WAN - İktidarlar değişse de özel savaş politikalarının değişmediğine dikkati çeken kadın hakları aktivisti Sevim Çiçek, asker ve polislerin üniformalarını kullanarak bu politikaların aktörleri haline geldiğini söyledi.
Kurdistan kentlerinde gençler ve kadınlar özel savaş politikalarının hedefinde. Gençler ve kadınlar, bir yandan fuhuş ve uyuşturucu bataklığına sürüklenmek istenirken, diğer yandan bunun üzerinden ajanlaştırılmaya çalışılıyor. Bu uygulamaların yürütücülerinin başında ise, asker ve polisler geliyor. Wan’da, alkollü olan 6 uzman çavuşun bir restoranda iki kadını taciz etmesi bu politikaların son halkası oldu. Kent sakinlerinin öfkesi üzerine gözaltına alınan uzman çavuşlar hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Kadın hakları aktivisti Sevim Çiçek, özelde Kurdistan’da yürütülen özel savaş politikalarını değerlendirdi.
‘İKTİDAR DEĞİŞTİ, POLİTİKA DEĞİŞMEDİ’
İktidarların değişmiş olmasına rağmen sürdürülen politikaların değişmediğini belirten Çiçek, yıllardır Kurdistan ve Türkiye’de derinleşen bir şiddet ortamı ve özel savaş politikalarının olduğunu söyledi. Çiçek, bölgede özel savaş politikalarının kadın bedeni üzerinden yürütülmek istendiğini ifade ederek, başlıca uygulamaların kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, fuhuş ve madde bağımlılığı olduğuna dikkat çekti.
ÖZEL SAVAŞIN AKTÖRLERİ
Asker ve polislerin üniformalarını kullanarak Kurdistan coğrafyasında özel savaş politikalarının aktörleri haline geldiğini sözlerine ekleyen Çiçek, “Kadınların, kolluk, korucu ve uzman çavuşlar aracılığıyla fuhşa sürüklendiğine dair birçok haber yansıdı. Fakat bu durumlarla ilgili etkin, şeffaf bir soruşturma yok. Bu politikalara dair söz söylemek isteyen bütün kesimlere de bir suçlama söz konusu. Sanki ortada böyle bir eylem hiç yokmuş gibi davranılmak isteniliyor. Orada korucu, kolluk ve güvenlik güçleri bir suç işliyorlar ve bu suçla ilgili söz söylemek isteyen insanların karşısına da ‘polisimize laf söylüyor’ gibi yaklaşım söz konusu. Bu cezasızlık politikalarından cesaret alınarak, her gün bu durum daha da derinleşiyor” dedi.
‘CEZASIZLIKLA KARANLIĞA SÜRÜKLÜYOR'
Asker ve polislerin işledikleri suçların cezasız bırakıldığını ifade eden Çiçek, “Biz, ‘Devlet suç işliyor ya da kolluk suç işliyor’ dememize rağmen bu suçu işlemekten vazgeçmeyen bir zihniyet ve suçu aklamaktan yılmayan bir iktidar gerçekliği var. İktidarın savaş politikalarında kadınların hedef alınmasındaki temel neden, bu mücadelenin büyümesi ve bu karanlığı kadınların parçalayacaklarından emin olmalarıdır. 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi, nafaka hakkı, medeni kanun, bunlar kadınların kazanımlarıydı ama mevcut iktidar ve ortakları yine kadın kazanımlarını hedef alarak bir politika izliyor. Bu kazanımların hedef alınmasıyla ülkeyi daha da karanlığa sürüklüyorlar” diye belirtti.
‘EGEMENLERE KARŞI ÖRGÜTLENECEĞİZ’
Kadınların bu karanlık zihniyeti yüzyıllardır tanıdığını ve her alanda bu zihniyete karşı mücadelesini geliştirdiğini vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: “Bu süreçte her birimizin ayrı ayrı üzerine düşen sorumluluğun farkındayız. Bu sorumluluğun bilinciyle yapmamız gereken tek şey, amasız-fakatsız bütün kadınlar olarak bir araya gelip, örgütlü bir mücadeleyle bu karanlık zihniyeti parçalamaktır. Var olmamız, varlığımızı devam ettirmemiz, bu zihniyete karşı yükselteceğimiz mücadeleyle söz konusu olacaktır. O yüzden farklı alanlarla da bir araya gelmenin yol ve yöntemlerini tekrar oturup konuşarak, yeniden örüp güçlendirmenin tam da zamanıdır. Bütün kadınlar örgütlenerek bu zihniyete, savaşa ve ataerkil faşist düşünceye karşı hep beraber mücadele etmelidir. Her bireyin, her kadının üzerine bu tarihi sorumluluk düşmektedir.”
MA / Ruken Polat