İSTANBUL - Lavrio Kampı'na yapılan baskında politik bir mesaj olduğunu belirten gazeteci İsmet Akurt, “AKP orayı, Türkiye’deki iç siyasetinde bir argüman olarak kullanıyor. AKP, ‘Bir diplomatik başarı kazandık, Yunan hükümetini bile PKK’ye karşı harekete geçirdik’ gibi sahte bir algı yaratıyor” dedi.
Yunanistan’ın Lavrio kentinde ağırlıklı olarak Kürtlerin kaldığı kamp, 5 Temmuz’da Yunanistan Polis Teşkilatı (ELAS) tarafından basıldı. Kapı ve pencerelerin kırıldığı baskında, kadın ve çocukların da aralarında olduğu en az 53 kişi gözaltına alındı. Yunanistan İltica ve Göç Bakanlığı'nın baskın sonrası yaptığı açıklamada, kampın 1947’de inşa edildiği ve yapıların kötü durumda olması nedeniyle boşaltıldığını öne sürerken, baskının 11 ve 12 Temmuz’da Litvanya’da AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in bir araya geleceği NATO zirvesi öncesi yapılması dikkat çekti.
Yunanistan’da bulunan gazeteci İsmet Akurt, Lavrio'da bulunan kampın durumuna dair değerlendirmelerde bulundu.
YUNANİSTAN'DAN TÜRKİYE’YE KIRMIZI GÜL
Kamp binasının eski bir bina olduğunu belirten Akurt, binanın içinde barınmanın riskli olduğunu ifade etti. Orada kalan mültecilerin de daha uygun bir kampa nakledilmeyi istediklerinin altını çizen Akurt, “Kamptakilerin İltica ve Göç Bakanlığı'yla bu kapsamda bazı temasları vardı. Ama bakanlık önce göçmenlere daha uygun koşullarda bir yer ‘ayarlayabiliriz’ sözü vermişti. Onlar da bu sözün karşılığını bekliyorlardı. Fakat seçimlerden sonra Yunanistan Hükümeti bu baskını yaparak Türkiye'ye kırmızı bir gül atmış oldu. ‘Orayı biz kendimiz bastık. Oradaki mültecileri tahliye ettik’ şeklinde servis ettiler. Ve 200, 300 polisle kampı bastılar” şeklinde konuştu.
MERKEZE UZAK BİR YERE GÖTÜRÜLDÜLER
Akurt, kampta 10 kadın, 20’ye yakın çocuk ve 20 civarında yetişkin erkeğin kaldığını belirtti. Baskın sonrası kampta kalanların Oinofyta bölgesinde bir kampa yerleştirildiğini belirten Akurt, bölgenin merkeze çok uzak olduğunu ve ulaşım açısından da zorluklar olacağını kaydetti. Akurt, “İnsanlar, bireysel ve alışveriş ihtiyaçlarını karşılamak için bile 1 saat süren yol kat etmeleri gerekiyor. Oinofyta bölgesi yaklaşık olarak, Atina’ya 70 km uzaklıkta. Bölgedeki eski bir hurda fabrikasını onarıp odaların tarzında dizayn etmişler. Şu anda göçmenler orada kalmaktalar. Bu durumdan da çok rahatsızlar” ifadelerini kullandı.
‘BASKIN POLİTİK MESAJDI’
Akurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin kampta ‘PKK’lilerin kaldığı yönünde iddiası var. Bana göre Yunanistan hükümeti ona bir cevaben bu baskını gerçekleştirdi. Orada yaşayanlar savaştan kaçmış ya Kuzey Kurdistanlı ya da Rojavalı Kürtlerdir. Yunan hükümeti kendisiyle de çelişerek Türkiye hükümetinin iddiaları doğruymuş gibi bir hava yarattılar. Bu baskın politik bir mesajdı.”
LAVRİO KAMPI’NDA NATO AYRINTISI
Göçmen kampının basıldığının başka nedenleri de olabileceğini kaydeden Akurt, İsveç'in NATO üyeliğine işaret etti. Bu kararın NATO kapsamında alınan bir karar olabileceğini söyleyen Akurt, “Çünkü sürekli NATO toplantılarında Lavrion kampını gündemleştiriyorlardı. Bu baskınla Türkiye Hükümetinin ‘yanındayız’ mesajını vermiş olabilirler. Ayrıca şu anda Türk Devleti, İsveç'in NATO'ya üyeliğini kabul etmek durumundadır. Bunu da sanki gerçekten bazı tavizler, karşılıklar alınmış gibi yansıtıyor. Bu durum Türk Devleti için bir Pirus zaferinden başka bir şey değildir. Yunanistan gibi NATO ülkeleri de ya da NATO'ya ülke olmak isteyen ülkelerde bu şekilde Erdoğan’a birtakım durumlar sunarak, onu Türkiye iç kamuoyunda rahatlatmaya yönelik adımlar atıyorlar” diye konuştu.
‘AKP SAHTE ALGI YARATIYOR’
Yunan basınının kamp binasının güvenli olmadığını ve bu yüzden bu nakletme işleminin gerçekleştiğini yazdığını ifade eden Akurt, “PKK ile ilgili herhangi bir şey Yunanistan basınında yer almadı. Türkiye basınında yer alan ‘PKK’nin kampı basıldı’ haberleri burada biraz alay konusu oldu. AKP orayı Türkiye’deki iç siyasetinde bir argüman olarak kullanıyor. AKP, ‘bir diplomatik başarı kazandık, Yunanistan Hükümetini bile PKK’ye karşı harekete geçirdik’ gibi sahte bir algı yaratıyor. Bu durum hem Yunan hem de Türk devletinin işine geldi. İki ülke aralarındaki ‘yumuşamayı’ sürdürmek için bunu yapmış olabilirler” dedi.