İSTANBUL - Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'de 55 yaşam tesisinin hedef alındığını belirten gazeteci Vecih Cuzdan, "Rojava'da sivil altyapı vurulurken Gazze’ye dönük saldırılara karşı barış talep edemezsiniz” dedi.
Türkiye’nin yıllardır hedef aldığı Kuzey ve Doğu Suriye, 4 Ekim’den bu yana yoğun saldırı altında. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın hedef göstermesinin ardından başlayan saldırılarda, sivil yerleşim alanları başta olmak üzere bölgenin okul, hastane ve altyapıları bombalandı. Türkiye’nin saldırıları sürerken, İsrail ile Filistin arasındaki savaş bir kez daha patlak verdi. 7 Ekim’den bu yana Filistin’e yönelik saldırılarını sürdüren İsrail’in, Gazze’de bir hastaneye dönük bombardımanında 471 sivil katledildi. Dünya kamuoyunun tepkisine neden olan bu saldırıya, Kuzey ve Doğu Suriye’de sivilleri hedef alan Türkiye’nin tepkisi dikkat çekti.
Kuzey ve Doğu Suriye’de sivilleri hedef alan ancak Filistin’e dönük saldırılar nedeniyle İsrail’i kınayan Türkiye’nin saldırılarını değerlendiren gazeteci Vecih Cuzdan, bu durumun çelişki olduğunu söyledi.
55 HAYATİ TESİS HEDEF ALINDI
Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik hava saldırılarının uzun bir süredir devam ettiğini belirten Cuzdan, yine bu saldırılarda Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ve suikastlarla çeşitli sivil ve askeri yetkililerin hedef alındığını söyledi. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Her türlü sivil altyapı, üstyapı bizim meşru hedefimizdir” açıklamasından sonra SİHA ve savaş uçaklarıyla bölgenin vurulduğunu hatırlatan Cuzdan, Londra merkezli İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre yaklaşık 75 hava saldırısında 55 hayati tesisin hedef alındığını, bu saldırılarda 45 kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı.
FİLİSTİN VE ROJAVA ÇELİŞKİSİ
İsrail-Filistin savaşında barış çağrısı yapan Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarla çelişkili pozisyona düştüğünü dile getiren Cuzdan, “Türkiye'nin tavrı kesinlikle inandırıcı değil. AKP iktidarının şu anda yapmak istediği şey, Kuzey ve Doğu Suriye'deki siyasi iradeyi sonlandırmaya dönük bir hamleyken, Filistin ve İsrail’de yaşananlar karşısında odaklanmalarını artırdıkları bir pozisyonda buldular kendilerini. Bu da zaten durumun absürtlüğünü, çelişkili halini değiştirmiyor. Yani siz Rojava'da sivil altyapı ve üst yapıyı vururken, aynı anda İsrail’in Gazze’ye dönük saldırılarına karşı durup ve barış talep edemezsiniz” dedi.
TÜRKİYE’NİN HEDEFİ VE DAİŞ TEHDİDİ
İktidarın temel hedefinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ortadan kaldırılması olduğunu vurgulayan Cuzdan, hizmet kurumları ve sivillerin bulunduğu alanlara dönük saldırılarının amacının halka yaşam alanı bırakmamak olduğunu söyledi. Türkiye’nin bununla bölgedeki siyasi iradeyi ortadan kaldırmayı amaçladığını ifade eden Cuzdan, bölgedeki DAİş tehdidine dikkat çekti. Cuzdan, “İŞİD’liler hala o kamplarda kalıyor. Hiçbir ülke kendi vatandaşı olan bu cihatçıların akıbetinin ne olacağına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul etmiyor. Ve bu belirsizlik olduğu gibi Özerk Yönetimdeki Kürt yetkililerin kucağına bırakılmış durumda” diye belirtti.
BATI ÜLKELERİNİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
DAİŞ’le mücadelede Kürtlerin büyük bedeller ödeyerek bir kazanım elde ettiklerini belirten Cuzdan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt güçleri hem o kentleri kurtardılar hem de orada yeni bir yaşamı inşa ettiler. Kürtlerin mücadelesi birçok batılı ülke tarafından kutlandı, siyasi ve askeri başarısı kabul edilirken, en üst düzeyde ağırlanırken bile neden siyasi anlamda kazanımları kabul edilmiyor? Bunu sorgulamak lazım. Türkiye'nin saldırılarına karşı en son ABD öncülüğündeki koalisyonun Türkiye’ye ait SİHA’yı vurmasıyla bir set çekildiğini görüyoruz. Uluslararası güçler Türkiye’ye bir kez daha şunu söylüyor: Burayı istikrarsızlaştırıyorsun, şimdilik senin ‘güvenlik’ kaygılarını dikkate alıyoruz ama ileriye taşıdığın anda set çekeriz diyor. Bu, güçlerin takındığı iki yüzlü tavrı ortaya koyuyor.”
SALDIRILARA KARŞI SESSİZLİK
Türkiye'nin saldırılarına karşı uluslararası güçlerin sessizliğine değinen Cuzdan, Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte bölgede bazı dinamiklerin değiştiğine dikkat çekti. Cuzdan, NATO'nun genişleme politikası, buna bağlı İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin kabul edilmesi karşılığında Türkiye’ye bir hareket alanının açıldığını belirterek, karşılıklı görüşmelerin ardından Türkiye'nin suikast ve saldırılarına karşı uluslararası güçlerin ses çıkarmadığını dile getirdi.
SAVAŞIN YAYILMA İHTİMALİ
İsrail-Filistin savaşının yayılma ihtimaline değinerek, bu durumun Kuzey ve Doğu Suriye’ye yansımalarının olacağını ifade eden Cuzdan, “Böyle bir durumda Lübnan, Suriye, İran, hatta Yemen ve bölgedeki Haşdi Şabi gibi grupların dahil olabileceği çok çatışmalı bir sürece girme riski var. Bunun özerk bölgeye de yansıması olur. Ama kriz krizi doğurduğu gibi, kriz fırsatları da doğurur, bunu unutmamak gerekir. Türkiye bir anda bir kara operasyonu yapabilir. Her şey olasılıklar içinde” dedi.
MA / Esra Solin Dal