WAN - HDP Wan Milletvekili Muazzez Orhan, kapitalist modernite güçlerinin, Taliban, IŞİD, HTŞ ve benzeri çeteler üzerinden küresel olarak örgütlediği kadına yönelik şiddetin, Türkiye’de AKP iktidarı üzerinden yaşatıldığını söyledi.
Kadına yönelik erkek şiddeti artarak devam ederken, şiddete karşı yargı mekanizmaları da işletilmiyor. Öyle ki kadınlar, şiddet faillerinin yakalanıp yargılanması için kampanyalar başlatıyor. Erkek-devletten bir beklentisi kalmayan kadınlar, faillerin fotoğraflarını sokaklara asarak bulunmasını ve kamuoyunun baskısı sonucu gözaltına alınmasını sağlıyor.
İzmir’de Hülya Şellavcı Yeğin’i 22 Ekim’de katleden Kaffar Yeğin günlerce bulunamamış, kadınlar birçok kentte afiş hazırlayarak katili aramış ve kadınların ısrarı sonucunda katil 18 gün sonra yakalanmıştı. Yine Amed'te 12 Kasım’da Meryem Sevim’i katleden ve “emniyetin itirafçısı” olduğu belirtilen Musa Sevim, kadınların tüm tepkilerine rağmen hala bulunmadı. Hülya Şellavcı ve Meryem Sevim son olmadı, onların katledilmesinin ardından onlarca kadın daha katledildi.
KASIM AYINDA EN AZ 31 KADIN KATLEDİLDİ
JINNEWS’in her ay basından derleyerek hazırladığı “Şiddet Çetelesi’ne” göre, Kasım ayında 31 kadın ve en az 5 çocuk katledildi. 13 kadın ve 4 çocuk ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Verilere göre; faillerden biri eski polis olurken, kadınlardan 15’i evli oldukları, 8’i arkadaşı, 3’ü akrabası, 1’i boşandığı, 1’i tanıdığı erkek tarafından katledildi. 2 kadının faillerinin kim olduğu tespit edilmezken, evli oldukları erkekler tarafından katledilen kadınlardan 2’si boşanma aşamasındaydı.
ARALIK AYININ İLK 8 GÜNÜ
Aralık ayında da kadına yönelik şiddet devam etti. Ayın ilk 8 gününde, Gever’de Evin Ç., Amed’te Gülcan A., Riha’da Bahar Hezer, Bartın’da Vasfiye Çelikok, Aksaray’da 15 yaşındaki Melike Arıbaş, Ankara’da Tülay Güçevin katledildi. Sêrt’te, Dilan Y., şüpheli bir şeklide yaşamını yitirdi.
'ŞİDDET AKP İKTİDARI ÜZERİNDEN YAŞATILIYOR'
Kadına yönelik her türlü şiddetin ve devam eden katliamların akasındaki temel nedenin erkek egemen kültür ve bu sistemin yaşamın her alanını işgal etmesi olduğunu belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Wan Milletvekili Muazzez Orhan, “Kapitalist modernite güçlerinin Taliban, IŞİD, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve benzeri çeteler üzerinden küresel olarak örgütlediği şiddet, bu ülkede AKP iktidarı üzerinden yaşatılmaktadır” dedi.
Kadın emeğini her alanda ikincilleştiren, değersizleştiren ve kadın iradesini yok sayan, kadının bedenini pazarlayan politikalar yürütüldüğünü belirten Orhan, “Eril siyasetin kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı dili her türlü şiddete alan açmaktadır. Kurumsal ve kişisel pratikler şiddeti öven ve uygulayan bir yaklaşımı esas alıyor. İktidarın eril, tekçi, kadın düşmanı politika ve söylemleri, kadına yönelik şiddeti arttırdığı gibi meşrulaştırmakta ve teşvik etmektedir. Kadın cinayetleri kadın kırımına dönüşmüş durumdadır” şeklinde konuştu.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
İnfaz yasasındaki değişikliklerle kadın faillerinin korunduğunu hatırlatan Orhan, “Faillere yönelik korumacı ve aklamacı yaklaşım ve cezasızlık politikaları kadına yönelik şiddetin politik olduğunun ispatıdır. Deniz Poyraz, Pınar Gültekin, İpek Er, Şule Çet, Fatma Altınmakas ve birçok kadın cinayetinde, faile yönelik cezasızlık politikalarıyla failler korunmuştur. Failleri koruyan erkek devlet ve erkek yargı rejimi dönüştürülmedikçe, şüpheli kadın ölümleri ve cinayetleri devam edecektir. Kültürel, sosyo-ekonomik ve siyasal yaşamın eril hegemonyadan kurtarılması bu şiddet ve cinayetlerin ortadan kaldırılmasının ilk koşuludur” ifadelerini kullandı.
'İKTİDAR ŞİDDETTEN BESLENİYOR'
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sürecine değinen Orhan, “İktidar ve eril siyaset ittifakının, kadın düşmanlığında net bir tutum içinde olduğunu gördük. Sadece İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuzca feshedilmesi değil; birçok gösterge iktidarın bu cinayet rejiminden beslendiğini gösteriyor. Gerek şiddet ve cinayet faillerine yönelik yaptırımsızlıkla biten yargı süreçleri, gerekse faillerin ‘sırtını sıvazlayan’ erkek bürokrasi bu eşitsiz rejimin devam etmesini istiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme AKP kadın politikasının bir sürecidir” dedi.
'KADINLAR TOPLUMU ÖZGÜR KILACAK'
AKP iktidarının kadın kazanımlarını hedeflediğini vurgulayan Orhan, “Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile eşbaşkanlık sistemine, kadın kurumlarına ve kadın birimlerine saldırdılar. Belediyelerimiz kapsamında şiddeti önleme mekanizmalarını ve kurumlarını kayyım eliyle kapattılar. Kadınlar esareti ve eril müdahale dinamiklerini kabul etmiyor. Rojava'daki Kürt kadınlarının direnişi ve kadın devrimi ve İran'da Jina Emînî’nin katledilmesinden sonra yükselen ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sesleri dünyanın tüm sokaklarına ulaştı. Yine Türkiye'de kadınlar 25 Kasım'da bütün engellemelere ve polis şiddetine rağmen her yerde eşitlik ve özgürlük talebiyle alanlardaydı. Öte yandan siyasal alanda kadınların eşit temsil mücadelesi yayılıyor. Kadın özgürlük mücadelesinin yeni bir toplumsal hareket ve siyaset alanı olarak ülke ve dünya siyasetini dönüştürmeye devam ettiğini söyleyebiliriz. Kadınlar özgürleşip tüm toplumları özgür kılacak” şeklinde konuştu.
'KADIN MÜCADELESİ DURDURULAMAZ'
Yasal ve siyasal alanda erkek egemen yapının olduğunu belirten Orhan, “Kadınlara sormadan kadın alanını da düzenlemeye çalışıyorlar. Öte yandan kadın özgün örgütlenmesinin engellenmesi için de birçok hukuk dışı pratik var. Bugün tutuklu Tevgera Jinen Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan şahsında tüm tutuklu siyasetçilerimiz kadına yönelik gerçek bir siyasete öncü oldukları için rehin tutuluyorlar. Türkiye'de 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününde kolluk güçleri, kadınların en demokratik haklarına bile şiddetle saldırdı. İktidarın ‘açtığı’ alanın dışında, gerçek bir kadın çalışması yürüten her alana ve kuruma saldırı oluyor. Kadınların eşit ve özgür yaşam mücadelesinde büyük bir emek veren Jineoloji yazarı Nagihan Akarsel'i öldürenler, kadın özgürlüğüne saldırıyor. Tüm bu saldırı ve engellere rağmen ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarıyla, dünya geneline yayılan, her geçen dönem büyüyen, kurumsallaşan bir kadın özgürlük hareketi gerçekliği ortadadır. Kadın özgürlük mücadelesi durdurulamaz” ifadelerinde bulundu.
HDP Kadın Meclisi’nin temel amacının kadına yönelik her türlü şiddetin son bulması olduğunu belirten Orhan, “Tüm baskı, gözaltı ve tutuklamalara rağmen kadın özgürlük mücadelemizin kazanımlarına sahip çıkarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu amaçla yıl boyunca ülkeye yayılan panel, şölen, kadın buluşmaları, mor zincir eylemleri, basın açıklamaları, açık alanda etkinlikler; pazar, fabrika, tekstil ve tarım alanlarında çalışan kadınların yanı sıra köy, ev, mahalle ziyaretleri, merkezi ve bölgesel mitingler yapılıyor. Parlamentodaki 22 kadın milletvekilimizin en temel faaliyet alanlarından biri kadına yönelik her türlü şiddet ve cinayetlerin önlenmesi çalışmalarıdır. Her şiddet ve cinayet vakasında gerekli yaptırımın uygulanması ve kamuoyunun oluşturulması için bir dizi faaliyet yapılıyor” dedi.
'EŞİT YAŞAMI BİZ İNŞA EDECEĞİZ'
Son olarak, Kürt kadınının özgürlük mücadelesinin tüm dünyaya yayıldığını söyleyen Orhan, “Artık tüm dünyadaki kadınların mücadelesini birleştirerek enternasyonal bir kadın mücadelesinin zamanı gelmiştir. Ve biz kadınlar tekçi erkek kadın düşmanı iktidarları sonlandıracak eşit ve özgür bir yaşamı inşa edeceğiz. Bu vesileyle kadınları partimizde, kadın özgürlük mücadelesinde örgütlenmeye, sesimizi hep birlikte yükseltmeye, gücümüzü birleştirmeye, erkek devlet ve eril siyasete karşı alanlara davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
MA / Berivan Kutlu