ANKARA - Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan süreçte gelinen aşamada, İmralı’ya gidip-gidilmemesi fikri, iktidar ve ana muhalefet içerisinde bir kriz haline geldi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı adımların karşılıksız kalması, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni Ankara siyasetinin ana gündemi haline getirdi. MHP, AKP’yi sürece aktif katılım göstermeye çağırırken, CHP’nin tutumu ise iktidara siyasi kolaylık sağlamakla eleştiriliyor. Abdullah Öcalan ise sürecin tüm partilere ve toplumsal kesimlere açık olması gerektiğini vurguluyor.
Sürecin başından beri Abdullah Öcalan’dan sonra en net tutumu alan MHP, ısrarla adım atma çağrısı yapıyor. Bahçeli’nin “Barış kuşu tek kanatla uçmaz” açıklaması ve son grup toplantısında Meclis bünyesinde kurulan Meclis Komisyonu’nun Abdullah Öcalan’a ziyaretine ilişkin tartışmalara yönelik, “İpe un sermeye gerek yok. Hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum; alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmanın, çekinmenin ve bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem” açıklamasında bulundu.
Açıklamanın yankıları sürerken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın beyanları Ankara kulislerinde “MHP kime çağrı yapıyor, muhatabı kim?” sorularını da beraberinde getirdi.
AKP SİYASİ SORUMLULUK ALMAKTAN KAÇINIYOR
Süreci yakından takip eden kaynaklar, Bahçeli ve partisinin çağrılarının AKP’ye olduğu kanaatinde. MHP de, AKP’nin sürecin dümenine oturmasına rağmen gerekli iradeyi göstermekten kaçındığı ve siyasi sorumluluk almaktan imtina ettiği kanaatinin yaygın olduğunda hemfikir. Kaynaklara göre, MHP’nin, CHP’nin tutumundan da rahatsız olduğu ve yeri geldiğinde eleştirilerini kamuoyu önünde açıkça ifade ettiği, ancak AKP ile ortaklığı nedeniyle eleştiri ve rahatsızlıklarını şimdiye kadar bu düzeyde kamuoyu önünde açık şekilde ifade etmediğine dikkat çekti.
CHP AKP'YE CAN SİMİDİ OLUYOR
Ankara kulislerinde tartışılan diğer bir konu ise CHP’nin Abdullah Öcalan ile görüşmeye ilişkin tutumunun AKP’ye can simidi olduğu değerlendirmesi. Bu kanaate göre, Abdullah Öcalan ile görüşme başta olmak üzere Bahçeli’nin deyimiyle asıl “üç maymunu oynayan” ve siyasi irade göstermeyen AKP’nin gerçek sorumluluğunun görülmesini perdeliyor. CHP’nin bu tutumu nedeniyle süreci tıkayan parti algısı yaygınlaşırken, AKP ise atmak istemediği adımları perde arkasında CHP ile açıklıyor.
DEM Partili kaynaklar ise MHP’nin kamuoyuna yönelik olumlu tutumunun sadece Meclis Komisyonunun Abdullah Öcalan ile görüşmesiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda “umut hakkı”nın uygulanması ve Abdullah Öcalan’ın siyaset yapma olanaklarının oluşmasında da AKP’ye göre daha ileride olduğunu belirtiyor. Bahçeli’nin özel görüşmelerde sürecin ilerleyebilmesi için Abdullah Öcalan’ın örgütü başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimleriyle kısıtlama olmaksızın görüşmesi gerektiğini ifade ettiği aktarılıyor.
ABDULLAH ÖCALAN'IN CHP MESAJI
Abdullah Öcalan’ın DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmelerde, CHP’nin süreçte sorumluluk almasının önemine vurgu yaparak, “CHP’nin bunu bilmesinde fayda var. Bu süreç kesinlikle AKP ya da sadece bir partinin yürüttüğü bir süreç değil; devletle yürütülen bir süreçtir. Türkiye’nin demokratikleşmesi için tüm parti ve toplumsal kesimlerin katılımı önemlidir.” mesajını verdiği öğrenildi.
CHP'DE ARA FORMÜL TARTIŞMALARI
Öte yandan, İmralı’ya gidecek komisyonda yer alıp almayacağı tartışılan CHP, bugün karar vermek üzere bir araya geldi. CHP’de Abdullah Öcalan ile görüşmeye karşı üyeler ağırlıkta olsa da bir ara formül üzerinde durulduğu öğrenildi. CHP’ye yakın kaynaklara göre, komisyonda üzerinde durulan ara formüle göre, Ada’ya gidilmeme yönünde karar alınması durumunda; ancak komisyon oy çokluğuyla karar alırsa bir CHP’linin gitme inisiyatifini Genel Başkan Özgür Özel’e bırakması öngörülüyor. Bu formülle CHP’nin siyasi sorumluluk almaktan kaçınacağını, ancak eleştirilerin önüne geçmek için katılım göstermiş olacağını fikri ağır basıyor.
MA / Selman Güzelyüz
