İSTANBUL- Gazetecilerin yargı taciziyle mesleklerinin yapmasının engellenmesine tepki gösteren meslektaşları, “Baskılara alışmayacağız” dedi.
Gazetecilere yönelik sansür, engelleme ve baskı her geçen gün artıyor. Gazetecilere yönelik baskının en başında ise yargı tacizi geliyor. Son olarak Eskişehir merkezli soruşturma kapsamında birçok kentten gazeteci, şair, karikatürist ve yönetmenin aralarında olduğu 14 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazetecilerden Mehmet Üçar ve Bilge Aksu yaptıkları haber ve yazılar nedeniyle “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı.
Gazetecilere dönük baskılara dair İlke TV Muhabiri Eylül Deniz Yaşar ile Gazeteci Zeynep Kuray değerlendirmelerde bulundu. Özellikle de Kürt gazetecilere yönelik ciddi baskı yaşandığına işaret eden Eylül Deniz Yaşar, Eskişehir merkezli operasyonda gözaltına alınan meslektaşlarına yönelik “sözde gazeteci” tabiri kullanıldığını ve bunu kabul etmediklerini söyledi. Gözaltına alınan ve tutuklanan meslektaşların gazeteciliğine şahit olduklarını ifade eden Eylül Deniz Yaşar, “Özde gazetecilik yaptıkları için bugün yargılanıyorlar” diye konuştu.
‘ETKİ AJANLIĞI KÜRT GAZETECİLERE UYGULANIYOR’
Gazeteci Erdoğan Alayumat’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde çıplak aramaya maruz kaldığını hatırlatan Eylül Deniz Yaşar, çıplak aramanın bir insanlık suçu olduğunu vurguladı. İfade ve basın özgürlüğünü savunan tüm ulusal ve uluslararası sendikalar ile sivil toplum örgütlerinin tamamının bu duruma ses çıkartmasını beklediklerini ancak eksiklik yaşandığını dile getiren Eylül Deniz Yaşar, “Bir gazeteci kendi haberinden mesuldür. O haberin konusu bir iktidarın, bir gücün hoşuna gitse de gitmese de haber değeri olan her konu bizlerin konusudur. Bizler kendi haberlerimize, kendi özgür ve hür iradelerimizle karar veririz. Bugün yandaş ya da havuz medyasının çizmiş olduğu gazetecilik sınırlarına kendisini hapsetmeyen gazeteciler, yargılanıyorlar, gözaltına alınıyorlar. Buna en sert bir biçimde, en net bir biçimde karşı çıkmamız gerekiyor” dedi.
“Etki ajanlığı” yasasının Meclis’ten geçmediğini ancak iktidarın bunu fiilen yürürlüğe soktuğunu vurgulayan Eylül Deniz Yaşar, “Peki bugün neden Kürt gazeteciler üzerine fiilen bu etki ajanlığı yasası uygulanıyor? Biz etki ajanlığı yasasına karşı çıkan tüm demokratik ifade ve fikir özgürlüğünü savunan kurum ve sivil toplum kuruluşlarından, derneklerden, sendikalardan ve gazeteci meslektaşlarımızdan etki ajanlığına karşı çıktıkları gibi aynı netlikte bu gözaltılara, baskılara, tutuklamalara karşı çıkmalarını bekliyoruz. Çünkü bugün etki ajanlığı yasası fiilen olarak geçmediği halde Kürt gazeteci arkadaşlarımıza sözde gazeteci denilerek uygulanmaya çalışılıyor” şeklinde konuştu.
REHİNE OPERASYONLARI
İktidarın bir taraftan çözüm tartışması yürüttüğünü öte taraftan da kayyım atamaları ve gazetecilere gözaltı yaptığını belirten gazeteci Zeynep Kuray ise benzer bir sürecin Oslo Görüşmeleri’nin sürdüğü süreçte KCK adı altında yürütülen operasyonlarda yapıldığını ve bunun bir rehine alma operasyonu olduğunu ifade etti.
Gazetecilerin haberleri karşılığında aldıkları telif ücretlerinin suçlama konusu olmasına da tepki gösteren Zeynep Kuray, gazetecilerin yaptıkları haberler karşılığında para almasının doğal olduğunu çünkü mesleğinin bu olduğunu belirterek, “Para yurt dışından gelmiş deniliyor. Yurt dışına haber yapmak yasak mı? Türkiye’de yurt dışına haber yapan birçok gazeteci var. Gazeteciler iktidarın istemediği kişilerle röportaj yaptıklarında, sorguladıklarında yani mesleğini yaptığında bu baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Gazeteci, araştırmakla mükelleftir. İktidar, Orta Çağ’da yaşıyor. Dünyada böyle uygulamalar yok. Bunlar geri olan ülkelerdeki uygulamalardır” dedi.
MÜCADELE ÇAĞRISI
Meslek örgütlerinin baskılar karşısında sessizliğine tepki gösteren Zeynep Kuray, baskılara alışmayacaklarını vurgulayarak, “Buna alışmak demek kendi mesleğini çiğnetmek demektir. Basın meslek örgütleri bunu normalleştirmesin. İki paylaşımla bunu geçiştirmesin. Halk kendi haber alma hakkına sahip çıkmalı” diye ifade etti.