ANKARA - Küresel güçlerin çıkar savaşları 2022'de dünyanın dengesini bozdu. Savaşlar milyonlarca kişiyi göçe zorlarken, yoksulluğa karşı direnişler yıla damgasını vurdu.
Dünyada koronavirüs (Kovid-19) salgının etkisini yitirmesiyle birlikte "normalleşme" başladı. Salgın bulutlarının dağılmasıyla birlikte ekonomik ve sosyal krizler daha da belirginleşti. Sovyetlerin çöküşü sonrası oluşan "kutupsuz" dünya düzeni, bu yıl yeniden şekillenmeye başladı. Çin ve Rusya'nın başını çektiği blok ile ABD'nin başını çektiği NATO bloku arasındaki çekişme ve çatışmalar daha da belirginleşti. Rusya, Ukrayna'ya karşı savaşa tutuşurken; batı bloku ise bunu fırsata çevirerek, bir süredir "beyin ölümü gerçekleşmiş hastaya" benzetilen NATO'yu yeniden canlandırdı. Rusya-Ukrayna savaşı, NATO'nun genişletilmesi adımları, enerji krizi, göç, yönetim değişikleri, darbeler, kadın direnişleri, Jîna Emînî isyanı ve ekonomik krize karşı birçok ülkede başlayan protesto eylemleri yılın önemli gelişmeleri arasında yer aldı.
YILIN İLK DARBESİ!
Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığının Slovenya'dan Fransa'ya geçtiği 2023 yılının ilk günleri, eylem ve protestolara şahitlik etti. 2 Ocak'ta Kazakistan'da yüksek gaz fiyatları nedeniyle protestolar başladı. 5 Ocak'ta Kazakistan'da protestoların şiddetini arttırması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tokayev ülke genelinde Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etti. Ocak ayı sona ermeden Burkina Faso'da askeri darbe gerçekleşti ve Devlet Başkanı Roch Marc Christian Kaboré görevinden alındı. Ocak ayının son gününde ise, Burkina Faso'da Paul-Henri Sandaogo Damiba kendisini ülkenin yeni devlet başkanı ve başkomutan ilan etti.
SRİ LANKA'DA YÖNETİM DEĞİŞTİ
Ekonomik kriz nedeniyle Mayıs ayında Sri Lanka halkı sokaklara döküldü. Protestocular, hükümeti ekonomiyi kötü yönetmekle suçladı. Protestocular, Başbaşkan Gotabaya Rajapaksa'nın ve Rajapaksa ailesinden önemli yetkililerin istifasını istedi. Protesto eylemlerinin büyümesi ve hükümet binasının basılması sonrası başbaşkan istifa etti. Parlamento 20 Temmuz'da Ranil Wickremesinghe'yi başkan olarak seçti. Kasım 2022'ye gelindiğinde, ekonomik koşullardaki iyileşme nedeniyle protestolar büyük ölçüde soğudu. Protestolar sona ererken, krizin etkilerinin 2026 yılına kadar süreceği belirtiliyor.
DÜNYADA SEÇİMLER
2022 yılı dünyada aynı zamanda seçim yılı oldu. İtalya, Almanya, Fransa, İsveç, Macaristan, Ermenistan, Türkmenistan, Hindistan, Pakistan, İsrail, Filipinler, Kolombiya, Brezilya, Güney Kore ve ABD'de seçimler gerçekleştirildi. Bu yılki seçimlerde sağa bir eğilim görüldü.
İTALYA'DA PARTİLER ANLAŞAMADI
İtalya'da cumhurbaşkanı seçiminde siyasi partiler arasında anlaşma sağlanamaması üzerine mevcut Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella yeniden seçildi. Ocak'ta başlayan cumhurbaşkanı seçiminde, parlamentonun iki kanadı Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri ile bölge yönetimlerinden temsilciler oy kullandı. Kaotik bir atmosferde geçen seçimlerde siyasi partilerin çıkmazı aşamaması üzerine, mevcut Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'nın yeniden seçilmesi senaryosu güç kazanmaya başladı. Mattarella seçimler öncesinde net ve ısrarlı bir şekilde ikinci dönem görev yapmak istemediğini açıklamış olsa da siyasi partiler cumhurbaşkanından "ülkenin iyiliği ve istikrarı için" fedakarlık yapmasını istedi.
STEINMEIR YENİDEN CUMHURBAŞKANI
2017'den bu yana Almanya Cumhurbaşkanı olan Frank-Walter Steinmeier, 13 Şubat'ta yapılan seçimle Federal Seçiciler Kurulu'nu oluşturan bin 472 delegeden bin 45'inin desteğini alarak bu göreve ikinci kez seçildi. Steinmeier, seçim sonrası yaptığı konuşmada, Ukrayna krizinden demokrasiye ve pandemiye pek çok farklı konuya değindi. “Evet, partiler üstü olacağım, ama demokrasi söz konusu olduğunda tarafsız olmayacağım’’ ifadelerini kullanan Steinmeier, "Demokrasiyi hedef alan karşısında beni bulacak" dedi. Steinmeier, “Askeri bir çatışma tehlikesinin, Doğu Avrupa’da bir savaşın eşiğindeyiz ve bunun sorumlusu Rusya" diye konuşarak, Rusya lideri Vladimir Putin’e, "Ukrayna’nın boynundaki ilmiği çözün, bizimle Avrupa’da barışa yönelik bir yol arayışında olun" mesajı verdi.
FRANSA'DA İKİNCİ MACRON DÖNEMİ
Emmanuel Macron, milliyetçi-muhafazakâr Marine Le Pen karşısında yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. İkinci Macron döneminde, Türk-Fransız ilişkilerinde yeni bir ivme yakalanabileceği ifade edildi. Rakibi Marine Le Pen’in aldığı %41,5 oy, Fransa'da aşırı sağın aldığı en yüksek oy oranı oldu. Macron böylelikle François Mitterrand (1981-1995) ve Jacques Chirac'ın (1995-2007) ardından, peş peşe iki kez cumhurbaşkanı seçilen üçüncü cumhurbaşkanı unvanını kazanmış oldu.
İSVEÇ'TE SAĞCI HÜKÜMET
İsveç genel seçimlerinde küçük bir farkla çoğunluğu elde eden sağ partilerin kurduğu üçlü koalisyon, seçimlerden 36 gün sonra yapılan oylamada 173 "hayır"a karşılık 176 "evet" oyu ile güvenoyu alarak hükümeti kurdu. Rusya-Ukrayna savaşı sürerken NATO üyeliği tartışılan ve Türkiye'nin üyeliğine muhalefet ettiği İsveç'te sağ hükümetin kazanması, Türkiye'ye daha kolay taviz verileceğine dair endişelere neden oldu. Türkiye, NATO üyeliği için İsveç'ten bazı tavizler talep etmişti. Bu tavizlerin arasında bazı siyasi mültecilerin Türkiye'ye teslim edilmesi ve Türkiye'ye uygulanan silah ambargosunun kalkması da vardı.
MACARİSTAN'DA SONUÇ DEĞİŞMEDİ
Macaristan'da yapılan genel seçimi halihazırda hükümette yer alan Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonu büyük farkla kazandı. Viktor Orban, kesinleşen seçim zaferinin ardından başkent Budapeşte'de verdiği ilk demecinde, "Öyle büyük bir zafer kazandık ki Ay'dan bile bakıldığında görülebilir. Ve tabii ki Brüksel'den de" ifadelerini kullandı.
ESKİ GERİLLA CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİ
Kolombiya'da eski gerilla hareketinin üyesi solcu aday Gustavo Petro, cumhurbaşkanlığı seçiminin oyların yüzde 50,5'ini alarak, kazandı. Ülkenin ilk sol hükümeti kuruldu. Başkent Bogota'da destekçilerine seslenen Petro, zaferinin ülke tarihinde mezhepçilik ve hoşgörüsüzlükten uzaklaştığı yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirterek, "Bugün sokakların ve meydanların günüdür" dedi. Başkan Yardımcısı ise, eski bir temizlik işçisi olan Francia Marquez oldu.
BREZİLYA'DA SILVA KAZANDI
Brezilya'da devlet başkanlığı seçiminin ikinci turunu, yüzde 50,83 oy alan solcu eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva kazandı. Yenilgiyi kabul edemeyen rakibi aşırı sağcı Bolsonaro, sonuçların açıklanmasının ardından itiraz edeceğini söyledi. İtiraz bir sonuç vermedi ve Silva 13 Aralık’ta mazbatasını aldı. Silva 1 Ocak’ta göreve başlayacak.
GÜNEY KORE'DE CİNSİYETÇİ ADAY ÇIKTI
Güney Kore devlet başkanlığı seçimlerini, muhalefetteki muhafazakar Halkın Gücü Partisi'nin adayı Yoon Suk-yeol kazandı. Yerel basın, sürece "Sevilmeyenlerin seçimi" lakabını taktı. Seçime katılım oranı yüzde 77 oldu. Yoon'un lideri olduğu Halkın Gücü Partisi'nin seçim vaatlerinden bir tanesi ise Cinsiyet Eşitliği ve Aile Bakanlığı'nı tamamen yürürlükten kaldırmaktı. Suk-yeol ülkedeki düşük doğum oranlarının sebebini giderek yükselen feminist hareketi olarak gösterdi. Yoon, seçim kampanyası sürecinde, ülkede sistemik cinsiyet ayrımcılığı olmadığını düşünen genç erkek seçmenlerin desteğini kazanmaya yoğunlaştı.
ABD ARA SEÇİMLERİ
8 Kasım'da başlayan ABD ara seçimlerinde, Cumhuriyetçi adaylar Temsilcililer Meclisi'nde Demokratların önüne geçti. Yasama organının ikinci kanadı senatoda ise, baş başa rekabet devam ediyor. Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde etmesi halinde, ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı mali yardımın boyutunun tartışma konusu olabileceği belirtiliyor. Seçim sonuçları aynı zamanda kadınların uzun zamandır protesto ettiği kürtaj hakkının anayasal hak olmaktan çıkaran yasayı da etkileyecek. Demokratlar kazandığı taktirde kürtaj hakkını destekleyeceğinin sözünü verirken, Cumhuriyetçiler 15 haftalık hamilelikten sonra kürtajın ulusal olarak yasaklanmasını savunuyor. Bunun yanı sıra mülteci hakları, inanç özgürlüğü ve şiddet suçlarında da bazı yasa değişiklikleri söz konusu olabilir.
Ara seçimler sonrasında Senato ve Temsilciler Meclisi’ndeki değişikliklerin ABD'nin tutumunda bir değişiklik yaratmayacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor. Olası değişikliklerin Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik tehditlerini önleme noktasına da etki etmesi bekleniyor.
DENGELERİ DEĞİŞTİREN SAVAŞ
24 Şubat'ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'da "özel bir askeri operasyon" ilan etmesiyle, Rusya- Ukrayna savaşı başladı. Halen devam eden savaş, her iki taraftan on binlerce kişinin canına mal oldu. Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en büyük mülteci krizine neden oldu. Yine küresel çapta gıda kıtlığı gündeme geldi. Rusya, Ukrayna'yı kısa sürede kontrol altına almayı hedefliyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Rusya büyük bir hezimetle karşı karşıya kaldı. Batıdan Ukrayna'ya ciddi bir lojistik, teknik ve mali destek oldu. Rusya, saldırıyı başlatan taraf iken, ilhak ettiği toprakları kaybetmeye başladı. Ancak savaşın Ukrayna'ya olumsuz etkileri de büyük oldu.
Savaş sonrası yeniden canlandırılan NATO, Haziran ayında Madrid Zirvesi'ni gerçekleştirerek, yeni "stratejik güvenlik belgesini" yayınladı. Rusya ve Çin "düşman güçler" olarak tanımlandı. NATO, Rusya ile doğrudan savaşa katılmadan, Rusya'ya büyük zarar verdi. Putin, ABD'de 8 Kasım'da gerçekleşen ara seçimlerden medet umuyordu. Eski ABD başkanı Trump ve Cumhuriyetçi Parti, Ukrayna'ya yardımın kesilmesi ve Rusya ile uzlaşıyı vaat ediyordu. Ancak Biden'ın seçimlerde gücünü koruması, Putin'i rahatlatacak bir gelişme olmadı. Bu da ABD'nin Rusya politikasında kayda değer bir değişiklik olmayacağına işaret ediyor.
NATO'YA YENİ BAŞVURULAR
Rusya-Ukrayna savaşında NATO'ya yeni üyelik başvuruları da oldu. Soğuk savaş sonrasında bünyesine 14 üye katan NATO'ya bu yıl, kendilerini "tarafsız" olarak tanımlayan ülkelerin başvuruları oldu. Savaş sonrası paniğe kapılan İsveç ve Finlandiya, NATO'ya katılma başvurusu yaptı. 15 Mayıs'ta Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, hükümet ve parlamento ile yaptığı görüşme sonrası ülkesinin NATO üyeliğine resmen başvurma kararı aldıklarını açıkladı. 16 Mayıs'ta ise İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, NATO üyeliğine resmen başvurma kararı aldıklarını açıkladı. Böylece İsveç 1814'ten beri sürdürdüğü tarafsızlık politikasını terk etmiş oldu.
KÜRT PAZARLIĞI
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın Mayıs ayında NATO'ya yaptığı üyelik başvurusuna muhalefet etti. ABD'nin devreye girmesiyle "veto" kartı rafa kaldırıldı. İsveç ve Finlandiya ile Türkiye arasında bir memorandum imzalandı. İsveç, 2019’da getirdiği silah ambargosunu kaldırdı. Erdoğan'ın talepleri arasında Türkiye'ye iadesini istediği Türkiyeli ve Kürt muhalifler de vardı. Erdoğan'ın 33 kişilik liste verdiği gündeme geldi. İsveç'ten Türkiye'ye iade edilen pek çok kişi oldu. Birçok isim halen geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya.
İade listesinde olmayan Mahmut Tat’tan sonra İsveç’te yaşayan Kürt göçmen Nahsan Keser hakkında da eşinin "terörle bağlantılı" olduğu gerekçesiyle göç dairesi tarafından sınır dışı kararı verildi. Kararın hukuksuz olduğunu belirten aile ve avukatları, İsveç hükümetine bu karardan vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
KURDİSTAN'A YENİ SALDIRI
Rusya-Ukrayna savaşında ortaya çıkan boşluktan yararlanmak isteyen Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi'nin Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarına yeni bir saldırı başlattı. Türkiye, ardından Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye'ye yöneldi. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik kapsamlı kara saldırısı için yeşil ışık yanmadı. Ancak saldırılara kısmı izin verildi.
GIDA KRİZİ VE TAHIL KORİDORU
Rusya’nın saldırısı sonrası gıda krizi de gündeme geldi. Ukrayna’nın Karadeniz limanlarında bulunan yük gemilerinin çıkış yapamaması küresel gıda krizine neden oldu. Mahsur kalan tahılın çıkarılmasına yönelik "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi" imzalandı. 18 Temmuz'da Türkiye, Rusya, Ukrayna ve BM arasında imzalanan anlaşma sonrası BM Genel Sekreteri Antonie Guterres ofisinde şu açıklama yapıldı: "Bu anlaşmanın amacı, küresel açlığın önlenmesine, küresel gıda güvensizliğinin azaltılmasına ve Ukrayna limanlarına giren ve çıkan ticari gemilerin emniyet ve güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaktır."
Ancak anlaşma sonrası Rusya, Ukrayna’nın saldırılara karşılık vermesi ve bir savaş gemisini vurması üzerine anlaşmayı askıya aldığını açıkladı. 2 Kasım'da Türkiye, Rusya ve Ukrayna'dan peş peşe yapılan açıklamalarla tahıl koridorunun yeniden açıldığı belirtildi. 19 Kasım’da bitmesi beklenen anlaşmanın süresi 17 Kasım’da 4 ay uzatıldı.
MÜLTECİ KRİZİ
Savaşlar, beraberinde milyonlarca kişinin göç etmesine neden oldu. Avrupa'da son yüzyılın en büyük mülteci krizi başladı. Avrupa genelinde Ukrayna'dan kaçan yaklaşık 7,9 milyon mülteci kaydedilirken, Mayıs ayı sonuna kadar ülke içinde tahminen 8 milyon kişi yerinden edildi. Tarih 20 Mart'ı gösterdiğinde ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık dörtte biri Ukrayna'yı terk etmiş durumdaydı.
Göçmenlerin çetelesini tutan Concern Worldwide’ın paylaştığı 2022 yılı mülteci raporuna göre, bu yıl en çok mülteci Suriye'den göç etti. Buradaki göçün büyük bölümü Türkiye'ye oldu. Suriye'nin ardından ikinci sırada, Rusya'nın saldırılarını sürdürdüğü Ukrayna geldi. Üçüncü sırada, 15 Ağustos 2021'de Taliban tarafından ele geçirilen Afganistan geldi.
İRAN'DA 'JIN, JIYAN, AZADÎ' İSYANI
İran'da 16 Eylül’de Kürt kadını Jîna Emînî'nin katledilmesi sonrası başlayan direniş 3 ayını geride bıraktı. "Jin, jiyan, azadî", direnişin temel sloganı haline geldi. Kadın ve gençlerin öncülük ettiği direniş, kısa bir sürede İran ve Rojhilat kentlerin en ücra köşelerine yayıldı. İran İnsan Hakları'nın 17 Aralık tarihli verilerine göre, protesto eylemleri boyunca 63'ü çocuk ve 32'si kadın olmak üzere en az 469 kişi katledildi. Direnişe destek veren diasporadaki İranlılar ise, bulundukları ülkelerde eylemler gerçekleştirerek, ülkelerin İran'a baskı yapmasını istedi.
KADIN DİRENİŞLERİ
İran ve Afganistan'da kadınların öncülük ettiği direniş sürerken, dünyanın dört bir yanında kadınlar yıl boyu sokakları terk etmedi. Hindistan'da zorunlu başörtüsü; ABD, Hırvatistan, İtalya ve Fas'ta kürtaja erişim ve kürtaj yasaklarına karşı kadınlar sokaklara döküldü. Kamerun'da kadınlar, kadınların karar verici konuma gelebileceği yasaların oluşturulması için geniş katılımlı eylemler gerçekleştirdi. Kosova'da feminist eylemler yıla damgasını vurdu. Ekvador'da kadın cinayetleri protesto edilirken, İspanya'da kadınlar şiddete karşı sokakları doldurdu. Kamerun'da ayrıca binlerce kadın, kadınların barış sürecinde temsil edilmesi için haftalarca süren eylemler gerçekleştirdi.
BLACK LIVES MATTER EYLEMİ
ABD'de siyah yurttaşların polis tarafından öldürülmesi olaylarına karşı başlayan Black Lives Matter eylemleri farklı bir yöne evrildi. Toplumun kimi kesimleri polise verilen bütçede kesintiye gidilmesi gerektiğine inanırken, ABD'li siyah kadınlar polis sisteminin tamamen lağvedilmesi ve yeni bir güvenlik sistemi kurulması gerektiğini savundu. Bu harekete öncülük eden siyah feministler Mariame Kaba ve Andrea J Ritchie, hareketlerinin özünü şu şekilde açıklıyor: "İnsanların, polisin güvenliği sağlamadığını anlamasını istiyoruz. Şiddeti önlemiyor ya da kesintiye uğratmıyorlar. İnsanları şiddet eğilimden uzaklaştırmıyor ve dönüştürmüyorlar. Şiddete maruz kalanların yarısından fazlası, polis sistemindeki yozlaşma nedeniyle sisteme başvurmuyor bile. Bir yandan da polis toplumun refah içinde yaşamasını sağlayacak, şiddeti ortadan kaldıracak tüm kaynakları çalarak ve şiddete müdahale etme sorumluluğu almamızı sağlayacak yeteneklerden yoksun bırakılmamızı sağlayarak, şiddeti üretiyor ve uyguluyor."
'İLHAM VERİCİ' KADIN LİSTESİ
BBC, 2022 yılı için dünyanın dört bir yanından "İlham Verici 100 Kadın" listesini açıkladı. Listede dünyanın dört bir yanından aktivistler, avukatlar, gazeteciler, atletler, müzisyenler, feministler yer aldı. Bu yıl yayınlanan listeye ise Ortadoğulu kadınlar damgasını vurdu. Listede İsrail tarafından vurularak öldürülen Filistinli gazeteci Shireen Abu Akleh'nin yeğeni insan hakları savunucusu Lina Abu Akleh, 2012'de evinin bombalanması sonucu bir bacağını kaybeden Suriyeli koşucu Dima Aktaa, İranlı film yapımcısı ve oyuncu Zar-Amir Ebrahimi, Afganistan'da bir okula yapılan bombalı saldırı sonucunda gözünü kaybederek yüzünde ağır hasar oluşmuş öğrenci Fatima Amiri, ABD'deki #MeToo hareketini başlatan siyah kadın hakları aktivisti Tarana Burke, işçi ve blog yazarı oğlu rejim tarafından gözaltında katledildiği günden itibaren eylemlere başlayan ve defalarca tutuklanmasına rağmen vazgeçmeyen, ‘İran'ın Emine Şenyaşar'ı olarak da bilinen Gohar Eshgi yer aldı.
KÜRT KADINLAR LİSTEDE
İran'da Kürtçe öğrettiği için tutuklanan Zara Mohammadi, Jîna Eminî’nin katledilmesinin ardından saçlarını ilk kesen Kürt kadın, İran'da Jîna Eminî eylemlerinde annesi katledilen ve annesinin mezarı başında kazınmış saçlarıyla zafer sözü veren İranlı Kürt aktivist Roya Piraei, kendini ateşe veren kadınları tedavi eden yanık uzmanı Iraklı Kürt başhemşire Nigar Marf, İskoçya'ya göçmen olarak gittikten sonra Belediye Meclisi’ne seçilen ilk Kürt kadın Roza Salih da listede yer alan Kürt kadınlar oldu.
2'NCİ DÜNYA KADIN KONFERANSI
Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı’nın “Devrimimiz: Hayatı Özgürleştirmek” şiarıyla düzenlediği 2’nci Uluslararası Kadın Konferansı Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleştirildi. Berlin Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan ve 2 gün süren konferansa, onlarca ülkeden kadınlar katıldı. Kürtçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Arapça ve Türkçe dillerinde çevirilerin yapıldığı konferansta, birçok başlık altında tartışmalar yürütülüp, çalıştaylar düzenlendi. Uluslararası Kadın Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, kadınların ortak mücadele alanları ve dayanışmalarını kalıcı hale getirmek için 'jin, jiyan, azadî' sloganı etrafında yeni bir yol haritası yaratmanın temel amaç olduğuna vurgu yapıldı.
HAYAT PAHALILIĞI
Pek çok ülkede ekonomik krize karşı milyonlar sokaklara döküldü. Hayat pahalılığı ve geçim zorlukları nedeniyle Bulgaristan, Peru, Kanada, Gana, Yunanistan, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, İtalya, Malawi, Yeni Zelanda, Romanya, Macaristan, Fransa, Endonezya, Tunus, Slovakya, Belçika, İspanya, Almanya, Sierra Leone, Bangladeş, Güney Afrika, Hindistan, Madagaskar, Haiti, Gana, Moldova, Pakistan, Panama, Ekvador, Belçika, Arjantin, İngiltere, Fas, Batı Şeria'da yıl içinde kitlesel katılımlı eylemler düzenlendi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENDEKSİ
180 ülke ve bölgedeki gazeteciliğin durumunu değerlendiren Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) 2022 Basın Özgürlüğü endeksi, despotik rejimlerin basın üzerindeki baskısının ve çevrimiçi kontrolün arttığını, bu durumun da tüm dünyada gerilime neden olduğunu vurguladı.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye bu yıl 180 ülke içerisinde 149'uncu sırada yer aldı. RSF’nin yayınladığı yıllık raporda, 2021 yılında 153'üncü sırada olan Türkiye’nin, “medyaya dönük baskılara karşı sivil toplum hareketinin gösterdiği mücadele sayesinde endekste dört sıra ilerlediği” bildirildi. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 2005 yılında 98'inci sırada yer alan Türkiye, listedeki yerinde sürekli düşüş yaşamış ve haberciliğe dönük yoğun ve çeşitli baskılar nedeniyle 2010 yılında 138, 2015'te 149, 2020'de 154'üncülüğe gerilemişti.
DÜNYADA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
RSF Basın Özgürlüğü Endeksi'nde liderliği Norveç alırken, bu ülkeyi Danimarka ve İsviçre izledi. Eski komünist ülkelerden Estonya (4) ve Litvanya (9) RSF sıralamasında ilk 10’a girdi. Avrupa'da sıralama sonuncusu olan Bulgaristan'ın (91) yerini Yunanistan (108) aldı. 28 ülkede medya özgürlüğü durumunun "çok kötü" kategorisinde yer aldığı RSF Endeksi’nde, 2021 Şubatı'ndaki darbe sonucu medya özgürlüğünün 10 yıl geriye gittiği Myanmar (176), Çin (175), Türkmenistan (177), İran (178), Eritre (179) ve Kuzey Kore (180) son sıralardaki ülkeler oldu.
MA / Gözde Çağrı Özköse