çıkacaksanız o zaman Kürt sorununu da görmeniz gerekiyor. O yüzden daha ümmetçi bir çizgi izleniyor ve ulusal sorun yok sayılıyor. Burada bir çifte standart var. Aynı şekilde Avrupa ve dünyada çifte standart içerisinde ve pragmatik davranılıyor. Söz konusu Filistin sorunu olduğunda belirli bir ses çıkarma oluyor. Ancak Kürtler neredeyse hiç görülmüyor” dedi.
TÜRKİYE’NİN İKİYÜZLÜ TUTUMU
Türkiye hükümetinin Ukrayna ve Filistin'de yaşanan çatışmalarda kendisine “tahıl koridoru” ve “arabuluculuk” gibi konular üzerinden bir alan açmaya çalıştığını belirten Akdeniz, bunun yanı sıra Türkiye'nin Ukrayna'ya SİHA sattığını ve NATO üyesi olduğunu hatırlattı. Filistin'e karşı da Türkiye’nin aynı durumda olduğunu dile getiren Akdeniz, Lübnan’da dışişleri bakanlarının bir araya geldiğini ve “İki devletli çözüm olsun, biz arabuluculuk yapalım” mesajının öne çıktığını söyledi.
Akdeniz, şöyle devam etti: “Türkiye halen NATO üyesi. Mesela ‘Mehmetçik Gazze’ye’ diye slogan atıyorlar. Türk askeri Gazze’ye gidince nerede savaşacak? Tabi ki NATO üyesi olduğu için NATO’nun arkasında savaşacak. NATO'dan çıkılmadığı sürece söylenen her söz boştur. Kürt sorununda da aynı şey var. Dünya ve batı üç maymunu oynama şeklinde bu süreci devam ettiriyor. Bu denklem içerisinde AKP hükümeti, her iki tarafta da arabuluculuk rolünü oynuyormuş gibi görünüp aslında NATO ile beraber hareket eden, bu arada da elde fırsat varken Kürt sorununu hem içeride hem dışarıda olabildiğince geriletmek tutumunu takınıyor. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Siz Filistin için barışı savunuyorsanız Kürt sorununda da barışı savunmak zorundasınız, çözümü savunmak zorundasınız.”
MA / Ömer İbrahimoğlu