İSTANBUL - Yeşil Sol Parti Milletvekili Mehmet Kamaç, Kobanê Davası'na müdahil olmak isteyen Diyanet'in, devlet tarafından siyasi davaların bir parçası haline getirilmek istendiğini söyledi.
DAİŞ’in saldırısıyla gerçekleştirilen 6-8 Ekim 2014 protestoları gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticisi 18’i tutuklu 108 siyasetçi hakkında açılan Kobanê Davası, Ankara’da devam ederken, Diyanet İşleri Başkanlığı, 11 Mayıs’ta mahkemeye yaptığı başvuruda, davada yargılanan siyasetçilerin yaşanan olayların “dini değerlerini temelden sarstığı” iddiasıyla davaya dahil olmak istedi. Bu talebe karşılık yargılanan siyasetçilerin avukatları, mahkemeye suç duyurusunda bulunmak için talepte bulundu. Mahkeme heyeti, avukatların bu talebini reddetti.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Amed Milletvekili Mehmet Kamaç, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Mehmet Kamaç
‘DİYANET DEVLETİN RESMİ İDEOLOJİSİ GİBİ ÇALIŞIYOR’
Kamaç, devletin yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kendi kontrolüne alarak dini tahakküm altına aldığını ifade etti. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Diyanet İşleri Bakanlığı’nın devlet bünyesi altında kurulamayacağına dair kararını hatırlatan Kamaç, Diyanet’in son 20 yıldır devletin resmi ideolojisi için çalıştığını vurguladı. Diyanet’in bu davaya dahil olma talebiyle kendi kimliğini, amacını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Kamaç, “Diyanet’in dini anlamda söz kuran bir kurumdan ziyade devletin din üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmak adına kurulmuş bir kurumdur. Kobanê Kumpas davasında yaşananlardan bunu görmek mümkün. Kobanê davasında Diyanet’in, ‘Camilere de zarar verildi’ gerekçesiyle davaya müdahil olma isteğiyle talepte bulunması, tam da devletin, sistemin bu toplumdaki dini hassasiyetleri kullanıldığını görüyoruz. Devlet, Diyanet’i ‘Başkanlık’ adı altında kurumsallaştırarak, kendi yan kolu gibi hukuka, siyasete alet ediyor. Toplumsal alanda da toplumun dini duygularıyla nasıl oynandığının en büyük resmini ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DE BİR İLK
Türkiye'de son dönemlerde ilkler yaşandığına işaret eden Kamaç, Diyanet’in davaya dahil olma girişiminin ise Türkiye’de bir ilk olduğunu vurgulayarak, “Karar ciddi tehlikeler barındırmasının yanı sıra toplumun, hukuk sistemine olan güveni de zedeledi” ifadesini kullandı.
‘ÇÖKTÜRME’ PLANIN BİR PARÇASIDIR
Kobanê Davası Kürtlerin özgürlük taleplerine yönelik devletin başlattığı “çöktürme planı”nın bir parçası olduğunu vurgulayan Kamaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kobanê dosyasın temelinde hukuki bir zemin yok, daha çok siyasi bir hedef vardır. HDP’ye yönelik kapatma davası da öyle. AYM, tahammüllerin dışına çıkarak ‘HDP kapatma davası’yla ilgili nihai kararını uzun süredir anlaşılmaz bir şekilde bekletiyor. Kobanê Davası ve HDP kapatma davası direk birbiriyle bağlantılıdır. Kobanê davasının siyasi hüviyetini de göz önünde bulundurduğumuzda Kürtlerin, taleplerine yönelik başlatılan ‘çöktürme planı’nın arka planını oluşturuyor. Devlet, Diyanet’i bu siyasi davaların bir parçası haline getirmek istiyor.”
İKTİDARA BAĞLI OLAN BİR DİYANET
Diyanet’in esas beslenmesi gereken zeminin dini kaynaklar olması gerektiğinin altını çizen Kamaç, ilahiyat fakülteleri müfredatının dahi devlete bağlı olan Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) bağlı olduğuna dikkat çekti. Kamaç, “Diyanet kendi kadrolarını yetiştirecek bir müfredatı bile hazırlama yetkisine sahip değil. Bu açıdan, Diyanet’in yapısı kendi içerisinde ciddi handikaplar barındırıyor. Sistem toplumsal algıyı kendi lehine çevirmek için Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumları bu tür siyasi davaların bir parçası haline getirebiliyor. Diyanet, iktidara bağlı olduğu için fetva verecek konumda olmasa da bir fetva algısıyla bunu yapmak istiyor” ifadelerini kullandı.
MA / Esra Solin Dal