MERSİN - Özel savaş politikalarının tüm topluma yayıldığına dikkati çeken psikolog Mesut Aslan, “Gençleri özne olarak kabul edip, yeni bir inşa süreci başlatmalıyız” dedi.
Bireysel silahlanmada yaşanan artış, şiddet olaylarının da artmasına neden oluyor. Bireysel silahlanmaya karşı çalışmalar yürüten Umut Vakfı’nın “Türkiye Silahlı Şiddet Haritası” verilerine göre; 2022 yılında 3 bin 984 silahlı şiddet olayı yaşandı. Bu olaylarda 2 bin 278 kişi yaşamını yitirdi, 4 bin 231 kişi yaralandı. Silahlı şiddet olaylarının 616’sında kesici aletler kullanılırken, 3 bin 368’i ateşli silah sonucu gerçekleşti. Bu verilere göre silahlı şiddet olaylarında 2021 yılına oranla yüzde 4,81 artış oldu. Bölgelere göre dağılımda, en çok şiddet olayları Marmara Bölgesi’nde bin 136, Akdeniz’de 571, Karadeniz’de 543, İç Anadolu’da 463, Ege’de 459 ve Kurdistan’da 812 şiddet olayı yaşandı.
İl bazında ise ilk sırada gelen İstanbul’da 519 silahlı şiddet olayı yaşandı, bu olaylarla 296 kişi yaşamını yitirdi, 601 kişi yaralandı. İkinci sırada olan Adana’da 123 kişi yaşanan silahlı şiddet olaylarında yaşamını yitirdi.
TOPLUMUN ŞİDDETE KARŞI REFLEKSİ
Bireysel silahlanma ve çeteleşme ile bunun bir sonucu olan şiddet olaylarını değerlendiren psikolog Mesut Aslan, kişinin bedensel, ruhsal ve toplumsal varlığına bir saldırı durumunu şiddet olarak tanımlayarak, şiddeti bireysel ve toplumsal olarak ikiye ayrıldığını anlattı. Toplumsal olarak şiddetin son dönemde artış gösterdiğine dikkat çeken Aslan, artışla demokratik alanların kaybedilmeye başlandığını söyledi. Aslan, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle, yargı mekanizmaları özellikle kadın cinayetlerinde çok pasif kaldı. Erkeğin kadına dönük yok etme eylemine gerekçe uydurulup, bundan ceza indirimi veren hukuk sistemi var. Kadına yönelik özgün yükselen bir şiddet durumu söz konusu. Toplum olarak şiddet karşısında reflekslerimizi de kaybetmişiz aslında, kıyamet koparılması gereken olaylara sessiz kalıyoruz. Bu haliyle şiddetin toplum içinde normal bir çizgiye çekildiğini görmek mümkün” dedi.
SOYLU DÖNEMİNDE ŞİDDETTE ARTIŞ
Şiddet olaylarında yaşanan artışın iktidarın politikalarıyla doğrudan ilişkili olduğuna işaret eden Aslan, “İnsanlar, küçücük bir yönelime çok büyük şiddet tepkileri göstermeye başladı. Bunun hukuki ayağı aksadığı zaman, insanlar kendi adaletini sağlamaya başlıyor. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde çeteleşme ve bireysel silahlanmanın arttığını görebiliyoruz, neredeyse kendisiyle fotoğraf çektirmemiş bir suç örgütü üyesinin kalmadığını söyleyebiliriz. Burada çetelerin birbiriyle savaşlarını görmek de mümkün ve insanlar ‘ekonomik olarak güçlü olmak istiyorsan eline silah alman gerekiyor’ algısına kapıldılar” şeklinde konuştu.
‘SİYASETTEN ÇETELERE YÖNLENDİRİLDİ’
Bireysel silahlanma ve çeteleşmenin Mersin'deki yansımalarına değinen Aslan, kentte Kürt mahallelerinde şiddet olaylarının arttığına dikkat çekerek, "Kürt gençleri arasında bu kadar yoğun olmasının sebebi, siyaset zemininden koparılmış, kültürel olarak asimilasyona tabi tutulmuş, kimliğinden kaynaklı sürekli polis tacizine maruz kalmalarıdır. Bu gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri alanlar yok, sosyal, spor ve farklı alanlarda kendilerini ifade edebilecekleri alanlar yaratılmadığı için, doğrudan çete örgütlerinin hedefi haline geliyor. Haliyle ekonomik olarak yoksul gençler oldukları için, bu tarz yaşamlar cazip geliyor. Kürt gençlerine yönelik madde kullanımı, çetelerle ilişki kurma, fuhşa bulaştırma gibi özel savaş yönelimleri yıllardır var. Fakat bu süreçten sonra gençlerin tamamını da bu alanda değerlendirmek gerekiyor, çünkü salt Kürt gençlerine özgü bir durumdan da çıkmış, Türkiye’nin bütün gençlerine yönelik bir politika haline dönüştü. Çünkü düşünen, sorgulayan, hesap soran bir gençlik istemiyor iktidar, böyle bir gençliği başına bela olarak görüyor” diye belirtti.
‘SESSİZLİĞİN BEDELİNİ TÜM TOPLUM ÖDÜYOR’
Yıllardır Kurdistan’da yürütülen politikaların Türkiye’ye yayılacağı uyarısında bulunduklarını dile getiren Aslan, “Orada yürütülen silahlı çatışmalar, güvenlik güçlerinin şehrin her alanına girmeleri, bunun bir gün Türkiye sahasına da yansıyacağını bizlere gösteriyordu ve bugün o sonuçları yaşıyoruz. O coğrafyada yaşananlara sessiz kalmanın bedelini, bugün gençlerimiz, hatta tüm toplum ödüyor” ifadelerini kullandı.
‘GENÇLER İÇİN İNŞA SÜRECİ BAŞLATMALI’
Yargının cezasızlık politikaları nedeniyle şiddet olaylarında artış yaşandığını, toplumun adalete olan güveninin sarsıldığını belirten Aslan, insanların kendi adaletlerini sağlamak için şiddete başvurduğunu, bu durumun da bireysel silahlanmada artışa neden olduğunu söyledi. Aslan, "Bu durumda toplumda gençler arasında bir şiddet dalgası karşımıza çıkıyor. Bu tarz insanların iktidarla ilişkisi olduğu için müdahale de edilmiyor. Gençleri yeniden özne olarak kabul edip, karar alma mekanizmalarına dahil edip, onların taleplerini alan bir inşa süreci başlatmalıyız. Gençleri içinde barındıran bir politika zemini açığa çıkarmalı, şiddete karşı toplumsal refleksimizi yeniden kazanmalıyız" diye konuştu.
MA / Dilan Akyol