HABER MERKEZİ - Ortadoğu’da ulus devletlerin neden olduğu sorunlara karşı Demokratik Konfederalizm önerisinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Milliyetçilik engellenemezse Kudüs’te yaşanan bu durum, yarın Kerkük’te de yaşanabilir” uyarısında bulunmuştu.
Ortadoğu’da krizlerin temelini oluşturan ulus devlet sisteminin yol açtığı İsrail-Filistin ihtilafı 75 yıldır devam ediyor. İsrail Devleti’nin kurulduğu 1948’de başlayan savaş, 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısıyla yeniden alevlendi. İsrail-Filistin savaşının ulus devlet zihniyetinin bir sonucu olduğunu belirten PKK Lideri Abdullah Öcalan, defalarca bu sistemle sorunların çözülemeyeceği ve savaşların süreceği uyarısında bulundu. Ortadoğu’da yaşanan krizlerin temelinde ulus devlet sistemi olduğu tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, Kürtlerin de benzer siyasetle boğulmak istendiğini ancak bu oyuna gelmediğini anlattı.
Kurdistan’da da ‘Büyük Kürdistan Projesi’ ile İsrail benzeri devlet kurulmak istendiğini belirten Abdullah Öcalan, kurulacak böylesi bir devletin de Ortadoğu’da yeni bir İsrail-Filistin krizine yol açacağı uyarısında bulundu.
25 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde avukatlarıyla yaptığı görüşmede İsrail-Filistin savaşı ve bu savaşın Ortadoğu’ya etkilerine değinen Abdullah Öcalan, krizlerin çözümü için bugüne kadar birçok kez Demokratik Konfederalizm önerisinde bulundu.
‘DEMOKRATİK BİRLİĞE GİDİLMELİ’
Ortadoğu’da ulus devletlerin barış ve demokrasinin gelişmesini istemediğini belirten Abdullah Öcalan, 25 Aralık 2001 tarihli görüşmede Danimarka örneği vererek, “Danimarka yüzyıllarca Almanya’ya karşı savaştı, sonuç alamadı, sonra demokrasiyi derinleştirerek sonuç aldı. Şimdi Danimarka en gelişkin, en güçlü ülkelerden biri. Milliyetçilik yolu ile kazanamadı, demokrasi ile kazandı. Demokrasiyi özümseyin, demokrasinin yolu, barış ve kardeşlik yolu iyi bir şey. Biz milliyetçiliğin yerine demokrasiyi derinleştirmeliyiz. Afganistan’da aşiretçilik, İsrail ve Filistin’i milliyetçilik vahşete dönüştürdü. Türkiye’de aynı acıyı, kanı fazla büyütmeden demokratik birliğe gitmek istiyoruz. Demokrasi ilaç gibidir, herkes kazanacak” dedi.
‘BUGÜN FİLİSTİN, YARIN IRAK OLUR’
İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron ile Filistin eski Devlet Başkanı Yaser Arafat’ın iki halkı intihara sürüklediğini dile getiren Abdullah Öcalan, 3 Nisan 2002 tarihinde, “Bizi de bu siyasetle boğmak istediler. Bana da Arafatçılığı dayattılar, bu oyuna gelmedim. Şimdi de İsrail-Filistin çatışması geliştiriliyor. İki halkın kaderini silah tekellerine kurban ediyorlar. Bugün İsrail-Filistin, yarın Irak olur, başka bir yer olur. Ortadoğu’da bu hiçbir zaman sona ermez. Eğer ben de Arafatçılık siyaseti yapsaydım, onlardan on bin kişi, bizden de en az iki bin kişi ölürdü; ya biz öldürürdük ya da onlar öldürürdü. Eğer ben öyle davranmış olsaydım, şimdi ne durumda olurdunuz? Ben hata yapabilirdim, benim koşullarım Arafat’ın durumundan daha kötüydü. Siz gördünüz, sadece fiziki varlığımı koruyan bir ortamdaydım. Tarih beni haklı çıkardı” diye anlattı.
‘KAVGA DERİNLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR’
Aynı görüşmede Türkiye’nin demokratik kamuoyuna seslenen Abdullah Öcalan, “Demokrasi, kardeşlik ve barışa yönelik oyunları bozmak için, geçmişimiz ne kadar acılı olsa da kavga derinleştirilmek isteniyor, buna karşı herkesi mücadeleye çağırıyorum. Dış güçlerin oyunlarını ancak böyle bozarız. Türkiye üzerinde de oyunlar oynanıyor. Gerçekten Türkiye’yi sevenler, Türk-Kürt kardeşliğini isteyenler duyarlı olmalı. Şaron-Arafat siyasetçiliği yaratmayalım. Bu siyasetin sonuçları ortada. Filistin ve İsrail, halkının sorunlarını çözemedi. Sonuç sıfır. Filistin halkının birçok kazanımı vardı, nerede o kazanımlar şimdi? Bize de böyle bir siyaset dayattılar. İşte iki halkı intihara götürüyorlar. Bu politikaları doğru bulmuyorum. İki halkın barış platformları desteklenmeli. Filistin halkının meşru, vazgeçilmez haklarını elbette savunuyoruz. Milliyetçiliğin önünü kesmek gerekiyor” dedi.
‘KÜRTLER DE TÜRKLER DE UYANMALI’
PKK Lideri, milliyetçiliğin kapitalizmin egemenliğine giden yol olduğunu vurgulayarak, 1 Eylül 2004 tarihli görüşmede, “Ben sosyalistim, milliyetçi değilim. Muazzam sosyalist birikimim var. Bunların yaptığı milliyetçiliktir. İşte görüyorsunuz; Filistin’de, Rusya’da, her tarafta bombalar patlıyor. Filistin ve İsrail, Şaron ve Arafat milliyetçilik çizgisinde ilerliyor. Benden de bunu yapmamı istiyorlar. Bunların oyununa gelmeyeceğim. Bunların amacı Türk-Kürt çatışması yaratmaktır. Bunlar Avrupa’da oturmuşlar; ağaları ve efendilerinin kendilerine verdiklerinin karşılığı olarak halkları birbirine kırdıracaklar. Türkiye’de Türk milliyetçiliği var. Ama biz buna karşı Kürt milliyetçiliğini geliştirmeyeceğiz, biz bu yanlışa düşmeyeceğiz, asla kendimizi kullandırtmayacağız. Hem Kürtler hem Türkler uyanmalı. Emperyalist karargahlarda pişirilen şeylere düşmemeliyiz” diye konuştu.
‘AKP TÜCCAR ZİHNİYETİYLE HAREKET EDİYOR’
Abdullah Öcalan, 5 Ocak 2005’te gerçekleştirilen avukat görüşmesinde AKP’nin İsrail-Filistin savaşına dair politikasına değinerek, “AKP tüccar zihniyeti ile hareket ediyor. Barışa yanaşmıyor. İsrail ve Filistin barışını düşünüyor, ama kendi ülkesindeki barışa önem vermiyor. İsrail-Filistin barışı için gidiyor, ama burnu dibindeki olayı görmüyor” diye belirtti.
‘SONUÇ KORKUNÇ SAVAŞLARDIR’
PKK Lideri, devletleşmenin tehlikelerine değinerek, “İkinci bir Siyonizm gibi Kürt işbirlikçiliğinin devletleşmesi söz konusudur. Benzeri şeyler 1948’de Filistin’de de oldu. Sonuç korkunç savaşlardır. İsrail’i nasıl Araplara karşı savaştırıp Arapları mahvettilerse, burada da yürütülen, iti ite kırdırma politikasıdır. Türk-Kürt savaşı başlıyor, ABD iki tarafı kullanıyor. AB de kullanacak. Ben bunun önlenmesi için çaba harcadım” dedi.
‘ORTADOĞU’DA KAN DERYASINA YOL AÇTI’
Abdullah Öcalan, İsrail devletinin kuruluşuyla Arap halkında tarihsel kırılma yaşandığını ifade ederek, 19 Ocak 2005 tarihli görüşmede şunları söyledi: “İkinci büyük kırılma şimdi Kurdistan’da ortaya çıkıyor. Siyonist milliyetçilik İsrail devletini doğurdu. ABD ve İngilizlerin el atmasıyla Arap milliyetçiliği Filistin devletini doğuruyor. O neye yol açtı? Ortadoğu’da kan deryasının akmasına yol açtı, maddi ve manevi değerler muazzam büyük darbe yedi. Çok geriye gitti. Şimdi ikinci büyük kırılma Kurdistan, Arap ve Acem üçgeninde ortaya çıkan çatışmalı Kürt milliyetçi oluşumu kritik bir aşamayı yaşıyor. İlkel milliyetçilik, modern milliyetçiliğe dönüşecek. Bu Kürt milliyetçiliği devletleşmek durumunda. Arap, İran ve Türk’e karşı savaştıracaklar. Bu Kürt hakim işbirlikçi tabaka ABD, İngilizler ve hatta Avrupa’ya da dayandırılarak devletleştiriliyor.
ABD bunu niye istiyor? Bir iki cümleyle tarihi geçmişe değineceğim. ABD Ermenilere el attı, Ermeniler bitti. İngilizler İyonyalılara el attılar, onlar da yok oldular. Yine İngilizler Asurilere el attılar, onları da bitirdiler. Buna benzer pek çok örnek verilebilir. Anadolu halklarının sonu getirildi. Bu halkların üç bin yıllık tarihleri vardı. Sonra ne oldu? İngiliz ve Fransız burjuvazisine pazar doğdu. İngiliz ve Fransız emperyalizminin ticari çıkarları uğruna üç bin yıllık kültürler yok oldu. İşte bu nedenle istiyorlar. Doğacak Kürt devleti şüphesiz İsrail-Filistin durumunu bize hatırlatacaktır. Kürt devletinin sonu, Filistin-İsrail gibi olur. Ortadoğu’da dört milliyetçilik var. Arap, Türk, Kürt ve Acem milliyetçiliği; çelişki giderek şiddetlenecek, bu yaratıldı.”
DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÖNERİSİ
Savaşlara karşı Demokratik Konfederalizm önerisinde bulunan Abdullah Öcalan, 9 Ağustos 2006 tarihli görüşmede, “Milliyetçilikte sadece ‘ben haklıyım’ vardır. Birbirini yok etme vardır. Bu ikisinin ortası yoktur. Mesela İsrail-Filistin sorununda olan budur. Her iki taraf da ‘Kudüs senin değil benimdir’ dediği için sürekli çatışma vardır. Milliyetçilik engellenemezse, Kudüs’te yaşanan bu durum, yarın Kerkük’te de yaşanabilir. Çünkü milliyetçilikte sağduyu yoktur, kimse kimseyi dinlemez, demokratik diyaloga kapalıdır” uyarısında bulundu.
’BÜYÜK KÜRDİSTAN PROJESİ’NİN AMAÇLARI
‘Büyük Kürdistan Projesi’nin sonuç alamayacağını vurgulayan Abdullah Öcalan, 27 Eylül 2006 tarihli görüşmede, “Çünkü Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran, Suriye, Irak ulus-devletleri böyle bir oluşuma rıza göstermeyecek ve hiç dinmeyecek çatışmalar ve savaşlar yaşanacaktır. Büyük Kürdistan Projesi’yle kurulmak istenen İsrail tarzı bir devlet olacak ve İsrail’in bölgedeki politikalarına ve güvenliğine hizmet edecektir. Nasıl ki İsrail-Filistin çatışması bir türlü sonuca ulaşmıyorsa, İsrail-Filistin gerginliği bütün Ortadoğu barışını tehdit ediyorsa, bu proje de aynı neticelere yol açacaktır. Bu açıktır. Buna karşılık bizim önerdiğimiz Demokratik Konfederalizm projesi, Kürtlerin ve bütün Ortadoğu’nun mezhepsel, etnik, dinsel, aşiretsel ve diğer bütün çatışmalarını sonlandıracak niteliktedir. Bu proje öz olarak Kürtlerin hem yaşadıkları devletlerle ilişkilerini demokratik ve barışçıl temellere oturtacak, hem de birbirleriyle ilişkilerini yaşadıkları devletlerin bütünlüğüne ve Ortadoğu barışına zeval getirmeyecek biçimde düzenlemiş olacaktır” şeklinde konuştu.
‘HAMAS’IN İSLAMİYETLE İLGİSİ YOK’
Hamas’ın İslamiyet ile ilgisinin olmadığını söyleyen Abdullah Öcalan, 21 Ocak 2009’da yapılan avukat görüşmesinde şu tespitlerde bulundu: “Hamas’ın savaşı sadece kendisinin iktidarı içindir. İslam’ı kendi iktidarları için kullanıyorlar. Ben burada İsrail’i övmüyorum, İsrail ile ilgili çözümlemelerim, düşüncelerim biliniyor. Bunların anlayışlarını, amaçlarını anlamak için söylüyorum. AKP de öyledir. AKP’nin İslam anlayışı iktidar-İslam’dır. Gerçek İslamiyet ile alakası yoktur. Bu İslam anlayışı sonradan oluşturuldu. Kendi iktidarlarını oluşturmak için, iktidarda kalmak için İslamiyet’i kullanıyorlar. Daha fazla para kazanmak için, daha fazla iktidarda kalmak için dini kullanıyorlar. İran’ın İslam anlayışı da aynı şekildedir. Kendi iktidarlarını sağlamlaştırmak, iktidarda kalmak için İslamiyet’i kullanıyorlar.”
‘AKP KENDİ HAMAS’INI YARATMAK İSTİYOR’
Kurdistan’da yapılan örgütlenmelerin Hizbullah’ın silahsız hali olduğu, AKP’nin de kendi Hamas’ını yaratmak istediği uyarısında bulunan Abdullah Öcalan, 1 Kasım 2010 tarihli avukat görüşmesinde, “Hamas tarzı örgütlenmeler bölgeyi ele geçirirse, kendisi de artık kontrol edemez ve bunlar sadece bizi tasfiye etmeye çalışmakla kalmazlar, bütün bölgeyi kontrolleri altına alabilirler. Filistin'de de böyle yaptılar, El Fetih'ten iktidarı nasıl aldılar? Bu Hamas zihniyetinin Filistin'de yaptıklarını görmediniz mi? İktidarı ele geçirme sürecinde insanları binaların tepelerinden aşağıya attılar. Aynı süreç bölgede de tekrarlanmak isteniyor. Bunların dinle bir alakası da yoktur” dedi.