ANKARA - Mütalaadaki “sözde” kavramına tepki gösteren siyasetçi Aynur Aşan, “Ben bir Kürt ve kadınım ama savcı beni ‘sözde’ olarak tanımlıyor. Ben yok isem beni nasıl yargılıyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi.
DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye’de Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası, Aynur Aşan’ın savunmasıyla devam etti.
‘KÖLELİĞİ KABUL ETMEDİĞİMİZDEN YARGILANIYORUZ’
Köle olmayı kabul etmedikleri için yargılandıklarını ifade eden Aşan, “Bizi ne kadar yok saysanız, ‘sözde’ deseniz de biz demokratik ve özgür yaşamın özneleri olmayı sürdüreceğiz” dedi. Türk Kadın Birliği’ni kuran ve kadın alanında mücadelesi ile bilinen gazeteci ve düşünür Nezihe Muhiddin’e değinen Aşan, Muhiddin’in de tutuklandığını ve hakkında aynı şekilde çok sayıda dava açıldığını paylaştı. Muhiddin ve arkadaşlarının Cumhuriyetin kuruluşundan sonra kadın haklarına dair verdiği mücadeleye değinen Aşan, bu nedenle pek çok siyasal hakkın elde edildiğini kaydetti.
‘KADIN MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR’
Kadınlara dair mücadelenin kendileri ile başlamadığını sadece kadınların verdiği mücadele mirasını devraldıklarını belirten Aşan, “Kadın mücadelesi o dönemde ulus mücadelesinin önüne çıkmıştır. Bizim cezaevine atılmamız ile bu mücadele bitmez, devam ediyor. Bu mücadele halk tarafından da unutulamaz. Siz de çok iyi biliyorsunuz yok saymak ile sorunlar çözülmez. Bu durum sorunların daha da büyütüyor. Irkçı iktidarlar yok görme politikaları ile sorunların üstünü örtmeyi yargı mekanizmalarının elleri ile yapıyor. Bu nedenle biz bu kürsünde bas bas bağırıyoruz. Artık boğazımı geçti. Bu temel, kök ‘Şark Islahat Plamı’ ile başladı. 1980 darbesi sonrasında daha da gelişti ve bu saldırılar bu güne geldi” diye konuştu.
‘UMUT KAYNAĞI DİRENEN KADINLAR’
Tarihte yer alan kadın örgütlerine değinen Aşan, bu örgütlerin hiçbir zaman yok olmadığını ve sürekli bir biçimde mücadelelerini sürdürdüklerinin altını çizdi. Kadınların çözüm arayışlarının ırkçı uygulama ve saldırılara rağmen sürdüğünü ifade eden Aşan, “Neden tarihe gidip geliyorum biliyor musunuz? Çünkü birbirine çok benzer şeyler var” dedi. Aşan, daha önce kapatılan kadın örgüt ve kurumlarına işaret ederek, bugün de KJA, DÖKH ve benzeri pek çok kadın örgütünün kapatıldığını anımsattı. Aşan, “Biz bunlara rağmen umutluyuz. Umutlu olmamızın sebepleri de var. Neolitik dönemden beri bu toprakların direnişleri ile aydınlatan, öncülük eden kadınlar bize umut veriyor” ifadelerini kullandı.
‘SUÇ DEĞİL’
“Demokratik Özerklik” talebinin de dosyada suçlama konusu yapıldığını ancak bu talebin de suç olmadığını vurgulayan Aşan, “Demokratik Özerklik’ sistemi Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da 16 Aralık 1992 kabul edildi ve suç değildir. Ayrıca Anayasa’da da suç olarak görülmemektedir. Savcı ise bunun suç olduğunu iddia ediyor. Bunun suç olup olmadığını aslında en iyi siz bilirsiniz, devleti yıkmak ile ilgisinin olmadığını en iyi siz bilirsiniz. Neden bundan yargılanıyoruz?” diyerek, tepki gösterdi. Aşan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yaparsanız yapın bizim çalışmalarımızdan ‘ülkenin bölünmesini’ çıkaramazsınız. Özerklik insanın doğasında var” dedi.
12 EYLÜL DÖNEMİNİ HATIRLATTI
12 Eylül 1980 askeri darbe sonrasında yaşananlara işaret eden Aşan, o dönemde Diyarbakır 5 Nolu E Tipi Kapalı Cezaevi’nde işkenceye uğrayan siyasetçi Gülten Kışanak ve diğer kadınların da şu anda yargılandığını dile getirdi. Bu dönemden uygulamaya konulan Anayasa’nın değişmesi için en çok Kürtlerin talep ve mücadelesinin olduğunu belirten Aşan, “Savcı, bu dönemden sonra kurulan Kürt siyasi partilerinin tümünü PKK tarafından kurulduğunu ileri sürüp, suçlu lanse ediyor. Bu durum gerçeği yansıtmıyor. 80 darbesinden sonra da Kürt kadınları, gençleri sivil alanda mücadelesini devam ettirdi. Bunun sonucunda 90’lı yıllarda siyasi partiler kuruldu ve bu partiler Türkiye tarihine mührünü de vurdu” diye konuştu.
‘YOK İSEM BENİ NASIL YARGILIYORSUNUZ?’
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen tartışmalar sonucu başlayan “diyalog sürecine” de değinen Aşan, o dönemde tüm çalışmalarının şu anda dosyada suç olarak yer aldığına dikkati çekti. Aşan, sözlerine şöyle devam etti: “Yargıladığınız bu kadınlar, arkadaşlarım en çok şiddetin ve savaşın karşısında duran insanlardır. Bu süreç bitirildiği zaman en çok üzülen bizlerdik. Hala bu üzüntüyü yaşıyoruz. Çünkü bir demokrasiye dair bir umut doğmuştu. O süreçte nasıl bir sürece geldik? Bakın; Saraylarda ve köşklerde hazırlanan o süreç, bugün bu mahkeme salonunda, mezarda yargılanmamıza sebep oldu. Savcı o süreci yok saymaktadır. Sürece katılan kadın kurumlarını da yok sayıyor. Bu benim çok zoruma gidiyor. Bu gerçeği nasıl yok sayabilir? Ben bir Kürt ve kadınım ama savcı beni ‘sözde’ olarak tanımlıyor. Sözde demek ne demek? Sözde demek ‘yok’ demektir. Sözde isem beni nasıl yargılıyorsunuz? Ben yok isem beni nasıl yargılıyorsunuz?”
‘ULUS-DEVLET İSTEMİYORUM’
Suçlamaların yer aldığı mütalaaya değinen Aşan, şöyle dedi: “Bu mütalaanın dili ile 12 Eylül’ün dili arasında fark yok. Mütalaa, bizi bu gerçekle yüz yüze getirmiştir. Bu dil şu anda hala devletin kurumlarında yaşamayı sürüyor. Kürt halkı hala bu Anayasa ile yargılanıyor. Eğer böyle olmasaydı bu Kürt kurumları, bizler, ‘Devleti bölme, yıkma’ ile suçlanmazdı, suçlanmazdık. Yıllardarı sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerde özgün kadın çalışmalarını sürdürüyorum. Hiçbir çalışmamda bu iddiayı doğrulayacak bir eylemde bulunmadım. Zaten mütalaada buna dair somut hiçbir şey de yoktur. Bu suçlamaları kabul etmemiz mümkün değildir. Siyaset yürüttüğümüz hiçbir mekanizmanın tüzüğünde veya misyon belgelerinde böyle bir şey yoktur. Bu tanımlamalar ile örgütlenme özgürlüğümüz kriminalize edilmektedir. Zaten savunmamda da bir devlet istemediğimizi anlattım. Daha önce bu doğrultu 20 sayfalık beyan verdim. Tarihten bugüne gelerek, niçin ulus-devlet istemediğimi anlattım. Ancak savcı buna rağmen mütalaada da bize bu suçu yöneltiyor.”
Ulus-devletlerin neden olduğu sorunlara işaret eden Aşan, şu anda da süren İsrail ve Filistin’de bulunan oluşumlar arasında çatışmaya dikkat çekti. Aşan, “Çocuklar ve kadınlar; kararını vermediği bir savaşın sonuçlarını yaşıyorlar” diyerek, devlet oluşumunun bu tür sorunlara yol açtığını kaydetti.
Mahkeme, duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verdi.