AMED - AKP’nin İmralı’da uyguladığı mutlak tecritle sorunların derinleştiğine dikkati çeken DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, "Tecride karşı cesurca ses yükseltmenin zamanı” dedi.
Tek başına iktidar olma vasfını kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından Kürt sorununun çözümünü savaş politikalarında arayan AKP, bu konsepti Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgeleri ile Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine dönük saldırılarla sürdürüyor. İktidarın savaş konseptinin başlangıcı olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit sistemi, geçen 8 yılda derinleştirerek, haber alınamama haline dönüştürüldü. AKP’nin savaş ile orantılı derinleştirdiği İmralı tecrit sistemini, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz değerlendirdi.
DEVLETİN KURULUŞ KODLARI
Kürtlere, halklara, kadınlara karşı yürütülen baskı ve savaş politikalarının bu iktidarla sınırlı olmadığını belirten Aydeniz, "Bu iktidar Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş kodlarında bu politikalarını alıyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti baskı üzerine kurulmuş. Tek dil, tek din, tek bayrak, tek cins üzerinden kurulmuş bir devlet. Bu devletin kurulma kodlarını AKP-MHP faşist iktidarı da tamama erdirme gibi rol ve misyon üstlenmiş durumda” diye konuştu.
TECRİT VE SAVAŞ POLİTİKASI
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 30 Ekim 2014 tarihli toplantısında karar altına alınan ‘Çöktürme Planı’nın devreye konulmasıyla birlikte Kürtlerin tamamen tasfiyesinin amaçlandığını söyleyen Aydeniz, “Ancak bu plan başarıya ulaşmadı. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal, toplumsal, diplomatik krizlerin bu kadar genişlemesi bu kadar içinden çıkılamaz hale gelmesinin tek sebebi, 8 yıldır Çöktürme Planı'yla yürüttüğü düşmanlık politikası ve savaş politikasıdır. Bununla beraber yürütülen 'ağırlaştırılmış mutlak iletişimsizlik' diye tarif ettiğimiz tecrit politikasıdır" dedi.
KÜRT SORUNU DERİNLEŞTİ
Kürt sorununda çözümsüzlükle birlikte krizlerin de derinleştiğinin altını çizen Aydeniz, “Defalarca denenmiş güvenlikçi politikalar, savaş politikalarıyla farklı sonuçlar elde edemiyorlar. Tam tersine daha çok derinleşmiş krizler, içinden çıkılamaz siyasal sonuçlar ve ekonomik buhran demektir. Bu iktidarın son 8 yıldır yürüttüğü savaş politikası çözümü değil, çözümsüzlüğü barındırdığını ifade edebiliriz” diye belirtti.
İKTİDARIN KADIN DÜŞMANLIĞI
Federe Kurdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını hatırlatarak AKP’nin savaş politikalarında özellikle kadınları hedef aldığını dile getiren Aydeniz, “Özellikle Rojava'da kadınları hedef almasının bir sebebi de Rojava'da kadın özgürlük mücadelesinin, Kürt kadın mücadelesinin yaratmış olduğu bir yaşam var. Bu yaşam enternasyonalist mücadelenin yada dünyaya örnek olan toplumsal yaşamı, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın ete kemiğe büründüğü yerdir. Rojava Devrimi kadın öncülüğünde gerçekleşti. Rojava'da kadına dönük bu saldırının bir sebebi de aslında kadın üzerinden orada inşa edilen, ete kemiğe bürünen yaşam şeklinin boğulmak istenmesidir. Radikal demokrasinin toplumsallaştığını gördüğü için kadın katliamlarını en üst düzeyde yürütüyor. Bütün bunları yapmasının sebebi kadın üzerinden devrime dönüşen ve bir yaşam şeklinde bürünen buranın baskılanması, yok sayılmasıdır. Sadece Rojava'da değil, Başur'da Nagihan Akarsel'in katledilmesini de aynı kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Bu model de bütün dünya kadınlarına alternatif yaşam modelinin mümkün olduğunu gösteren bir örnektir" şeklinde konuştu.
TECRİDE SESSİZLİĞİN KORKUSU
Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen sistemin sahibinin PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu söyleyen Aydeniz, bu sistemin de dünyada krize giren kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite olduğunu vurguladı. Abdullah Öcalan’ın paradigmasının Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşam bulduğunu dile getiren Aydeniz, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bu kadar derinleştirilmesi, mutlaklaştırılması ve uluslararası camianın da sessiz kalmasının sebebi bu paradigmadan olan korkudur" ifadelerinde bulundu.
‘KRİZLERE ÇÖZÜM OLACAKTIR'
"Rojava ve dünyanın birçok yerinde Sayın Abdullah Öcalan'ın sunduğu çözümün alternatif olarak görülmesinin yarattığı korku, tecridi derinleştiriyor" diyen Aydeniz, şöyle devam etti: "Sayın Abdullah Öcalan bu çoklu krizlerden çıkış yolunu çok net tarif ediyor. Bu da somut şeklide Rojava'da toplumsallaşıyor. Biz gerçekten Sayın Abdullah Öcalan'ın çözüm olacağına, bu modelin krizlere karşı çözüm yarattığına inandığımız için sürekli dillendiriyoruz. Sürekli bu nedenle tecridi birinci gündemimiz haline getiriyoruz."
‘TECRİT YÖNETİM ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜ’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ülkede yönetim şekli haline getirildiğini dile getiren Aydeniz, İmralı’nın hukuksuzlukların yayıldığı bir laboratuvar işlevi gördüğünü söyledi. Aydeniz, şunları söyledi: “Bugün bütün cezaevleri tecrit altında. Cezaevlerinde oluşturulan Gözlem Kurulu’nun cezalar bitmesine rağmen tutukluları tahliye etmemesi ya da ceza içinde ceza mekaniği İmralı'da tecrit politikasından alınan bir mesele. En son gazeteci Merdan Yanardağ'ın tecridin hukuksuzluğunu dile getirdiği için, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasına göre 'tecrit suçtur' dediği ve hukuktaki karşılığının ne anlama geldiğini söylediği için tutuklandı. Bu somut bir örnektir. Yine bir tweetten dolayı bugün binlerce kişi yargılanıyor, tutuklanıyor. Ya da ekonomik krizi ifade etmeleri yüzünden yargılanan binlerce insan var. 'Açım' diyene karşı 'Bir kurşunun fiyatı nedir' diye sormak, tam da tecrit politikasının somut örneğidir.”
‘ÇÖZÜMÜN BAŞLANGICI DİYALOGTUR’
Sorunların çözümü için Abdullah Öcalan ile diyalogun önemine vurgu yapan Aydeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyalogun yaratacağı toplumsal barışın, savaşın bitirileceği zemini iktidar ve devlet aklının istemediğini ifade etmek gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan ile diyalog, çözümün önünü açacaktır, sorunların çözümünün başlangıcı olacaktır. Sayın Abdullah Öcalan ile kurulacak diyalog, savaşın ve krizlerin çözümü olacaktır."
‘SES YÜKSELTMENİN ZAMANI'
Kürt sorunun demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi, ekonomik, siyasal, toplumsal krizlerden çıkışın İmralı’da uygulanan tecride karşı çıkışla mümkün olacağının altını çizen Aydeniz, DBP olarak temel gündemlerinin de tecride karşı mücadeleyi büyütmek olduğunu kaydetti. Tecride karşı mücadelenin herkesin gündeminde olması gerektiğinin dile getiren Aydeniz, “Çünkü bugün Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Türkiye'nin de demokratikleşmenin önünde en büyük engeldir. Bugün tecrit politikası bir yönetim şekline dönüştürülmüşse ve herkesi etkiliyorsa, herkesin tecride karşı mücadelesini büyütmesi gerekiyor. Yaratılmak istenen korku ikliminden çıkarak, cesurca tecride karşı ses yükseltmenin zamanıdır. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürce fikirlerini söylemesi, bütün kesimlerle diyalogu, çözümü de beraberinde getirecektir. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte mücadele yol haritamızın birinci ayağı Sayın Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve yönetim şekline dönüşen bu tecrit politikasına karşı sokakta örgütlenme ve mücadeleyi yükseltmek olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
MA / Müjdat Can