WAN - Kinyat adlı grup tarafından DAİŞ’in elinden kurtarılan Êzidî kadın Bahar, 18 ay içerisinde 5 kez satıldığını ve defalarca tecavüze uğradığını anlattı.
Bahzad Fahran, isimli bir iş insanının Êzidî kadınları ve çocukları kurtarmak ve DAİŞ’lilerin suçlarını kaydetmek için kurduğu “Kinyat” adlı grubun DAİŞ’in elinden aldığı Bahar isimli Êzidî kadın yaşadıklarını anlattı. BBC’ye konuşan Êzidî kadın, DAİŞ’in elinde 18 ay boyunca esir olarak kaldığını ve bu süre zarfında 3 küçük çocuğuyla birlikte 5 kez satıldığını anlattı.
Eşi ve oğlunun da DAİŞ tarafından kaçırıldığını belirten Bahar, yaşadığı süreci ise şöyle anlattı: “DAİŞ evimizi bastığı zaman kocamı ve en büyük oğlumu götürdü. Onların öldürülüp toplu bir mezara gömüldüğünü düşünüyorum. Beni ve 3 küçük çocuğumu ise başka bir odaya aldılar. Bizi öldüreceklerini düşündük fakat onun yerine bizi sattılar. Bu korku hikayesi de o zaman başladı. Artık DAİŞ’in bir ‘malıydım’ ve onlara hizmet etmek zorundaydım. Kızlarımdan birinin yüzünü dipçik ile vurdular. Dördüncü ‘sahibim’, Ebu Hattab adında bir Tunusluydu. Evinde kaldık ama o da beni diğer iki DAİŞ üssünde temizlikçi olarak çalıştırmam için ödünç verdi. Bütün bu yerlerde işe giderdim, temizlik yapardım ve tecavüze uğrardım. Ve sürekli hava saldırıları oluyordu. Kaos gibiydi, kabustan beterdi.”
NASIL KURTARILDIĞINI ANLATTI
DAİŞ’in elinden nasıl kurtarıldığını ise Bahar, şöyle anlattı: “Bir gün Ebu Hattab'ın evindeyken camları karartılmış beyaz bir araba durdu. Sürücü siyah giyinmiş ve uzun sakallıydı ve diğer birçok IŞİD’liden farklı görünmüyordu. Çocuklarımla birlikte bir kez daha satıldığımı fark ettim. Ona beni öldürmesi için bağırdım, yalvardım. Arabayla uzaklaşırken şoför ‘Seni başka bir yere götürüyorum’ dedi. Ne olduğunu anlayamıyordum ve adama güvenmiyordum. Şoför, arabayı durdurdu ve telefonundan birini aradı. Daha sonra telefonu bana verdi. Konuşan kişin birçok kadın ve çocuğun kurtarılmasını ayarlayan olarak bilinen Abu Shuja'ydı. O zaman, şoförün bizi kurtarmak için satın aldığını anladım. Suriye'de Rakka yakınlarında bir yerde bir şantiyeye götürüldüm. Bana bir adamın gelip, ‘Sayeed’ kod kelimesini söyleyeceği ve onunla gitmem gerektiği söylendi. Daha sonra bir adam geldi ve kod kelimeyi söyledi. Çocuklarla birlikte motosiklete bindik. Adam, bana konuşmamamı çünkü DAİŞ’lilerin Êzidî aksanını anlayacağını söyledi. Adam bizi bir eve götürdü. Orada bize çok iyi davrandılar, duş aldık, yiyecek ve ağrı kesici verdiler ve 'Artık emin ellerdesiniz' dediler.”