MUĞLA – Binlerin katıldığı "Toprağımız vermiyoruz" mitinginde konuşan Tülay Hatimoğulları, "Barış, bu yeryüzünde canlı cansız bütün varlıkların yaşam hakkını savunmak demektir" dedi.
Muğla’da birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü, “Toprağımızı vermiyoruz” şiarıyla miting gerçekleştirdi. Atatürk Bulvarı Miting Alanı’nda gerçekleşen mitingde “Karanlığa teslim olmayacağız”, “Çimentocu şirket köylerimizi terk et”, “Akbelen için adalet” yazılı pankartlar ve “İşgal yasasına geçit yok”, “Bir arada yaşamı savunacağız”, “Ormanlar, zeytinlikler, yaşam kırmızı çizgimizdir” yazılı dövizler taşındı. Binlerce yurttaşın katıldığı mitingde sık sık “Hak, hukuk adalet”, “Havama suyuma, toprağıma dokunma”, “Onlar bir avuç, biz milyonlarız” sloganları atıldı. Çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisinin katıldığı mitinge, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı.
Miting, ekoloji mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısında bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Ardından Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak söz aldı. Ayfer Koçak, KESK olarak ekoloji mücadelesi yürütmelerinin bir tercih olmadığını, yaşam mecburiyeti olduğunu belirtti. Ayfer Koçak, “Doğamızı katlettiklerinde geleceğimizi elimizden almış oluyorlar. Doğamızı katlettiklerinde, suyumuzu, topraklarımızı kirlettiklerinde, biz yoksul emekçilere daha kötü şartlarda çalışmak ve emeğimizin daha da değersizleşmesi dayatılacaktır, kıtlık dayatılacaktır. Bunu en çok da biz yoksul emekçiler yaşayacağız. Biz buna izin vermemek için, havamızı, suyumuzu, toprağımızı korumak için buradayız. Ormanlara saldıranlar, aynı zamanda bizim geleceğimize, emeğimize saldırıyorlar. Buradan Karadeniz’de ekoloji mücadelesi yürütenlere, Şırnak’ta ormanlarına sahip çıkmaya çalışanlara, havasına, suyuna, toprağına, emeğine sahip çıkmaya çalışanlara selam gönderiyoruz. Saldırı tek başına doğaya değil ama doğaya yönelik saldırı, sadece orada yaşayana değil, hepimize yönelik saldırıdır” dedi.
'İŞGALE KARŞI ALANLARDAYIZ'
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de doğanın işgal edilmesine karşı alanlarda olduklarını belirterek “Havamıza, suyumuza, zeytinimize, kadın olarak bedenimize, el kadar çocuklarımıza el uzatanlara dur demek için, buradayız. Yedi senedir meclisteyim, yedi senedir bir kere bile halk lehine, bu ülkede doğan çocuklar lehine, kadınlar lehine, geçinemeyen işçiler lehine bir şey yapmayan saraya karşı buradayız. Bir maden şirketinin patronunu, milletvekili diye götürüp oraya vekil yapanlardan bir şey bekleyecek değiliz. Ancak hala şaşırıyoruz. Sadece geçtiğimiz on beş senede bu karanlığın, yerli yabancı maden şirketlerine peşkeş çektiği ruhsat sayısı, 386 bin. Yazıklar olsun! Bu işgal işte” diye ifade etti.
‘TORBA YASAYI VETO EDİN'
Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları söz aldı. İktidarin Muğla başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanına göz diktiğini dile getiren Tülay Hatimoğulları, iktidarın "vahşi kapitalizm ve emperyalist sisteme uşaklık eden bir enerji politikası" yürüttüğünü söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Meclis’te çıkan yasalar bu ülkede bugüne kadar çıkan en zalim yasalardır. Torba yasaya karşı parlamentodaki bütün muhalefet partileri olarak bir yürek olduk, tek imza olduk ve anayasa mahkemesine başvurduk. Bu işgal yasasını, parsel parsel ülkeyi satmak isteyenleri AYM’ye şikayet ettik. Ve biz Muğla’dan AYM’ye bir kez daha sesleniyoruz. Türkiye’nin yarısından fazlasının itiraz ettiği bu yasaya hayır demenizi, veto etmenizi bekliyoruz. Bu iktidar adeta leblebi dağıtır gibi maden ruhsatı dağıtıyor. Bugün Milas'ta, Akbelen’de yaşananlar ne yazık ki Türkiye’nin dört bir yanında yaşanıyor. Akbelenliler parlamentoya geldiklerinde onları bizler karşıladık. Aynı gün deprem kenti olan Hatay’dan Dikmece köylüleri gelmişlerdi, Akbelen ve Dikmece direnişi buluşmuştu. "Zeytinimizi size peşkeş çekmeyeceğiz, ağacımızı koruyacağız" demiştik. Bu mücadele devam ediyor. Bizler bugün birleştiğimiz gibi her zaman ve her yerde birleştikçe sonuç alırız. Örgütlendikçe, bir arada oldukça sonuç alırız. Bu nedenle bizler bir kez daha diyoruz ki birleşe birleşe kazanacağız” dedi.
BESTA'DAKİ AĞAÇ KIYIMI
İktidara bağlı olan Limak, İçtaş gibi şirketlerin ve diğer yerli ve yabancı birçok şirketin Muğla’nın 48 köyünü yaşanmaz hale getirmek üzere olduğuna dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, “Aynı şekilde Şırnak’ta da ağaç kesiyorlar. Geçtiğimiz günlerde Şırnak Besta’da Türkiye’deki birçok doğa ve çevre mücadelesiyle birlikte, ekolojistle birlikte Besta’da ağaçlar kesilmesin diye hep beraber nöbet tuttuk. Muğla’dan Besta’ya bizler işte bu mücadele köprüsünü en güçlü şekilde örgütleyebilirsek ancak bu şirketlere ve bu şirketleri koruyan iktidara böyle geri adım attırabiliriz. Bundan hiç şüphemiz yoktur” ifadelerine yer verdi.
‘BARIŞ AĞAÇLA BARIŞMAKTIR'
Tülay Hatimoğulları, ekoloji mücadelesi ve barış arasındaki bağlantıya dikkat ederek şunları söyledi: “Bizler barış derken, demokratik toplum derken tam da bugün konuştuğumuz konuları kastediyoruz. Barış sadece silahların susması demek değildir. Barış, ağaçla barışmaktır. Suyla barışmaktır. Toprakla barışmaktır. Barış, sadece iki insanın birbiriyle barışması değil. Barış, bu yeryüzünde canlı cansız bütün varlıkların yaşam hakkını savunmak demektir. Bizler barışı inşa ederken aynı zamanda doğamıza sahip çıkarak barışı inşa edeceğiz. Doğamıza sahip çıkamazsak bu ülkede gerçek ve kalıcı bir barıştan bahsetmek mümkün değildir. Bizler Besta'dayken bir anamız, bir barış anası şunu söyledi: "Barış istiyorsanız önce ağaçla barışın. Biz kentlerimizde baraj değil, barış istiyoruz." dedi annemiz. Buradan binlerce kez selam olsun barışı isteyen bütün annelere. Bu mücadele uzun ve meşakkatli bir mücadele. Hepimiz farkındayız.”
‘BU MÜCADELE HİÇ BİTMEDİ'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarların halkın karşısında durduğunda halkın meydanlara çıkacağını söyledi. Meclisin, Muğla’nın toprağına, zeytinine ve doğasına kast eden bir düzenleme yaptığını vurgulayan Özgür Özel, “Eğer o meclis sizin sesinizi duymuyorsa bugün Muğla Atatürk Meydanı, artık meclisin kendisidir. Zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan yasal düzenlemeye karşı 260 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Bizim 120 imzamız yetiyor ancak ayrı ayrı durmadan tarihte pek az örneği olacak bir şekilde birçok parti ve beş bağımsız milletvekili 260 imzaya ulaştılar. Zeytinler için, doğa için, çevre için emek veren, mücadele eden ve sonuna kadar direnenler kazanacak. 23 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidar, 23 yılda 11 kez zeytinliklere meclis zemininde saldırdı. Gün oldu komisyonlarda sabahlandı, gün oldu son dakika genel kuruldan döndü ama bu mücadele hiç bitmedi” diye belirtti.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu üyesi Arif Balkanay ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Alpay Azap da ekolojik yıkıma değindi.
Miting konuşmaların ardından sloganlarla sona erdi.