WAN - Geliyê Zîlan’da 93 yıl önce başlayan katliamların halen devam ettiğine dikkati çeken yazar İkram İşler, “Lozan’dan bu yana Kürtleri öldürüp yok sayma politikası var. Katliam zihniyeti kendisinden bir şey kaybetmedi” dedi.
Kürtlere yönelik en büyük katliamlardan biri olan Geliyê Zîlan Katliamı’nın (Zilan Deresi Katliamı) üzerinden 93 yıl geçti. 13 Temmuz 1930 tarihinde Wan'ın Erdîş (Erciş) ilçesinde bulunan Zîlan Vadisi’nde onbinlerce Kürt katledildi. Hesenebdal, Exs, Kelle, Qizil Kilîse, Zorova, Binesî, Bunizî, Pelexl ve Kerx köylerinin de aralarında bulunduğu 44 köy ateşe verilirken, katliamdan sağ kurtulanlar ise sürgüne gönderildi.
1926 yılında Biroyê Heskî Têlî'nin Ağrı Dağı’nda başkaldırması sonrası Lübnan'da kurulan Xoybûn Örgütü, 1929'da isyana dahil olur. Xoybûn, dağınık şekilde savaşan isyancıları toparlaması için Berzenci Aşireti’ne mensup Seyid Resul'ü Zilan Deresi'ne (Geliyê Zîlan) gönderir. Seyid Resul, beraberindeki 400 kişilik grupla Erdîş'i kuşatır. Uzun süren çatışmalar neticesinde geri çekilen isyancılar, İran'a geçer. Bunun üzerine Erdîş’te yüzbaşı olarak görev yapan Derviş Bey, müfrezesini alarak Zilan Deresi’ni ablukaya alır. Giriş ve çıkışları askerlerce tutulan Zilan bölgesindeki 44 köy ateşe verilir. Köylerin ateşe verilmesinin ardından binlerce kişi, toplu bir şekilde makineli tüfeklerle taranıp öldürülür, sağ kalanlar da sürgün edilir. Köylülerin hayvanlarına ve diğer malvarlıklarına ise el konulur.
Cenazelerin altında sağ çıkan ya da kaçıp hayatını kurtaran köylüler, uzun süre kaçak yaşamak zorunda kalır. Zilan Katliamı'nda öldürülenlerin sayısı 15 bin olarak belirtilse de dönemin tanıkları ve kimi farklı kaynaklar gerçek sayının 40 binden fazla olduğunu ifade eder.
CUMHURİYET GAZETESİ’NİN MANŞETİ
O dönem katliamı savunan Cumhuriyet Gazetesi, Kürt tarihinde en büyük katliamlardan biri olan Zilan Katliamı’nı 16 Temmuz 1930 tarihinde insanların cansız bedenini gösteren bir fotoğrafla şöyle anlatır: "Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur."
“Zilan Dosyası” adıyla iki cilt kitap yayımlayan ve yıllardır Zilan üzerine araştırmalar yapan araştırmacı ve yazar İkram İşler ile katliamı ve dönemi konuştuk.
İkram İşler
1. DÜNYA SAVAŞI VE KÜRTLER
Zilan Katliamı’na giden sürecin 1. Dünya Savaşı ile başladığını belirten İşler, bu savaşta dünyayı yeniden paylaşma mücadelesinin ortaya çıktığını dile getirdi. İşler, “Daha sonraki süreçte ‘Kurtuluş Savaşı’ denilen savaşlar başladı ve Kürtler burada çok önemli rol oynadı. Kürtlere bazı vaatler verildi. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti devlet olarak kabul edildikten sonra Kürtlere verilen sözlerden dönüldü. İlk defa Sivas’ta Koçgiri kabilesi, Atatürk’e mektup yazarak ‘Askerlerinizi geri çekin, biz kendi devletimizi kuracağız. Verdiğiniz sözü biz yerine getireceğiz’ dediler. Dönemin sürecinden dolayı Atatürk ilk başta çok müdahale edemedi fakat sonrasında kanlı bir şekilde bastırıldı” diye belirtti.
KATLİAM BAŞLIYOR
Agirî İsyanı’nın başlamasıyla birlikte kentin etrafının 90 bin askerle sarıldığını belirten İşler, “Devlet tabi o dönem büyük ve son model silahlar alıyor. Bunun üzerine direnişçiler iki farklı cephe açmaya çalışıyorlar. Bu cepheler Panos ve Zilan’da açılıyor. Panos cephesi başarılı olamıyor fakat Zilan başarılı oluyor ve Erdîş’e kadar ilerliyorlar. Erdîş’te başlayan savaş, Türk Devleti’nin yoğun askeri sevkiyatıyla kırılmaya çalışılıyor. Direnişçiler daha sonra çekilmek zorunda kalıyor ve yurttaşlar sahipsiz kalıyor. Burada katliamı yapanlar Ankara tarafından görevlendirilen kişiler. Türk subayı Ahmet Derviş komutasındaki askerlerle bu katliam yapılıyor” dedi.
KATLİAMLA GELEN TERFİ
Zilan Katliamı’nı yapan Albay Derviş’in daha sonra general olduğuna dikkati çeken İşler, şunları belirtti: “Katliam 9 yerde başlıyor. Önce katliama katılanları toplamaya başlıyorlar ve toplama 6 ay sürüyor. İlk büyük katliamlar bir hafta içinde yapılıyor. Katliam, Zilan Deresi’nin Hemoyî kolundan başlıyor ve diğer bölgelere yayılıyor. Büyük katliam ise Kundik Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Daha sonra verilen kararla katliam bitiyor ve ‘avcılık’ başlıyor. Katliamdan kaçıp ormanlara sığınan herkesi yakalamaya ve öldürmeye başlıyorlar. Bununla yetinmeyip köyleri yakıyorlar. Daha sonra isyana katılanları toplayıp, Adana’ya yürüyerek sevk ediyorlar. Yolculuk o kadar kötü ki yüzlerce insan yolculukta hayatını kaybediyor. İnsanlar ya yollarda öldürülüyor ya da cezaevindeki şartlardan dolayı ölüyorlar. Kalanlar ise göstermelik mahkemelerde yargılanıyor ve birçoğu ya idam ediliyor ya da büyük hapis cezaları veriliyor. Geri kalanlar ise sürgün ediliyorlar. İşte Türkiye Cumhuriyeti bu katliam üzerine kuruldu.”
‘KATLİAMLAR DEVAM EDİYOR’
Kürtlere yönelik katliamların hala devam ettiğini vurgulayan İşler, “Söz konusu Kürtler olunca hala tüm partiler birleşerek, bir düşmanlık yürütüyor. Zilan’da başlayan katliam Sur’da, Gever’de devam etti. Bu katliamlar sadece öldürmekle olmuyor Kürtlere ait her şey hedefleniyor. Bunlar da çağın katliamlarıdır. Kürtler yok sayıldıkça bunlar devam edecek. Lozan’dan bu yana Kürtleri öldürüp yok sayma politikası var. Yıllardır Kürtlerin dili ve yaşamı yasaklandı. Katliam zihniyeti kendisinden bir şey kaybetmedi ve devam ediyor. Kürtler her durumda barıştan bahsediyor fakat iktidarın bu katliam zihniyeti günümüzde şeklini değiştirerek, devam ediyor” diye belirtti.
MA / Berivan Kutlu