WAN - İran’da idamların arttığına dikkat çeken IHR Direktörü Amiry-Moghaddam, idamların zamanlamasının protestolarla paralellik gösterdiğini söyledi.
İran’da yılın ilk altı ayında en az 354 kişi idam edildi. İdam edilenlerin büyük kısmı ise Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından eylemlere öncülük eden Kürtler ve Beluciler oldu. Verilere göre; en az 77 Kürt, en az 71 Beluci idam edildi. Yine İran rejiminin açıklamalarına göre; idam edilenlerin 206’sı uyuşturucuya bağlı suçlardan infaz edildi. İran’daki insan hakları örgütleri ise tutukluların adaletli bir yargılanma sürecinden geçmediğini, birçok kişinin ise işkenceler sonucunda suçları üstlenmeye zorlandığını ifade ediyor. Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başlayan süreçten sonra idamların arttığına dikkat çeken insan hakları örgütleri, idamların direnen yurttaşlara gözdağı olduğunu belirtiyor. İran’daki idamları ve yargılanma sürecini Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü (IHR) Direktörü Amiry-Moghaddam değerlendirdi.
İDAMLARDA ARTIŞ YAŞANIYOR
Oslo Üniversitesi’nde profesör olan, aynı zamanda Nörobilim uzmanı Amiry-Moghaddam, yıllar önce rejim baskısı nedeniyle gitmek zorunda kaldığı Norveç’te 17 yıl önce İran İnsan Hakları Örgütü’nü kurdu. Örgüt, günlük ve aylık olarak İran’daki hak ihlallerini raporlaştırıyor. İran’daki idamların bir yıl öncesinin verilerine göre oldukça arttığına dikkat çeken Amiry-Moghaddam, “İdamlar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36'dan fazla artış gösteriyor ve aynı zamanda uyuşturucu bağlantılı infazların sayısında çarpıcı bir artışın olduğu da rakamlara yansıyor” diye belirtti.
‘YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL’
Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra idamlarda artış olduğunu söyleyen Amiry-Moghaddam, “Rejim bununla bir mesaj veriyor. İnsanlara, ‘Biz canınızı alabiliriz ve bunu yapıyoruz’ diyor. İran yargısı bağımsız bir yargı sistemi değildir. İran'daki baskıcı mekanizmanın bir parçası ve insanların çoğunun tutuklandıktan sonra avukata erişimleri yok, neredeyse herkes ölüm cezasına çarptırıldı ve idam edildi. İnsanlar şunu söylüyor, ‘İtiraf etmem için işkenceye maruz kaldım’, yani temelde bu insanların çoğu uygun yargı süreci ve adil yargılanma ile suçlu bile olamaz. Devrim mahkemelerinde yargılamalar kapalı kapılar ardından yürütülüyor. Kötü bir yargı sistemine sahip olmanın yanı sıra adalet ve şeffaflık da yok” şeklinde konuştu.
‘TOTALİTER SİSTEM SÜREMEZ’
Verilen idam kararlarının amacının suçla mücadele etmek olmadığını belirten Amiry-Moghaddam, “Amaç daha fazla protestoyu önlemek için toplumda korku uyandırmaktır. İranlı yetkililer bunun suçları caydırmadığını çok iyi biliyorlar. İnfazlara devam etmelerinin sebebi, o cezanın toplumda korku yaymanın ve daha fazla protestoyu önlemenin en önemli aracı olmasıdır. Birkaç yıllık araştırmamızda şunu gördük; İran’daki infazların zamanlaması protestolarla paralellik gösteriyor. Siyasi olaylar başlayınca bu tarz idamlar devreye giriyor. Yetkililer protestolardan korktukları için infazları korkutma amacıyla başlatıyor. Hiçbir totaliter sistem sonsuza kadar süremez, İran İslam Cumhuriyeti de totaliter bir sistemdir, sonsuza kadar hükmedemeyeceklerini de biliyorlar. Sadece baskıcı değiller, aynı zamanda insanların günlük sorunlarını çözmekten de acizler. Ayrıca oldukça yozlaşmışlar. Korkuyla istedikleri gibi bir toplumu inşa edemeyeceklerini biliyorlar, çünkü daha önce hiç olmadı” dedi.
‘ÖLÜM MAKİNASI’ BENZETMESİ
İran’ı “ölüm makinesine” benzeten Amiry-Moghaddam, şunları söyledi: “Uyuşturucu suçundan idam edilenleri İslam Cumhuriyeti'nin ölüm makinesinin düşük maliyetli kurbanları olarak adlandırıyoruz. Çünkü infazları bu toplumda korkunun yayılmasına katkıda bulunuyor. Ama o zaman gerçekten herhangi bir uluslararası tepkiye yol açmıyor ve bu infazların siyasi maliyeti düşük. Bu nedenle, uluslararası toplumun şimdiye kadarki tüm infazlara tepki vermemesiyle, bu yıl İran'da her gün bir ila iki kişi idam edildi ve bunun uluslararası toplum tarafından tolere edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.”
ULUSLARARASI SESSİZLİK
Uluslararası kurumların ve kamuoyunun her infaza aynı şekilde yaklaşmadığını belirten Amiry-Moghaddam, “İranlı yetkililer şimdiye kadar 7 protestocuyu idam etti ve her infazda uluslararası toplum sert tepkiler gösterdi. Ancak yaklaşık 350 diğer infazlarda herhangi bir tepki almadı. Bu nedenle infazlara karşı ses çıkartılması gerekiyor” diye seslendi.
MA / Berivan Kutlu