AMED - Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, “Anadil de tek yayın yapan Xwebûn’dur. Onun yargılanması Kürt halkının dilinin yargılandığını göstermektedir” dedi.
Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 15'i tutuklu 18 gazetecinin ilk duruşması savunmalarla sürüyor. Mesleki faaliyetleri nedeniyle "Örgüt üyesi olmak”la suçlanan Xwebûn Gazetesi Yazıişleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, savunma yaptı. Kürtçe savunma yapan Ertaş, gazeteciler şahsında özgür basının yargılandığını söyledi. Ertaş, “Kendi duruşmamıza baktığımızda ülkenin fotoğrafını görüyoruz. Demokrasi, hak, hukuk, evrensel anlamda temel hak ve özgürlükler varsa yargılanma olmamalıdır” dedi.
‘AB’NİN YOLU BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye “Kapıları açın” sözlerini hatırlatan Ertaş, kapıların açılması için prosedürlerin olduğunu ve bunun temelinin de özgürlükler olduğunu söyledi. Ertaş, “Bunun başında da basın özgürlüğü gibi konular geliyor. Arkadaşlarımız şahsında şu an evrensel gazetecilik yargılanıyor. Halkın haber alma hakkı yargılanıyor” diye belirtti.
‘KÜRT HALKININ DİLİ YARGILANIYOR’
Her gazetecinin halkın gerçekliğini söylemesi gerektiğini belirten Ertaş, “Biz gazeteciler olarak adalet, vicdan temelinde gazetecilik faaliyetlerini yürütmekteyiz. Kürt halkının kendisi burada yargılanmaktadır. Kürt halkının parçası olarak kendi dilimizle konuştuğumuz için yargılanıyoruz. Anadilde gazetecilik yapan tek gazete Xwebûn'dur. O yargılanmaktadır. Onun suçlanması, Kürt halkının değerleri, dilinin yargılandığını göstermektedir” şeklinde konuştu.
Bu yargılama ile evrensel kriterlerdeki gazeteciliğin yapılamayacağının açığa çıktığını belirten Ertaş, “Her bir gazetecinin asli görevi doğru bir şekilde haber alabilmektir. Bugün gazetecilik yapıyoruz. Ekoloji, ekonomi, kültür, siyasi her haberi yapıyoruz. Her konuda halkı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Gazetecilik anlamında Hêskif, Sûr gibi yerleri, doğayı korumaya çalışıyoruz. Bir gazetecinin görevi bunlardaki tahribata kamuoyuna duyurmaktır” dedi.
Kürt gazetecilere yönelik baskılara değinen Ertaş, “Bu sansür sadece haberler üzerinde değil gazeteciler üzerinde de devam etmektedir” diye ekledi.
İddianamede talimat aldıklarının iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten Ertaş, “Sterk TV ve Medya TV’de ele geçirildiği öne sürülen belge kendi içyapılarına ilişkin bir işleyişi anlatıyor. Bizim onunla alakamız yok. Her basın kuruluşunun yayın politikası gereği kendi haber servisleri muhabirler ve çalışanlarıyla ilişkin bilgilendirme yapar. Program akışını belirler. Dolayısıyla kendileri ile alakalı bir durumdur. Bizle alakalı değildir” dedi.
‘PROGRAMLAR SUÇLAMA KONUSU YAPILDI’
Yaptığı programların suç olarak gösterildiğini belirten Ertaş,” Ben evrensel gazetecilik kriterlerine göre mesleği yapıyorum. Yaptığım programlar kamuoyuna açıktır. Bu da düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Anadilde Kürtçe yayın yapan Xwêbun gazetesinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak gözaltına alınarak tutuklanmam Türkiye için bir utançtır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Uluslararası seyahatlere çıktığında koltuğunun altına Kürt gazete alarak Türkiye’de demokrasi olduğunun kanıtı olarak göstermektedir. Ancak biz Kürtçe yayın yapan gazeteden dolayı örgüt üyesi olarak yargılanıyoruz. Bu durum bizde şaşkınlık yaratıyor. Ne diyeceğimizi bilemiyoruz artık. Katledilen arkadaşlarımızın fotoğraflarının iş yerimizde, evimizde bulunulması suçlama konusu yapılmış. Bunları asmak kadar doğal durum olamaz. Basın kartımız dahi suç delili olarak gösteriliyor. Dolayısıyla bu iddianame gazetecilerin ve özgür basının yargılandığı bir iddianamedir. Bu iddianame haber yaymayı engelleme, gazeteciye ve halka sansür uygulama iddianamesidir” ifadelerini kullandı.