ŞIRNEX - Kürt özgürlük mücadelesine ömrünü adayan Ahmet Baysoy'u anlatan Mele Kasım Yiğit, "40 yıllık mücadelede tek hayali bir gün barışı görmekti, ancak göremedi. Ama bizler ona bunun müjdesini vereceğiz" dedi.
Kürt özgürlük mücadelesinin 40 yıllık tanığı ve sanığı Ahmet Baysoy, 31 Aralık'ta tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 12 Eylül darbesinde 4 yıl insanlık dışı uygulamalarıyla tarihe geçen Diyarbakır 5 No'lu Askeri Cezaevi'nde kalan, 1992'deki Cizîr'deki Newroz kutlamalarının düzenleyicileri arasında bulunan Baysoy, 74 yaşında hayata gözlerini yumdu. Baysoy; Halkın Emek Partisi (HEP), Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nde (DEM Parti) görev aldı.
CİZÎR'DEKİ KİTLESEL NEWROZ
DEM Parti Cizîr Örgütü Yöneticisi iken yaşamını yitiren Baysoy, Cizîr'de ailenin 2'nci çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin Şêx Seid, Koçgiri ve Agirî isyanlarına dair anlatılarıyla büyüdü. "Ehmedê Komando" lakabıyla bilinen Baysoy, erken yaşta siyasi bilinç edindi ve mücadeleye katıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'yle tutuklanan Baysoy, 4 yılını, 37 kişinin işkenceyle katledildiği Diyarbakır 5 No'lu Askeri Cezaevi'nde tutuldu. Serbest kaldıktan sonra mücadelesini sürdüren Baysoy, Cizîr'de verdiği mücadele ile Botanlıların gönlünde taht kurmuş Binevş Agal (Berivan) ile de çalışmalarda yer alır. Baysoy, kitlesel olarak kutlanılan ve kanlı saldırılara sahne olan Cizîr'de 1992'deki Newroz'u kutlamasını organize edenler arasında yer aldı. Kutlamalar sırasında; elinde, sarı, kırmızı, yeşil flamayla kitlenin en önünde yürüyen Baysoy, gözaltına alındı ve günlerce işkenceye maruz kaldı. Baysoy, tutuklu kaldığı bir yıllık cezaevi sürecinde sırasıyla Şirnex, Mêrdîn, Sêrt ve Amed kentlerinde cezaevlerinde tutuldu.
'O ATEŞİ YAKACAĞIZ DEDİK VE YAKILDI'
Baysoy, 14 Mart 2024'te Mezopotamya Ajansı'na (MA) verdiği röportajda, yaşananları "Newroz'u kutlamak için akşama kadar direndik. O gün tek amacımız Newroz'u kutlamaktı ve demokrasi şehitlerinin mezarını ziyaret etmekti. On binlerce insan gelmişti, çok büyük bir kalabalık vardı. Kente bağlı tüm köylerden Newroz'u kutlamak için gelmişlerdi. Silahla, gazla saldırdılar ama Newroz ateşini yakmamızı engelleyemediler. Çünkü ne olursa olsun o ateşi yakacağız demiştik ve o ateş yakıldı" sözleriyle anlatmıştı.
'BİR ÇINARDI'
Serbest bırakıldıktan sonra mücadelesine kaldığı yerden devam eden Ahmet Baysoy'u, anlatan mücadele arkadaşı Mele Kasım Yiğit, Ahmet Baysoy'un Kürt özgürlük mücadelesi için büyük bir kayıp olduğunu ifade etti. Baysoy'un yaşamını anlatmanın kendisi açısından zor olduğunu dile getiren Yiğit, "Biz her ne kadar da onun yaşam mücadelesinden, fedakârlığından bahsetsek de az kalır. Hacı Ahmet 74'lük ömrünün tümünü mazlum halkın mücadelesine adadı. 16 yaşından 70 yaşına kadar bu halkın fedakârlığını yaptı, bu halk için emek verdi. Sadece Cizîr'de değil, Botan'ın tümüne kendini kabul ettirmiş ve sevdirmişti. Şüphesiz bu mücadele içerisinde yer alan her emekçi, fedakâr insan kendini kolay kolay bu halka sevdiremez ve sevdirenlerin sayısı da oldukça azdır. Hacı Ahmet kendini sevdiren ve kabullendirenlerdendi. Kürt halkı için bir semboldü, bir çınardı ve bizler açısında büyük bir kayıptır. Bizler onun hayatını anlatsak günler yetmez anlatmaya. O bir çınardı ve herkesi o çınarın altında, gölgesinde barındırıyordu. Cudî'de bir kayaydı, herkes o kayanın altında güvendeydi. Emekçi, fedakâr biriydi. Bu kudret herkeste yoktur. O yaşına rağmen her zaman çalışmalarda yer aldı ve her çalışmada hazırdı. Her zaman şunu diyordu, 'Biz bu halk için ne yapalım, bugün kaç insanı ikna edebiliriz, bugün kaç insanı kötülükten uzaklaştırabiliriz, bizler nasıl bu halkı birleştirebiliriz?' diye sorardı. Bu yüzden herkesin ona saygısı da, hürmeti de sonsuzdu" ifadelerini kullandı.
MÜCADELE ETMENİN BEDELİ
Baysoy'un bütün ömrünü mücadelenin içerisinde geçirdiğinin altını çizen Yiğit, "Aramızdan göç edip gidene kadar da bir gün olsun bir tek insanın kalbini kırmadı. Tek bir gün bile insanlara kırmadı. Bir insanın ona zararı dokunduğunda bile o büyüklük gösterip giderdi özür dilerdi, gönlünü alırdı. Her insan köprü olur, merhem olurdu. İnsanlar için umut, inanç, sevgiydi. Her zaman etrafındaki insanlara moral ve coşku verirdi. Onun yaşamı bir kaç dakika ile anlatılmaz. O çok zorlu süreçlerden geçti. O, 12 Eylül darbesinde, Amed Zindanı'nı gördü. Karanlık olan her yerde direnişi ile aydınlık oldu. Zorlu günlerde hiç bir zaman arkadaşlarını yalnız bırakmadı. Mazlumların yanındaydı hep. Annelerin emektarı, köprüsüydü. Çocuklarla çocuk, yaşlılarla yaşlı olurdu. Âlimlerle âlim, öncülerle öncü olurdu. Toplumu için rehberdi. Toplumun gücüydü. Onun göç etmesiyle birlikte bütün Cizîr yasa boğuldu, herkes mezarına akın etti" diye konuştu.
'ONA BARIŞI MÜJDELEYECEĞİZ'
Baysoy'un tek isteğinin bir gün barışı görmek olduğunu dile getiren Yiğit, bunun için daha fazla mücadele edeceklerini belirterek, "Onun bana vasiyeti barıştı. Ona barışı müjdeleyeceğim gün gelir mi, bilmiyorum. Hastalanmadan 3 gün önce bana, 'Ben bir gün bu ülkeye barışın, huzurun geldiğini görebilecek miyim? Bir gün tek olsa bile o gün ölmeye razıyım' demişti. Bir gün mezarına gidip barışı, huzuru, çözümü müjdelemek istiyorum. Yarıda bıraktığı hayallerinin gerçekleştiğini, verdiği emeğin amacına ulaştığını söylemek istiyorum. Onun bu mücadele için verdiği emek ve ödediği bedeller inanıyorum ki barışı getirecektir. Bizler ona barışı verdiğimiz mücadele ile müjdeleyeceğiz. Allah bizi onun sevgisinden, mücadelesinden ve emeğinden mahrum bırakmasın" şeklinde konuştu.
MA / Zeynep Durgut