MERSİN - Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği'nden Av. Sevil Aracı, Diyanet ve "savunmaya" ayrılan bütçenin küçük bir kısmının dahi eğitime aktarılması halinde “okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek” talebinin karşılanabileceğini söyledi.
AKP'nin 14-28 Mayıs seçimleri öncesi verdiği “öğrencilere okulda ücretsiz bir öğün yemek” vaadi 2026 yılına ertelendi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Şubat 2023'te uygulamaya koyduğu “1 öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilmesi” uygulamasını yeni eğitim-öğretim döneminde sona erdirdi. Resmi Gazete'de 28 Eylül’de yayımlanan kararla, 11 Eylül 2023 yılında başlaması planlanan ücretsiz yemek uygulamasının 14 Eylül 2026 yılına ertelendiği duyuruldu.
Artan enflasyon nedeniyle açlık ve yoksulluk sınırının her gün arttığı ülkede, çocukların sağlıklı beslenmesi ise gün geçtikçe zorlaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül ayında, 12 aylık enflasyonunun yüzde 61,53 olduğunu açıklarken, ENAG ise 12 aylık enflasyonun yüzde 130,13 olduğunu duyurdu.
ÇOCUKLAR YETERİNCE BESLENEMİYOR
Mersin’de yoğunlukta yoksul kesimin yaşadığı Akdeniz ilçesinin Hal Mahallesi’ndeki (Yeni Pazar) kadınlar, çocuklarını yeterince besleyemediklerini belirtti. Konuştuğumuz birçok kadın, çevresel faktörler nedeniyle röportaj vermek istemezken, “Çocuklarımız okula aç gidip aç dönüyor. Bir gün yemek bulsak ikinci gün muhakkak zorlanıyoruz. Bunları söylesek bile kim dinleyecek. Çocuklarımız sağlıksız besleniyor. Bir poğaça bile çok pahalı oldu. Ama kimse bunu görmüyor” diyerek, dert yandı.
İsminin verilmemesi koşuluyla ajansımıza konuşan R.B. adlı kadın, öğretmenlerin belirttiği gıdayı beslenme çantasına koyamadığını belirterek, “Evde 11 kişi yaşıyoruz. Yaptığımız yemek sabaha kalmıyor. Her gün yemek pişiyor ancak nüfus 11 kişi olunca yetmiyor. Cuma günleri pazardan alınan meyve aynı gün bitiyor. 1 çocuk lisede, 5 çocuk ise ilkokul ve ortaokulda okuyor. Hangisine yetiştireceğiz. Masrafımız çok oluyor. 2 çocuğum engelli, onları sürekli hastaneye götürüp getiriyorum. Onun da masrafı var. Yardım alsam bile yetmiyor” dedi.
ALIM GÜCÜ YETMİYOR
Siyasetçilerin her seçim dönemi vaatlerde bulunduğunu ancak seçim bittikten sonra bu vaatlerin unutulduğunu söyleyen R.B., “Sesimizi kim duyacak? Çocuklar okula aç gitmesin diye elimizden geleni yapıyoruz ancak yetersiz kalıyor. Çünkü her gün zam yapılıyor. Meyveye, makarnaya, pirince, patatese, sebzeye… Her şeye zam gelince istediğimiz kadar çalışalım yetersiz kalıyoruz. Devlet, geçen sene en azından süt veriyordu, bu sene bunu da vermeyi bıraktılar” ifadelerini kullandı.
‘ÜCRETSİZ, SAĞLIKLI ÖĞÜN ŞART’
2022 yılının Eylül ayında “Okulda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek her çocuğun hakkı” kampanyası başlatan Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği'nin avukatlarından Sevil Aracı, günümüz koşullarında bu desteğin tüm okullarda düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Aracı, “Bu talep çok can yakıcı, acil bir talep. Birçok yerde ‘tüm gün okul’ düzenlemesi var. Bu düzenleme yapılırken yemek düzeniyle ilgili herhangi bir önlem alınmadı. Okullarda yemekhane yok. Çocuklar sınıflarda, bahçe köşelerinde, hijyenik olmayan, sağlıksız koşullarda yemek yiyor. Bunun Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından gündeme alınması ve tüm okullarda yemek de yenilebilecek alanların düzenlenmesi ve bu alanlarda sağlıklı yiyeceklerin ücretsiz olarak karşılanması gerekiyor” diye belirtti.
‘KAYNAKLAR DOĞRU KULLANILMIYOR’
Türkiye’de sosyal devlet pratiğinin işlenmediğine dikkat çeken Aracı, bundan dolayı okullarda ücretsiz bir öğün yemek düzenlemesine öncelik verilmediğini söyledi. Çocuk ve kadınlar aleyhine fetvalar veren Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin MEB’e ayrılan bütçeden daha fazla olduğuna işaret eden Aracı, şöyle devam etti: “Bunlar, nasıl bir politika izlendiğini gözler önüne seriyor. Pek çok kaynak var. Her sene büyük şirketlere vergi indirimleri sağlanıyor, oralardan alınması gereken vergiler düşürülüyor ve bir şekilde kaynak aktarımı yapılıyor. Savunma Sanayi’ne harcanan paralar ortada. Elzem olmayan işlere o kadar çok kaynak aktarılıyor ki. Bunlar, öncelik olan insanların sağlıklı beslenmesi, insanca yaşayabilme koşullarının sağlanması taleplerinin önüne geçiyor. Buralara ayrılan bütçenin çok küçük bir kısmı bile MEB’e aktarılsa, çok şey değişir. Kaynak var ancak bu kaynakların doğru kullanılmadığını düşünüyoruz. Karşılanamaz bir talepte bulunduğumuzu düşünmüyoruz.”
MA / Yüsra Batıhan