İSTANBUL - Nafaka tartışmalarındaki asıl konunun Medeni Kanunu’nu değiştirilmesi olduğunu söyleyen yazar Berrin Sönmez, kadınların buna izin vermeyeceğini vurguladı.
Kadın örgütlerinin tepkileri karşısında sürekli geri çekilen nafaka hakkıyla ilgili düzenleme, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın “Süresiz nafaka ödemek gibi bir uygulama kabul edilebilir olamaz. Eğer bir mağduriyet oluşuyorsa, üstesinden gelmek lazım” şeklindeki sözlerinin ardından yeniden gündeme geldi. Konunun tekrar bakanlık tarafından gündeme getirilmesini, “Kadın kazanımlarına saldırı” olarak değerlendiren kadın örgütleri, tepkilerini sürdürüyor.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyesi ve yazar Berrin Sönmez, yeniden gündeme getirilen nafaka tartışmalarının kadınlara yönelik “ekonomik saldırı” olarak değerlendirdi.
‘KADIN KARŞITI MECLİS’
Nafaka hakkına yönelik saldırıların 2017 yılından bu yana sürekli olarak gündeme getirildiğinin altını çizen Sönmez, özellikle AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs Genel Seçimleri öncesinde nafaka hakkını kaldıracağını dile getirdiğini anımsattı. Sönmez, AKP iktidarının kadın kazanımlarına karşı düşmanca politikalar izleyen Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Hür Dava Partisi’ni kendi çatısı (Cumhur İttifakı) altında bugün Meclis’e sokmasının hemen ardından bakanlığın nafakaya dair açıklamalarının tesadüf olmadığını dile getirdi. Sönmez, nafaka hakkının Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin (CEDAW) 1998 yılında imzalanmasıyla kalıcı hale getirildiğinin altını çizdi.
YASA NE DİYOR?
Yasal mevzuata işaret eden Sönmez, sadece yoksulluk nafakasına itiraz edilmediğini, velayeti annesinde olan müşterek çocuklarının nafakası olan iştirak nafakasının da “kadına veriliyormuş” gibi lanse edildiğini ifade etti. İştirak nafakasının kadın resmi olarak evlendiği andan itibaren kesildiğini dile getiren Sönmez, “Kadına bir miras kaldığında, gelir durumu yükseldiğinde, iştirak nafakası kalkıyor. Kadın çalışmıyorsa, eğitimi ve mesleği yoksa veya çalışmak istemiyorsa, kadın her hâlükârda ev içerisinde bir emek harcıyor. Çocuk bakımı, hasta bakımı, yaşlı bakımı, ayrı ayrı ekonomik değer üreten emektir. Erkek bu maddi değeri hesap etmiyor ve kadının emeğini yok sayıyor. Yoksulluk nafakası ev içi emeğin karşılığıdır” şeklinde konuştu.
‘KÖLELEŞTİRİLMEK İSTENİYOR’
İktidarın nafaka hakkını kaldırarak kadınların boşanma hakkını elinden almak istediğini ve ayrıca kadınları sadece ev kölesi haline getirmek istediğinin altını çizen Sönmez, bu şekilde kadınlara ekonomik şiddet uygulanmak istendiğini söyledi. Bakanının açıklamalarına değinen Sönmez, “Sayın bakan yaptığı toplantıda şiddet biçimlerini saydı ama ekonomik şiddeti saymadı. Sayın bakanın nafaka hakkına dair söylediği ‘nafakanın süresiz olması adaletsizliktir’ sözü, bu şiddeti ispatlamış durumdadır” dedi.
‘SÜRESİZ NAFAKA UYGULANMIYOR’
İktidarın süresiz nafaka dediği Türk Medeni Kanunun (TMK) 175'ci maddesinin Türkiye’de uygulanmadığını dile getiren Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anlaşmalı boşanmalarda kadınlar çok fazla hak kaybı yaşıyor. Özellikle çekişmeli boşanmalarda yoksulluk nafakası geçerli olmuyor. Kadınlar nafaka talep etmiyorlar, çünkü ağır şiddet gören kadınlar bir an önce boşanma gerçekleşsin diye bu hakkından feragat ediyorlar. Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, iki yıl önce hüküm edilen nafakanın boşanma olaylarının toplamının yüzde 25’i olduğunu söyledi. Boşanmaların diğer yarısında kadınlar, tehdit, şiddet görmekten korktuğu ya da ‘ihtiyacım yok’ demesiyle boşanma talep etmiyorlar. Boşanmaların sadece dörtte birinde yoksulluk nafakası söz konusu. 2021-2022 yılında yaptıkları araştırmaya göre; kadınların yüzde 85’inin boşanma davası sürerken nafaka hakkından vazgeçtiğini belirtiyor.”
MEDENİ KANUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ
Adalet Bakanlığı’nın 2021 yılı verilerinde erkeklerin yüzde 65’inin nafaka ödemediğini kaydeden Sönmez, nafaka sorununun sürdüğünü sözlerine ekledi. Sönmez, şunları söyledi: “Yasada nafakayı ödemekle yükümlü olan erkek, kadının nafakasını ödemediği durumda, kadının dava açmasını, icraya vermesini gerekli görüyor. Devletin yapması gereken gerekli ödemeyi yapıp nafaka hükümlüsünü rücu ettirmesi olurdu. Çünkü nafaka hakkı kadınların en temel hakkıdır. Devlet sürekli nafakanın kesilmesiyle kadınları tehdit ediyor. Tabi asıl mesele Medeni Yasa’nın değiştirilmesidir, buna asla izin vermeyeceğiz.”
MA / Esra Solin Dal