AMED – Tutuklu gazeteci Ömer Çelik, yaptığı programlarda konularını ve konuklarına yönelttiği soruları kendisinin hazırladığını belirterek, “Burada gazetecilik faaliyetlerim yargılanıyor” dedi.
Amed merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan ve 16 Haziran’da tutuklanan 15’i tutuklu 18 gazetecinin yargılandığı duruşma gazeteci Ömer Çelik’in savunmasıyla devam ediyor.
Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Kürtçe savunma yapan Çelik, basın ve ifade özgürlüğü için dayanışmanın önemine dikkat çekti ve duruşmaya gelenlere teşekkür etti. Gazetecilik faaliyetlerinin suç gösterildiğini ve bunun için yargılandığının altını çizen Çelik, “Burada gazetecilik yargılanıyor” dedi.
‘GAZETECİLERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR’
Demokrasinin ilerleyebilmesi için yasama, yürütme ve yargının bağımsızlığının vazgeçilmez ilke olduğuna dikkat çeken Çelik, “Demokratik ülke olmak çok kültürlü ve dilli olmayı gerektirir. Yurttaşların özgürlüklerini savunmak için en büyük sorumluluk gazetecilere düşüyor. Bu nedenle gazeteciliği yargı, yasama, yürütmeden sonra dördüncü güç diyebiliriz” şeklinde konuştu.
‘AMACIMIZ HAKİKATİ ORTAYA ÇIKARMAK’
Gazetecilerin alternatif çözüm için arayış görevinin olduğunu belirten Çelik, “Bu rolün yerine gelmesi için demokrasinin uygulanması gerekiyor” dedi. Kendini demokratik olarak gösteren iktidarın demokratik olmadığını ifade eden Çelik, “Bunun öyle olmadığı toplumsal, siyasal alana bakıldığında görülüyor. Buna itiraz eden insanlar susturulmaya çalışılıyor. Amaç susturularak faşizan durumu kabullenmektir. Hakikati böyle saklamaya çalışıyorlar. Bizim amacımız da hakikati ortaya koymaktır. Onlar bunu gizlemeye çalışıyorlar. Demokratik olduğunu iddia ederek, bu uygulamalarla kendini boşa çıkarıyor. Bu hegemonik savaşta da gazeteciyi hakikati gizleyerek kendine malzeme olarak kullanıyor” ifadelerini kullandı.
İKTİDARIN KIRMIZI ÇİZGİSİ
20 yıldır iktidarda olan AKP’nin yasama, yargı ve yürütmeyi elinde bulundurarak, kendi amaçları doğrultusunda kullandığını söyleyen Çelik, “Onlara göre ‘her zaman onlar haklıdır.’ Diğerleri ‘yerli ve milli’ değildir. Diğerleri ‘teröristtir.’ Bu gerçeği dile getiren öğrenci, siyasetçi, akademisyen herkes terörist. Yerli ve milli olanlar dışındaki liste bu nedenle artmaktadır. Ve hepsi de terörist olarak yargılanmaktadır. Bu iktidarın belirlediği kırmızı çizgiler var. Bunu aşanlar yargılanıyor. Bu sınırlardan biri de Kürt sorunudur” dedi.
‘ONURUMUZU KORUYORUZ’
Cumhuriyetin kurulmasından önce de Kürt halkının yok sayıldığını, görmezden gelindiğini belirten Çelik, şunları söyledi: “Kürt sorununu gündeme getirenler bu nedenle ‘terörist’ ilan ediliyor. Mevcut sistem dışında farklı beyanlarda bulunanlar birçok konuda olduğu gibi konuları ifade etme biçiminde onlardan farklı olanlar terörist olarak nitelendiriliyor. Bu sisteme boyun eğmeyen gazeteciler olarak onurumuzu koruyoruz. Bizim yaptığımız gazetecilik faaliyeti doğrudur. Ne yaptığımız biliyoruz.”
Gözaltına alındıklarında ne ile yargılandıklarını bilmedikleri halde ana akım medyanın aleyhlerinde beyanlarla, algı yarattığına da dikkat çeken Çelik, “Bu algı niçin yargılandığımızı açığa çıkarıyor” dedi.
‘PROGRAMLARIM KRİMİNALİZE EDİLDİ’
“Gazeteci olarak tüm programlarımda soruları kendim hazırladım, konuları ben belirledim, iddia edilen müdahaleler talimat olsaydı kabullenmezdim” diyen Çelik, bir yılda yaptığı 52 programdan 6’sının seçilerek, kriminalize edildiğini belirtti. Çelik, “HDP’li Ömer Öcalan ile tecridi konuşmamız suç gösterilmiş. Sorduğumuz sorular talimat olarak yazılmış. Her program öncesi ve sonrası talimat aldığım belirtiliyor. Ben 15 yıldır gazeteciyim kimseden talimat almadım. Kürt sorununa ilişkin konuşmayalım mı? “ diye sordu.
DOLMABAHÇE MUTABAKATI HATIRLATMASI
Kürt sorununun ilk kez konuşulmadığını ifade eden Çelik, Oslo, Çözüm süreci, Dolmabahçe Mutabakatı dönemlere işaret ederek, AKP’li siyasetçiler Beşir Atalay, Yalçın Akdoğan, Bülent Arınç gibi siyasetçiler ve Hilal Kaplan ile Abdulkadir Selvi gibi gazetecilerin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin söylediği sözlerini hatırlattı. Çelik, “Onlar yargılanmıyorsa ve biz yargılanıyorsak Adalet nerede?” diye sordu.
İddianamede yer alan suçlamalara ilişkin konuşan Çelik, Sur’da ve Kobanê’de çektiği fotoğraflar ve yaptığı telefon arama sayısının suç olarak gösterildiğini söyledi. İddianamede yasaklı 4 kitaptan bahsedildiğini ve isminin yer almadığını belirten Çelik, bunların iddianameyi şişirmek için eklendiğini belirtti. Çelik, “İddianameye baktığımızda suç yok. Bu gazeteciliğin yargılandığı davadır” diye konuştu.