İSTANBUL- İmralı’da yürütülen tecridin yüz yıllık “sömürgeci” anlayışın bir sonucu olarak uygulandığını belirten Yeşil Sol Parti Milletvekili Cengiz Çiçek, “Tecrit ile Sayın Öcalan şahsında Kürt halkının özgürlük mücadelesinden intikam alınmak istenmektedir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, iki yılı aşkın bir süredir hiçbir şekilde haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki yürütülen tecride ilişkin, "Gençler tecridi tartışıyor" başlıklı bir etkinlik düzenledi. HDP Bağcılar İlçe Örgütü’nde düzenlenen etkinliğe HDP Gençlik Meclisi üyelerinin yanı sıra Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (MATUHAYDER), Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek ve Riha Milletvekili Ömer Öcalan katıldı.
Etkinliğin gerçekleştirildiği salona PKK Lideri Abdullah Öcalan ve “Onurlu barışın yolu güneşimizden geçer pankartları asıldı. Etkinlik, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından ise tecridi konu alan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyon gösterimiyle beraber salonda alkış ve “Biji Serok Apo”, “Şehid namirin” sloganları atıldı.
‘TÜRKİYE’DE HUKUK KALMAMIŞTIR’
Gösterimin ardından başlayan etkinlikte ilk olarak söz alan Yeşil Sol Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit ve Kürt halkına yönelik baskılara değindi. Kürtlerin Ortadoğu’da yıllarıdır süregelen bir var olma mücadelesi verdiğini belirten Öcalan, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununda özgürlük mücadelesine öncülük ettiğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın bu misyonundan dolayı yaklaşık 28 aydır ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında olduğunu söyleyen Öcalan, “Abdullah Öcalan’dan hiçbir şekilde haber alınamıyor. Ne ailesi ne de avukatlarıyla görüştürülmesine hiçbir şekilde izin verilmiyor. Bu haber alamama durumuna ilişkin siyasette de olmak üzere özellikle seçim sürecinde birçok spekülasyonlar ortaya atılıyor. Devlet bu tecrit ile var olan Kürt sorunu görmezden gelirken, sorunun baş aktörü olan Abdullah Öcalan’ı ise sorunun çözülmemesi için sessiz bırakmak istiyor. Buradan da anlamak gerekiyor ki Türkiye’de hukuk kalmamıştır” diye belirtti.
'NE YAPACAĞIZ?'
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi “Bir halk lideri kaderiyle baş başa bırakılmıştır” sözüyle özetleyen Öcalan, “Bunun karşısında biz ne yapacağız? Gerçekliklerimizi görüp bu noktada tartışmalar yürütmeli, birbirimizi eleştirmeliyiz. Bu süreçte yapılması gereken budur. Bu süreç bir eleştiri ve özeleştiri sürecidir. Hepimiz üzerine düşeni yapmalı ve yapıcı, pozitif bir dille eleştirilerimizi yapmalıyız. Bu dava büyük bir dava ve bu davayı, bu mücadeleyi yüreğinizde hissetmediğimiz sürece yol alamayız. Sayın Öcalan üzerinde yürütülen tecridin boyutunun hala farkında değiliz. Kimse Sayın Öcalan’ın tecrit durumuna karşı konuşamıyor şuanda. Devlet Kürt halkı için hassas olan neyse saldırıyı da ona yönelerek yapıyor. Bu nedenle de sürekli olarak Sayın Öcalan’a, onun hareketine ve paradigmasına saldırıyor. ” diye belirtti.
‘ÖCALAN’IN PARADİGMASI DEĞİŞMEMELİ’
Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tüm bu tecrit politikalarına rağmen toplumun ana gündemine aldığı şeyin ise daha farklı olduğuna dikkati çeken Öcalan, “Kurdistan’da bir yandan HDP ve Yeşil Sol Parti’nin Türkiye partisi haline dönüştüğü eleştirisi yaygınlaşırken, bir yandan bazı demokrasi güçleri ise tam tersine bu partilerin yalnızca Kürt partisi olduğu tartışması yapılıyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki bu tartışmanın hiç kimseye bir faydası yoktur ve olamaz. Bu parti elbette Kürtlerin partisidir ve Kürt halkının özürlüğünün partisidir. Elbette parti olarak Kürt halkının değerlerine diline, kültürüne yönelik mücadele edeceğiz. Aynı zamanda da diğer tüm halkların da bu partinin şemsiyesi altında toplanarak sorunlarının çözümü için bu partide yer almasını sağlayacağız. Çünkü Sayın Öcalan’ın paradigması budur ve Sayın Öcalan’ın bu paradigmasının istikameti de değişmemelidir” ifadelerini kullandı.
Öcalan, eleştiri ve özeleştiri süreciyle beraber ortak bir akılda birleşilmesi ve kadınlar ile gençler başta olmak üzere toplumun tüm kesimleriyle tecridi kırmanın mücadelesinin yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
‘TECRİDE DAYANMASININ TEK BİR NEDENİ VAR’
Öcalan’ın ardından söz alan Yeşil Sol Parti İstanbul milletvekili Cengiz Çiçek’te sürecin eleştiri ve özeleştiri süreci olduğunu belirterek bu süreçte İmralı’da yürütülen tecrit başta olmak üzere iktidarın savaş politikaları karşısında Kürt halkının özgürlük mücadelesine daha kararlı bir şekilde durması gerektiğini vurguladı. Çiçek, “Eğer özeleştirimizi vereceksek tam da buradan vermeliyiz. Çünkü uzun yıllardır bunu yapmıyoruz. Sayın Öcalan İmralı sürecinde sık sık ‘Benim için idam anlık ve en kolay şeydir ama ben burada zamana yayılmış bir ölüm koridorunun içerisindeyim ve her anım ölüm ve işkencedir. Buna rağmen her anı ölüm olan İmralı tecrit koşullarına dayanmanın tek bir nedeni var. O da Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve hak ettiği statüye kavuşmasıdır. Yaşamımız ancak bu mücadele ile doğru orantılı olarak kurulduğunda anlamlıdır. O yüzden sağlıklı bedenler ve zihinler olarak Kurdistan özgürlük mücadelesinin bulunduğumuz her yerde neferi olacağız. Beni bu koşullarda en çok ayakta tutan duygu ve bağlılık budur. Bunu gerçekleştirebildiğin oranda benim üzerimdeki tecritte kalkacak’ diyordu” diye belirttiğinin altını çizdi.
‘TECRİT ALTINDA OLAN BİZLERİZ’
Çiçek, Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecridin hukuk dışı olduğunu ve 1999’dan beridir sürdürüldüğünü söylerken son 2 yıldır ise haber alamama durumundan dolayı tamamen ağırlaştırıldığını belirtti. Tecride karşı toplumda gösterilen tepkilerin yetersiz olduğunu söyleyen Çiçek bundan kaynaklı tecridin İmralı sınırlarını aştığına işaret ederek, “Devlet söz konusu önderlik ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi olduğunda her zaman yasadışıydı. Peki bu sınırları aşmış bir yapı karşısında mücadele yürüten bizlerin yasallığa takılma lüksü var mıdır? Kendi yasalarını bile uygulamayan bir yapı karşısında tecritle İmralı gerçekliğiyle kurduğumuz bağı sadece klasik basın açıklamaları ve böyle toplantılarla sınırlandırabilir miyiz? O yüzden önce kendi durumumuzu tespit edeceğiz. Kendi durumumuz ise şudur; İmralı’da yüz yıllık sömürgeci anlayışın bütün birikimleri telakuz edilmektedir. Tarihsel ve güncel olarak Sayın Öcalan şahsında Kürt halkının özgürlük mücadelesinden intikam alınmak istenmektedir. Ama bu gerçeğin karşısındaki en büyük yoldaşlık önce kendi üzerimizdeki tecridi kırmaktır. Yani tecrit altında olan bizleriz” ifadelerini kullandı.
‘ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ HDP’DEN İBARET DEĞİL’
Toplumda, kendi hakikatlerinden uzaklaşma sorununun ortaya çıktığını ve bu nedenle de Kürt özgürlük mücadelesinin HDP’den ibaret görülmeye başlandığına dikkati çeken Çiçek, ”Kendimizi HDP ile o kadar sınırlandırmışız ki sanki bu mücadeleyi buraya yalnızca HDP getirmiş gibi. Evet HDP’nin katkıları var elbette ama bizim dünyanın dört bir yanında mücadele yürüten gerçekliğimizi Türkiye ve HDP sınırlarının içerisine hapseden her yaklaşım tecrit karşısında da eli mahkum yaklaşımdır. Kürt özgürlük mücadelesinin karşısında da gerçekten kopmuş ve sapmış bir zihniyettir” belirlemesinde bulundu.
Çiçek’in ardından konuşan Gençlik Meclisi üyeleri de tecride değinerek, tecrit karşısında verilecek mücadelenin önemine değindi. Daha sonra ise Abdullah Öcalan’ın İmralı’da kaleme aldığı bir mektubu okudu.
Etkinlik, katılım gösteren yurttaşlar ve milletvekillerinin arasındaki soru cevap bölümüyle sonlandırıldı.