HABER MERKEZİ - Gazeteci Xeznê Nebî, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları nedeniyle Hesekê'de 2 milyondan fazla insanın su kesintisinden etkilendiğini belirtti.
Ankara'da İçişleri Bakanlığı yerleşkesinde bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü binasına yönelik 1 Ekim’deki eylemin ardından Türkiye, 4 Ekim'de Kuzey ve Doğu Suriye'ye karşı hava saldırıları başlattı. Saldırılarda hastaneler ve camiler ile petrol, su ve buğday depolama tesisleri hedef alınırken, saldırılarda kadın ve çocukların da aralarında olduğu en az 50 kişinin hayatını kaybetti.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Xeznê Nebî, saldırıları Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.
YAŞAM ALANLARI HEDEFTE
Nebî, Türkiye'nin Kuzey ve Doğru Suriye'ye dönük saldırıları ile "halkın yaşam kaynaklarını" hedef aldığını ve "halkı göçe ve açlığa mahkûm etmek istediğini" dile getirdi. Türkiye'nin Derik'ten Kobanê'ye, Mînbic'e kadar bölgede birçok kenti hedef aldığını kaydeden Nebî, Türkiye'nin son günlerde gerçekleştirdiği saldırılarda uçakların da kullanıldığı ağır silahlarla sürdürüldüğünü kaydetti. Türk yetkililerin yaptığı açıklamalardan Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük ikinci bir saldırı sürecine hazırlık yapıldığını anladıklarını dile getiren Nebî, "Son saldırılarda hedef alınan alanlar yaşam damarlarıydı. Amaçları Rojava'nın yaşam damarlarını kesmek. Yaşam damarları dediğimiz şey de su istasyonları, buğday ve petrol istasyonlarıdır. Bir halkın petrolünü, suyunu hedeflediğinizde insanların oradaki yaşamını, geliş ve gidişlerini durdurursunuz. O halkın buğdayını hedeflediğinizde insanları aç bırakıyorsunuzdur. Bu saldırılarla halkın açlık, işsizlik, yıkım ve göç etmesini amaçlıyorlar" dedi.
Gazeteci Xeznê Nebî
'SAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR'
Türkiye'nin saldırılarda savaş suçu işlediğini kaydeden Nebî, Türkiye'nin saldırılarıyla halkın ekonomik kaynaklarını bilinçli olarak hedef aldığına dikkat çekerek, "Bu saldırılar birçok şeyi değiştirdi. Yerel halkın durumunu da her bakımdan değiştirdi. Evet, Rojava'da büyük bir direnişin olduğu doğru, bu saldırılar uluslararası bir suçtur, savaş suçudur. Ekranlara çıkıp açıkça diyorlar ki, 'Bu ülkenin üstünü altına getireceğim. Üstü de altı da hedefimdir.' Aslında bizler sadece bu yeraltı ile üstü kelimesi üzerine yoğunlaşsak Türk devletinin neyi hedeflediğini de anlamış oluruz. Bu ülkenin üstünde, beyni ve beleği olan insanlar yaşıyor. Üstüne saldırarak bunu yok etmek istiyor. Altında da su, elektrik, petrol istasyonlarını yok etmek istiyor" dedi.
HESEKÊ'DE SU KESİNTİSİ
Türkiye'nin saldırılarından 4 milyondan fazla insanın olumsuz etkilendiğini ifade eden Nebî, "Hesekê'de sadece su kesintisinden dolayı 2 milyondan fazla zarar gören kişi var. Bölgede 4 milyondan fazla kişi bu saldırılardan etkilendi. Qamişlo'nun birçok mahallesinde elektrik yok, kent karanlık. Kobanê'de de durum aynı. Savaşlarda okullar ve hastaneler hedef alınmaz. Bu bir savaş suçudur. Bir okulu veya hastaneyi hedef aldığınızda sadece savaş suçu işlemiş olmuyorsunuz, aynı zamanda çocuk haklarına karşı suç, insanlık suçu işlemiş oluyorsunuz. Bunların hepsi suç olarak kayıtlara geçti. Türk devleti bunların hepsini yaptı" dedi.
'AMAÇ DEMOKRATİK ULUS SİSTEMİ'
Türkiye'nin saldırıları yaparken, Uluslararası Koalisyon Güçleri ile Şam hükümetinin sessizliğinden güç aldığına dikkat çeken Nebî, Koalisyon Güçleri ile Türkiye arasında bazı anlaşmalar olduğunu kaydetti. Şam hükümetinin hukuki olarak bu saldırıları kabul etmemesi gerektiğine vurgu yapan Nebî, "Türk devletinin işlediği suçlarda ülkelerin ortak çıkarları var" dedi. Koalisyon Güçleri ile Türkiye ve Şam'ın ortak hedefinin "demokratik ulus sistemini ortadan kaldırarak özerk yönetimin felce uğratmak" olduğunu kaydeden Nebî, "Koalisyon güçleri ile Türkiye'nin çıkarları ve projeleri var. Uzlaşma olmasaydı sessizlik de olmazdı. Onlar Türk devletinin stratejik ortaklardır. Türk devleti kendisini koalisyonun uzun vadeli ortaklarından biri olarak görüyor. Türk devletinin koalisyonda ne kadar kalacağı kafalarda soru işareti" diye konuştu.
'DAIŞ ÖRGÜTLENİYOR'
DAIŞ'in Türkiye'nin hakimiyetinde olan bölgelerde yeniden örgütlendiğini ve yapılan saldırılarla DAIŞ'in güçlendiğini ifade eden Nebî, "DAIŞ artık Serêkanî, Girêspi, Bab, Cerablus gibi Türk hükümetinin kontrolündeki bölgelerde örgütleniyor ve canlanıyor. Türk devletinin kendisi bunları örgütlüyor ve başka bölgelere taşıyor. Burada yaşıyorlar ve gün geçtikçe genişliyorlar. DAİŞ kampları ve DAİŞ aileleri burada bulunuyor" dedi.
'TEPKİLER YETERLİ DEĞİLDİ'
Kürt güçlerinin Rojava saldırılarına karşı gösterdiği tepkiyi eleştiren gazeteci Nebî, "Bu saldırılara karşı Rojava'nın direnişi tek başına yeterli değil. Bu saldırının yalnızca Rojava halkının direnişiyle durdurulması mümkün değil. Gösterilen tepkiler yeterli olmadı. Özellikle Kürt güçlerinde güçlü bir tepki olmadı. Avrupa'da da güçlü bir tepki gelişmedi. Herkes bu saldırılara karşı çıkmalı. Kürt halkının çok sayıda hukukçusu, kanunları tanıyan uzmanları var. Bunlar Türkiye'nin, savaş suçunu belgeleyebilir. Bizim elimizde belgeler var. Dışarıdan Kürt güçleri devreye girmeli. Dışarıdaki Kürt halkı ve dostları eskiye benzer ama daha güçlü bir direniş göstermeli. Her yerde Rojava direnişine destek vermeliler. Direnişin tek ayağı olmaz her ayağının direnmesi ve mücadele etmesi gerekiyor ki ayakta dursun" diye konuştu.
MA / Zeynep Durgut