AMED - Ortadoğu’nun yeniden şekillendiğini söyleyen PİA Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya, “Kürtlerin yeni manevra alanları açması, bu saldırılara karşı farklı kesimlerle bir konsensüs oluşturması lazım” dedi.
Ortadoğu coğrafyasında ulus devletlerin yarattığı savaş ve çatışmalar yıllardır devam ediyor. En son Hamas’ın İsrail’e karşı 7 Ekim’de "Aksa Tufanı" adıyla başlattığı saldırı sonrası Filistin’e dönük savaş başlatıldı. Binlerce kişinin hayatına mal olan savaşın bilançosu güç geçtikçe ağırlaşırken, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları da sürüyor. 4 Ekim’de yeni bir saldırı dalgası başlatıldı ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti. İsrail’e tepki gösteren kamuoyunun Türkiye’ye karşı sessizliği dikkat çekiyor.
İnsan ve Özgürlük Partisi (Partiya Insan û Azadî / PİA) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya, yaşanan son saldırıları değerlendirdi.
TİCARET YOLUNUN ETKİSİ
Filistin ve İsrail arasındaki çatışmaların on yılların sorunu olduğunu belirten Kaya, “Bilindiği gibi Filistin ve İsrail çatışmalarında ve Hamas özelinde aslında taraf olan başka ülkeler de var. Başta İran ve İran’ın da aralarında bulunduğu Çin ve Rusya paktı var. Bu son saldırılar da yeni gelişmelerle ilgili olabilir. Avrupa’yı Uzakdoğu ve Orta Asya’ya bağlayan ticaret yolunun güzergahının İran üzerinden değil de, İran’ı devre dışı bırakan Azerbaycan planları var. Azerbaycan bu yolun oradan geçmesinden dolayı İsrail’i destekliyor. Saldırıları bu ticaret yolu üzerinden okursak, geniş çaplı operasyonda İran’ın öncekilerden daha fazla desteğinin olduğunu kaçırmamak gerekiyor. Bu, İran’ın Hamas üzerinden İsrail, Amerika ve Batı’ya verdiği bir gözdağı olarak okunabilir” dedi. Hamas ve İsrail’in savaştırıldığına dikkati çeken Kaya, “Bir tarafın maşasını İsrail, öteki tarafın maşasını da Hamas icra ediyor” diye belirtti.
ORTADOĞU’DA DENGELER DEĞİŞTİ
Yeni bir Ortadoğu şekillenmesinin söz konusu olduğunun altını çizen Kaya, Irak, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’deki mesele ile Yunanistan-Türkiye arasındaki ihtilafın, Ortadoğu’da en kangrenli sorun olan İsrail-Filistin meselesi üzerinden yeniden şekillenebileceğini söyledi. Kaya, “Yeni ticaret güzergahları ve yeni bir düzenleme söz konusu. Lozan ve ondan önceki anlaşmalarla bu sorunlu coğrafyaların sınırları çizilmişti. Bu yüzyıldan sonra oluşan durumun geldiği sonuç itibariyle birtakım dengeleri değiştirdiğini, hesapların altüst olduğunu söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları sürdüren İsrail’e tepki göstermesini “ikiyüzlülük” olarak değerlendiren Kaya, “Türkiye, kendi yaptığını görmez ama başkasının yaptığında da ciddi anlamda kamuoyunun gazını almaya yönelik tepkiler ortaya koyar. Buradaki çelişkiyi Türkiye gibi bir devlet için yadırgamamak lazım. Bugüne kadar kendini böyle var etmiş bir devlet söz konusu. Bu çelişki sürekli var olan bir çelişkidir. Çünkü Kürtlere dönük saldırılarında yüzde 100 haklı olduğuna inanır. Kürtlerin evrensel haklardan yararlanma gibi bir hak ve hukukunun olmadığını düşünüyor. Bunu defalarca ‘Daha ne istiyorsunuz’ gibi dile yansımasını gördük. Var olanın çok üst düzey olduğunu vurgulayan ve bundan fazlasını talep etmenin isyankarlık, günah, başkaldırı, terör faaliyeti olarak gördüğü için bunu kendince meşrulaştırıyor” dedi.
‘TEPKİ DE DESTEK DE YANLIŞ YERE KAYIYOR’
Kaya, şöyle devam etti: “Filistin mevzusunda din ayrımı ön plana çıkarılıyor. Bir tarafta Yahudi bir tarafta Müslüman tarafını tutma var. Kürtlerde Müslüman ve ‘bu çatışmayı çıkaran’ Kürtler olduğundan olması gereken destek tam tersine tepki olarak gelişiyor. Çünkü ‘isyankâr’ olarak görülüyor. Bu zihinsel hatanın, zihinsel kodun devamıdır. Oysa ki İslami kesimin bakışının şu olması beklenirdi. Bir tarafta ciddi anlamda mazlum ve mağdur bırakılmış, bütün haklarından yoksun bırakılmış bir halk, öte yandan bu halkın taleplerine karşı pervasızca güç kullanan organize bir güç var. Bu durumda zalimin değil mazlumun yanında olmak gerekiyor. Ama o zihinsel sapma nedeniyle tepki de destekte yanlış yere kayıyor. Kürtlerin mevcut statükocu sistemin parçası olan devletlere karşı ezber bozan bir takım siyaset gerçekleştirmesi, yeni manevra alanları açması gerekiyor. Kürtlerin bu saldırılara karşı farklı kesimler ve çevrelerle bir konsensüs oluşturarak, ortak zeminler yaratması lazım.”
MA / Müjdat Can