İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı “Bizim için daha bitmedi” diyerek sokaklarda olacaklarını belirten kadınlar, hukuki mücadelelerini de sürdüreceklerini vurguladı.
Türkiye’nin, kadına karşı her türlü şiddeti önlemeye dönük ilk uluslararası düzeyde sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Kadınların itirazına ve protestolarına rağmen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 1 Temmuz 2023 tarihinde sözleşme resmen feshedilirken, bu durum kadın katliamlarında artışa neden oldu. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin üzerinden geçen iki yılda en az 600 kadın katledildi, en az 400 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediklerini belirten kadınlar, sokaklarda olmaya devam edeceklerini söyledi. Kadın Savun Ağın’dan Rüya Kurtuluş, kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan, özellikle bunun formülünün toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla gerçekleşeceğini söyleyen, toplumsal cinsiyet kavramını ortaya koyan ve tanımlayan ilk hukuki metin olma özelliğini taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin önemine vurgu yaptı. Sözleşmenin kadınların mücadelesi ile elde edilen bir kazanım olduğunu dile getiren Kurtuluş, “Sözleşme ilk başlarda özellikle tarikatların talebiyle hedef alındı, çünkü İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini savunuyor. Kimse cinsel tercihlerinden ve yönelimlerinden dolayı ayrımcılığa uğrayamaz diyor. Kadınların şiddete uğradığında başvuracağı yerleri tanımlıyor ve devletlere yükümlülükler getiriyordu. Bunlar bizim eşitlik mücadelemizi güçlendiren sözleşme maddeleriydi” diye belirtti.
KADIN KAZANIMLARI RİSKE GİRDİ
Kadın mücadelesi ile sözleşmenin bazı maddelerinin uygulandığını anımsatan Kurtuluş, “Sözleşme Türkiye’de maalesef hiçbir zaman tam uygulanmamıştı ama kadın hareketinin mücadelesi sayesinde bu sözleşmeyi uygulatıyorduk. Bir gece yarısı Erdoğan, hiçbir kadın örgütünün fikri alınmadan, milyonlarca kadının hayatını ilgilendiren İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığını söyledi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra bizim diğer kadın kazanımlarımızın da riske girdiği bir süreç başladı” dedi.
KADIN KATLİAMLARINDA ARTIŞ YAŞANDI
Sözleşmenin iptal edilmesi sonrası kadın katliamlarında yaşanan artışa dikkat çeken Kurtuluş, “Her gün çok fazla kadın öldürülüyor ve her gün şüpheli kadın ölümleriyle de karşılaşıyoruz. Sadece bu değil, İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığımız günden beri kadınlara ve özellikle LGBTİ+’lara dönük ayrımcı nefret dolu eylemler ve söylemler artmış vaziyette. Biz kadınlar en ufak hakkımızı savunmak üzere çıktığımız sokaklar yasaklanırken, bu nefret dolu yürüyüşlere izin verildi. Nafaka hakkımıza dönük ciddi saldırılar vardı, bu saldırılar hep sürdü” diye konuştu.
SÖZLEŞME SONRASI ‘İYİ HAL’ İNDİRİMLERİ
Sözleşmeden çekilmesiyle birlikte kadın cinayetleri davasında “iyi hal” indirimlerinde de artış yaşandığını dile getiren Kurtuluş, “Zaten mahkemeler adil işlemiyordu, erkekler lehine kararlar alıyordu. Ama İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından alınan kararlar çok daha çarpıcı. Kadınların kazanımlarına dönük çok büyük saldırılar içeren kararlar alınıyor. Sözleşme sonrası kadın katilleri cesaretlendi” ifadelerini kullandı.
‘AİLE DAYATMASINI KABUL ETMEYECEĞİZ’
AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulayan Kurtuluş, şöyle devam etti: “Bizim için bitmedi, mücadelemiz sürüyor. Şimdi geldiğimiz noktada Meclis tarihinin geldiği en gerici, en ırkçı bileşimi ile karşı karşıyayız. Meclis içinde işkenceci ve kadın katili Hür Dava Partisi’nin yer aldığı bir bileşim var. Kadınların doğrudan biat ettiği, sadece makbul anneler olarak toplumda yer bulduğu bir düzen yaratmak istiyorlar. Bütün toplumsal isyanların, sorunların aile içerisinde çözülmesini istiyorlar, bize aileyi dayatıyorlar. Çünkü o ailelerde her şeyin üstü şiddetle, istismarla örtülüyor. Ve bütün kadınların bu şiddet dolu, istismar dolu ailelerin içine hap edilmesini istiyorlar. Bunu asla kabul etmeyeceğiz, her türlü gerici faşist zihniyete karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘İPTAL KARARINI TANIMIYORUZ’
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Gülizar İpek, “hukuksuz” olarak nitelendirdiği karara karşı kadınların son 2 yıldır sokaklarda mücadeleyi sürdürdüğünü ve kararı tanımadıklarını söyledi. İpek, sokaklara her çıktıklarında büyük bir polis şiddetiyle karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, “İktidarın baskılarına rağmen hiçbir zaman mücadelemizden vazgeçmedik. Biz ne olursa olsun, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi her yerde söylüyoruz. İmzanın çekilmesinin ardından AKP-MHP iktidarının kadına yönelik düşmanca söylemleri kadına yönelik şiddet arttırdı” dedi.
‘DEVLET ŞİDDET VERİLERİNİ GİZLİYOR’
Son aylarda kadına yönelik şiddetin artmasıyla devletin şiddet verilerini gizlediğini vurgulayan İpek, şunları söyledi: “Birçok kadın derneği bu verileri toplamaya çalışıyor. Bu verilere baktığımızda, kadına yönelik şiddetin özellikle sözleşmeden çıkıldıktan sonra yükseldiğini görüyoruz. Bunun en büyük sebebi ise iktidarın kadın düşmanı politikalarıdır. Yeniden Refah Partisi, ‘İstanbul Sözleşmesinden çıkıldı ama bu da yetmez’ diyerek, 6284 yasasının da tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Aslında çocuk istismarının önü açılmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi bizim için çok önemli, çünkü tüm bu maddeler geçerli.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ÖNEMİ
Sözleşmeye dair kampanyalarını sürdüreceklerini aktaran İpek, “Alanda eylem yapmaya da devam edeceğiz, hukuksal süreci yürütmeye de devam edeceğiz. Hukuk neredeyse askıya alınmış ama biz hukukun işlemesi içinde mücadele yürüteceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nin, 6284’ün ne kadar önemli olduğunu anlatacağız” şeklinde konuştu.
MA / Esra Solin Dal