WAN - Yaşamını yitiren hasta tutuklu Bişar Yazıcı’nın yeğeni Ejder Yazıcı, “Resmi olarak yasalardan idam çıkarılmış olabilir ama ATK bu idamı yaşatıyor. Verdiği kararlarla insanları ölüme terk ediyor” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu’nun verilerine göre 2023 yılının ilk 7 ayında 2’si kadın 11’i erkek olmak üzere 13 tutuklu hayatını kaybetti. Cezaevinde yaşamını yitiren tutuklulardan Bişar Yazıcı (52), 2009 yılından bu yana karaciğer yetmezliği ve siroz hastalığı ile mücadele etmesine rağmen, 5 yıl önce hakkında gizli tanık beyanları gerekçe gösterilerek tutuklandı. 4 ay tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Yazıcı, 3 yıl sonra “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. 2 yıl önce yapılan baskınla tutuklanarak Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Yazıcı’nın cezaevi koşullarından dolayı rahatsızlığı nüksetti. Tutuklandıktan 6 ay sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından “cezaevinde kalabilir” raporu verilen Yazıcı’nın sağlık durumu her geçen gün daha da ağırlaştı. Yazıcı 8 Temmuz’da tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
CEZAEVİ KOŞULLARI HASTALIĞINI TETİKLEDİ
Bişar Yazıcı’nın yeğeni Ejder Yazıcı, amcasının ATK tarafından öldürüldüğünü söyledi. Amcasının tutuklanmasının ardından sağlık durumumun kötüleştiğini ve tüm belirtilere rağmen ATK tarafından, “Cezaevinde kalabilir” raporlarıyla ölüme sürüklendiğini anlatan Yazıcı, “Amcam cezaevinde kaldıkça durumu ağırlaştı. En son kısa bir süre önce fenalaşınca Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Gastroentroloji bölümüne kaldırılarak karaciğer hastalığına rağmen endoskopi yapıldı. Endoskopiden hemen sonra aynı gün tekrar cezaevine götürdüler. Bir hafta sonra durumu ağırlaşınca tekrar hastaneye kaldırdılar. Getiriliyor ve hiçbir müdahale yapılmadan cezaevine götürülüyor. Siroz hastalığı olduğu için ciğerleri su topluyordu. Yaptıkları endokskopi ile durumunu daha da ağırlaşmıştı” dedi.
AİLESİNE HABER VERİLMEDİ
Yazıcı, görüş günü amcasının kanamasının olduğunu söylediğini ve görüşten hemen sonra hastaneye kaldırıldığını belirterek, “Amcamın hastaneye kaldırıldığına ilişkin ailesine haber verilmedi. Bir komşumuzun annesi de aynı hastanede tedavi ediliyordu. Onlar görünce bizi arayarak haber verdiler” diye konuştu.
'HASTANELER KABUL ETMEYİNCE SÜRE KAYBETTİK'
Nakil için amcasının Erzirom veya Meletî’ye sevk edilmesi gerektiğini ve bunun için hastanenin onlarla irtibata geçtiğini kaydeden Yazıcı, “İki haftaya yakın bir süre Van’daki hastanede kaldı. Malatya ve Erzurum’a sevk edilmesi gerekiyordu. Malatya kabul etti fakat daha sonra siyasi tutuklu olduğunu öğrenince vazgeçti. Uzun bir süreyi de böyle kaybetmiş olduk” ifadelerini kullandı.
KOĞUŞTA TEK BAŞINA TUTULDU
Meletî’nin nakili iptal etmesinin ardından 24 Haziran’da Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne gittiklerini belirten Yazıcı, “Amcam Amed’teki hastaneye sevk edilince Amed’in tutuklusu sayılıyordu. Refakatçi için savcılıkla görüşmek istedik fakat 10 gün boyunca savcının yüzünü göremedik. Savcılığa gidiyoruz, ‘cezaevine gidin’ diyor. Cezaevine gidince de, ‘karakola gidin’ diyorlar. Amcamı mahkûm koğuşunda tek başına tuttular. 10’uncu günün sonunda refakatçi olarak oğlunu yanına verdiler. Zaten 4 gün sonra da yaşamını yitirdi” diyerek ağır hastalığına rağmen Yazıcı’nın tek başına bırakıldığını söyledi.
'ATK İDAMI YAŞATIYOR’
Türkiye’de idam cezasının resmi olarak kaldırıldığını fakat bunun yerine ATK’nin aynı görevi gördüğünü dile getiren Yazıcı, “Resmi olarak yasalardan idam çıkarılmış olabilir ama ATK verdiği kararlarla insanları ölüme götürüyor. Kanser hastası olan, iki eli olmayan, ayakları olmayan ve kendine bakamayacak olanlara, ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. Bu da katletmenin bir yöntemi” şeklinde konuştu.
Bişar Yazıcı’nın 3 defa ATK’ye götürüldüğünü ve her seferinde, “cezaevinde kalabilir” raporu verildiğine dikkat çeken Yazıcı, “En son Van Bölge Araştırma Hastanesi’nde endoskopi yapan doktor ATK heyeti rolünü üstlenerek, ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. O doktor amcamın durumunu bizzat kendisi görmesine rağmen, bu raporu verdi. Bu imha etmedir, bilerek öldürmedir. İdamdan daha ağır bir şey, çünkü yavaş yavaş öldürüyorlar. Hem tutuklu hem de ailesi eziyet çeksin diye böyle yapıyorlar” dedi.
KÜRTLER SÖZ KONUSU OLUNCA…
Durumu Kürt halkını yok etmeye yönelik bir adım olarak değerlendiren Yazıcı, “Bir ay önce 4 Hizbullahçının bıraktıklarını gördük. Bu kişiler çok ağır suçlamalardan dolayı tutukluydular. Ama yine de bıraktılar. Kürtler söz konusu olunca gizli tanık beyanları ile tutukluyorlar ve hiçbir şekilde bırakmıyorlar. Ölene kadar cezaevinde tutuyorlar” diye konuştu.