AMED - Amed ve Êlih’te yapılan “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinde, HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın’ın failleri ile kayıp İsa Efe’nin akıbeti soruldu.
İnsanları Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 752’nci haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde buluştu. Eylemde kayıpların fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldı. Bu haftaki eylemde, 5 Temmuz 1991 yılında Amed’te evinden alındıktan sonra katledilen Halkın Emek Partisi (HEP) Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ın failleri soruldu. Eyleme, İHD yöneticileri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Kültür ve Birlik Derneği (MEBYA-DER) üyeleri ve kayıp yakınları katıldı.
‘KÜRTLERE HESAP VERECEKLER’
Açıklama öncesi konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Aydın’ın “Bölgede karanlık yapılar eylemler gerçekleştiriyor, devlet tarafından olaylar açığa çıkarılmalı, devlet hakikati ortaya çıkarmaz ise faili devlettir” konuşmasını hatırlatarak, aradan 32 yıl geçmesine rağmen karanlık sürecin bugüne kadar aydınlatılamadığını söyledi. Zeytun, failleri bulana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.
İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Aydın’ın hikayesini okudu.
‘KÜRTÇE KONUŞTU DİYE TUTUKLANDI’
Aydın’ın hikayesi şöyle: “Vedat Aydın, 1953 yılında Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Kürthacı köyünde dünyaya geldi. 1979 yılında Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nden mezun olan Vedat Aydın, 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde tutuklanıp dört yıl hapis yatar. Vedat Aydın, 28 Ekim 1990 tarihinde Ankara'da gerçekleşen İHD 3. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı Kürtçe konuşma nedeniyle tekrar tutuklanır. Hakkında açılan soruşturma kapsamında bir süre hapiste kalan Vedat Aydın ardından 1991 yılı Haziran ayında yapılan HEP il kongresinde Diyarbakır il Başkanı olur.
İFADE DİYE GÖTÜRÜLDÜ, KATLEDİLDİ
5 Temmuz 1991 tarihinde, gece yarısı evinin kapısı çalınır. Silahlı, elinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce 'ifaden alınacak' denilerek evden götürülür. Ailesi ve avukatlarının girişimlerine karşılık, emniyet tarafından gözaltına alındığı kabul edilmez. 7 Temmuz 1991 tarihinde, Xarpêt ili Maden ilçesi yakınlarında bir köprü altında vahşice işkence edilmiş halde cesedi bulunur.
20 YILDIR AYDINLATILMADI
10 Temmuz 1991 tarihinde cenazesinin getirildiği Amed'de yüzlerce araçlık konvoy ve on binlerce kişi tarafından karşılanır. Cenazeye katılanlara yönelik karanlık güçler tarafından ateş açılır. Açılan ateş sonucunda en az 8 kişi yaşamını yitirir. Aralarında milletvekilleri ve gazetecilerin de bulunduğu yüzlerce kişi ise yaralanır. Vedat Aydın cinayeti soruşturmasında faillerin kimliği tespit edilmeyip, günümüze kadar dosyada herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. Cinayet işlendikten tam 20 yıl sonra, Vedat Aydın'ın Eşi Şükran Aydın emniyete çağrılır. Kendisine 'Gece eve gelenler bunlar mıydı?' diye sorulduğunda Şükran Aydın '20 yıl oldu, nasıl tanıyayım' şeklinde cevap verir. Cinayet, günümüze kadar halen aydınlatılmış değil. İşkenceci failler yargı karşısına çıkarılmamış ve halen cezalandırılmamışlardır.”
‘ADALET ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak mücadelelerine devam edeceklerini vurgulayan Akdeniz, sözlerini şöyle tamamladı: “Kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkarılması ve failleri bulunup yargılanması talebiyle 31 Ocak 2009 tarihinden bu yana her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürmüş olduğumuz adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. 32 yıldır dosyasında hiçbir ilerleme sağlanamayan Vedat Aydın için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Eylem, oturma eylemi ile son buldu.
GÖZALTINDA KAYBEDİLDİ
Êlih’te de İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 588’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eyleme, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi yöneticileri katıldı. Eylemde, Mêrdin’in Dêrik ilçesine bağlı Dêşî (Kocatepe) köyünde 7 Temmuz 1996 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İsa Efe’nin hikayesi okundu.
AYNI GÜNDE İKİ KEZ GÖZALTINA ALDILAR
Kayıp hikayesi İHD Êlih Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi tarafından okundu. Efe’nin hikayesi şöyle: “Ailenin beyanına göre; İsa Efe Mardin’in Derik ilçesine bağlı Dêşî köyünde ikamet etmekteydi. Olay günü sabah saatlerinde Derik Üçyol Karakolu’na bağlı askerler tarafından gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılır.
Aynı gün öğleden sonra Kocatepe Dêşî köyüne askeri araçlarla gelen üniformalı bir grup asker, Derik İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan geldiklerini, vermesi gereken bir ifadesinin olduğunu, daha sonra eve geri gönderileceğini söyler. İsa Efe araca bindirip götürülür. O dönemde Cemal Vural adlı yüzbaşı bölük komutanıdır. Ailesi serbest bırakılır düşüncesiyle hiç itiraz etmez. Ancak serbest bırakılmaz ve bir daha kendisinden haber alınmaz.
27 YILDIR HABER ALINMIYOR
Yıllar sonra, Derik Cumhuriyet Savcılığı’na bir ihbarda bulunulur. İhbarda 1993 yılında askerlerce boşaltılan Derik İlçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Tepebağ köyüne bağlı Çat mezrasının hemen girişinde bulunan bir noktanın mezar görünümünde olduğu belirtilir. İhbar üzerine Derik Cumhuriyet Savcılığı 04 Ağustos 2013 tarihinde kazı çalışması başlatır.
Söz konusu yerde bir insana ait kemikler bütün halinde bulunur. Savcılığın kazı çalışması yapıp ceset bulduğu yer ile İsa Efe'nin kayboluşundan sonra ailenin duyumu üzerine şüphelendiği noktanın aynı olması nedeni ile çocukları DNA eşleşmesi ve faillerin bulunması için İHD Mardin Şubesi vasıtasıyla 14 Ağustos 2013 tarihinde Derik Savcılığına başvuruda bulunur. Alınan kan örnekleri ile kazıda çıkarılan kemikler Adli Tıp Kurumu’na gönderilir.
Ailenin tüm çabaları sonuçsuz kalır ve 27 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen İsa Efe’den hiçbir haber alınamaz.”
Kayıp yakınları daha sonra oturma eylemi gerçekleştirdi.