ANKARA - Alevi örgütlerine dönük eş zamanlı gerçekleştirilen saldırılara dair karar aşamasına gelinen yargılama sürecinin sadece saldırganlara verilecek cezalarla sonlandırılmak istenmesi tepki toplarken, “azmettiriciler kim” sorusu yanıtsız bırakılıyor.
Ankara’da bulunan Alevi örgütlerine yönelik 30 Temmuz 2022’de eş zamanlı gerçekleştirilen 5 saldırı sonrası açılan cemevlerine saldırı davasının karar duruşması yarın Ankara 63’üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
Biri tutuklu 3 kişinin yargılandığı davanın bir önceki duruşmasında, esas hakkında mütalaasını açıklayan iddia makamı, sanıklar Ahmet Ozan Karaca, Baver Gül ve Çağdaş Can Bardakçı'nın "ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme" suçundan 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3'er aya, "inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme" suçundan 1 yıldan 3'er yıla, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" suçundan 1 yıldan 3'er yıla ve "kasten yaralama" suçundan ise 6 aydan 1 yıl 6'şar aya kadar olmak üzere toplam 4 ayrı suçtan 3 yıl 9 aydan 12 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmalarını istemişti.
AZMETTİRİCİLER KİM?
Avukatların tevsii tahkikat taleplerinin reddedildiği yargılama sürecinde Alevi kurumları ve müştekiler, yargılamanın sadece bir kişi üzerinden sonuçlandırılmasına karşı tepki gösterirken, saldırıların arka planının araştırılmasını ve azmettiricilerin ortaya çıkarılmasını istiyor.
‘ÜZERİ KAPATILMAK İSTENİYOR’
Davada herhangi bir yol alınmadığını belirten Demokrat Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Eşbaşkanı Mustafa Karabudak, “Saldırının planlayıcısı, gerçek sahipleri açığa çıkartılmamıştır. Ve üzerini kapatmak için bir gayretin olduğunun da farkındayız” vurgusu yaparken, saldırının “bir tane camın kırılmasından” ibaret olmadığına ve Alevi inancına dönük bir saldırı vasfı taşıdığına dikkat çekiyor.
EMSAL NİTELİĞİNDE
Yakın tarihte Alevilerin birçok kez katliama maruz bırakıldığını hatırlatan Karabudak, “Bizlere yapılan her sözlü veya fiili durum, katliamı çağrıştırır. Bu dava, bugüne kadar üzeri örtülen, zamana yayılan davaların kaderini yaşamamalı. Buradan çıkacak karar, emsal teşkil etmelidir. Ciddi bir yaptırım olursa hiç kimse bu ülkede yaşayan halklara, inançlara, kimliklere keyfi olarak saldırmaz; bunu yapan kişi ya da kurum hesabını vermek zorundadır” dedi.
Karabudak, şöyle devam etti: “Bizim, Maraş’ta, bir yalan uğruna onlarca canımız katledildi. Aynı olay, Malatya’da ve Çorum’da yaşandı. Devletin TRT kanalından anonslar yapılarak, gerici güruh tetiklenerek orada da bir katliam yapıldı. Madımak’ta ve Gazi’de de bunu yaşadık. Madımak Davası, 30 yıldır hala sürüncemede bırakılmıştır; gerçek katiller ortaya çıkmamıştır. Bu ülkede, 2014’te İstanbul Okmeydanı’nda, Cemevi’mizin bahçesinde Uğur Kurt isimli canımız polis tarafından başından vurularak katledilmiş, katleden polis tutuksuz yargılanıp, 12 bin lira para cezası verilmiş olup bu para da 10 ay taksite bölünmüştür Tüm katliamların duruşmaları, alelacele ve göstermelik yapılıp dosyalar kapatılmış, gerçek katiller adalet önünde hesap vermemiştir.
‘KARAR ALEVİLERE GÜVEN VERMELİ’
“Bu dava, bugüne kadar üzeri örtülen, es geçilen davaların kaderini yaşamamalı” diyen Karabudak’a göre ortaya çıkacak mahkeme kararı emsal teşkil edecek. Karabudak, kararın Alevilere güven vermesi gerektiğini dile getirdi.
AVUKAT AYDIN: RED TALEPLERİNİN HUKUKİ DAYANAĞI YOK
Dava avukatlarından Deniz Can Aydın ise dosyanın mevcut haliyle makul şekilde sonuçlandırılmasının mümkün gözükmediğini belirtti. Soruşturma evresinde sorulması, araştırılması ve dosyaya getirilmesi gerekli olan çoğu delilin dosyaya kazandırılmadığını anımsatan Aydın, “Sanıklarla bağlantılı olabileceği değerlendirilen ya da olay hakkında bilgisi olabileceği düşünülen kişilerin tanıklıklarına başvurulmaması da iddianamenin oldukça eksik ve hatalı hazırlanmasına neden olmuştu. Bu eksiklikler karşısında, tevsi tahkikat talepleriyle bu delillerin yargılama esnasında dosyaya kazandırılması için çaba harcadık. Ancak mahkeme, hukuki temeli olmadığını düşündüğümüz gerekçelerle tevsi tahkikat taleplerini ısrarlı bir şekilde reddetti” dedi.
‘MADDİ BOYUT 3 SANIĞI AŞIYOR’
Dolayısıyla başta sanıkların birbirleri arasındaki ilişkilere, sanıklarla ilişkili ve örgütlü bir şekilde olayı gerçekleştirmiş olabilecek isimlere ulaşılmasının önüne geçildiğini ifade eden Aydın, “Bizce dosyaya kazandırılmayan deliller de düşünüldüğünde, eksikliklerle dolu bu dosyada karara gidilmesi olayın arkasındaki maddi gerçeği gölgeleyecek bir sonuca yol açacaktır. Her ne kadar üç sanığın da cezalandırılması talep edilmişse de ilgili olayın 3 adet sanığı aşan bir maddi boyutu olduğunu dosyayı incelediğimizde anlayabiliyoruz. Dosyaya dair taleplerimizin ısrarla reddedildiği hali, bu sebeple kabul edilemez buluyoruz” sözlerine yer verdi.
NE OLMUŞTU?
Sanık Ahmet Ozan Karaca, girdiği cemevlerinde içeride oturanların üzerine sandalye fırlatıp, 1'i kesici aletle olmak üzere 2 kişiyi yaralayarak kaçmıştı. Polis, Ahmet Ozan Karaca ile onunla bağlantılı olduğu tespit edilen Baver Gül ve Çağdaş Can Bardakçı'yı Eskişehir'de gözaltına almıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Karaca tutuklanırken, diğer 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
MA / Fırat Can Arslan