DÊRSIM - İdam edilmelerinin yıl dönümünde Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasın talep eden DAD, katliamla yüzleşme çağrısı yaptı.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Kürtlerin "Tertele/Soykırım" olarak adlandırdığı Dêrsim'e yönelik 1937'de "Tunçeli Tenkil Harekâtı" adıyla düzenlenen saldırı sonrası idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarını andı. DAD, Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilişlerinin 87'nci yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. İdam edilen Seyid Rıza, oğlu Resik Uşen ve yol arkadaşlarını saygıyla andığı belirtilen açıklamada, Dêrsim'in kültürel yoğunlaşma ve tarihi açıdan taşıdığı toplumsal direniş damarı ile Kürt halkının öne çıkan tarihsel yaşam alanlarından biri olduğun altı çizildi.
Dêrsim'in tarihsel süreç içerisinde Alevi Kürtlerin ve Ermenilerin barış içinde yaşayabildikleri bir coğrafya olduğu hatırlatılan açıklamada, "Dêrsimliler kadimden bu yana kendi topraklarında özgün toplumsal hakikatleri ile yaşarken; Osmanlı'nın çeşitli dönemleri ile başlayıp, sonrasında gelişen ulus devletleşme sürecinde daha kapsamlı bir şekilde devam eden kültürel varlığının devamlı tehdit olarak görülmesi ve 'Kökünden kazınması gereken bir çıban' olarak nitelendirilmesi sonucu, Dêrsim'e dair raporlar, kanunlar, planlar ve askeri harekatlar düzenlenmiş, son aşamada ise 1937-38 tarihlerinde büyük bir soykırım harekatı tertiplenmişti" denildi.
'FİZİKİ VE KÜLTÜREL SOYKIRIM'
Tunceli Kanunu, Şark Islahat Planı ve ortaya çıkan belgelerin aynı zamanda sistematik olarak düzenlenmiş fiziki ve kültürel soykırım planlarının resmi belgeleri olduğu vurgulanan açıklamada, "Zehirli gazların kullanıldığı ve havadan yapılan bombardımanların eşlik ettiği askeri operasyonlarla Dêrsim'e çıkarma yapılmış ve tarifi çok zor olan ağır bir katliam yaşatılmıştır. Süngülenen bebelerin haykırışları, teslim olmayarak uçurumlardan kendini bırakan Dêrsimli kadınların çığlıkları tarihten günümüze ulaşan bir yankı olarak hala duyulmaktadır. Soykırım harekatı sonuç olarak on binlerce katledilen Dêrsimli, yüzlerce yakılmış-yıkılmış köy, binlerce sürgün edilmiş insan, kendi toplumundan kaçırılarak el konulan Dêrsimli kız çocukları ve hala etkileri görülen büyük bir toplumsal travma bırakmıştır arkasında" ifadeleri kullanıldı.
'DOĞASI TALANA AÇILMAKTA'
Türk-İslam sentezi doğrultusunda Dêrsim'e yönelik kültürel soykırım politikalarının bugünde devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Bu doğrultuda sempozyumlar yapılmakta, inanç mekanları zapt edilmekte, Dêrsimliyi Dêrsim'den göçertme politikaları inceltilmiş bir şekilde devam ettirilmekte ve Dêrsim'in doğası madencilik, baraj ve HES projeleri ile talana açılmaktadır. Dêrsim katliamını yöneten Umumi Müfettişlik sisteminin, işlevsellik açısından günümüze aktarılan versiyonu olan kayyımlarında yürürlükte olduğunu vurgulamak gerekir. Umumi müfettişlikler 'kuruldukları bölgede sivil, asker ve yargı üzerinde kesin otoriteye sahip olan bölgesel valilikler' olarak tanımlanır. Kayyımlarda tıpkı benzer bir yetki ile donatılıp, atandığı bölgede ekonomik yolsuzluk, kültürel ve siyasi kırım politikalarına öncülük etmektedir."
'DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ'
Dêrsim karşı kin ve nefret dilinin günümüzde varlığını sürdürdüğü vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Aynı zamanda 37-38 Tertele sürecinde olduğu gibi, günümüzde de Dêrsim'e karşı kin ve nefret dili de hala kullanılmaktadır. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu yakın zamanda, Seyid Rıza ve Şeyh Said'in idam edilişlerini anımsatarak başta Kürt halkı olmak üzere tüm ötekileştirilenleri tehdit edercesine bir söylemde bulundu. Devlet Bahçeli'de son grup toplantısında aynı düzlemde demeçler verdi. Pir Seyid Rıza'nın diz çökmeyen duruşunu vasiyet olarak algılayan ve bu konuda ikrarlı olan torunlarının da tehditler, yönelimler ve asimilasyon politikaları karşısında diz çökmeyeceği bilinmelidir. 'Bizim alnımızda kara bir leke yok, başını dik tut cigeram. Varsın Buğday meydanı bize Kerbela olsun' diyordu Pir Seyid Rıza. Evet, alnımızda kara bir leke yok, başımızda dik. Varsın her yer bize Kerbela olsun. İkrarımız ve kimliğimizle yaşamak, bizler için asla taviz vermeyeceğimiz olgulardır. Bu doğrultuda 15 Kasım 1937'de idam edilerek katledilen Pir Seyid Rıza, oğlu ve yoldaşları başta olmak üzere, katledilen on binlerce Dêrsimliyi bir kez daha saygıyla anıyor, huzurlarında darda olduğumuzu dile getiriyoruz. Kefensiz yatanlarımızı unutmadık, unutmayacağız."
TALEPLER
Açıklamada talepler şöyle sıralandı:
"* Pir Seyid Rıza ve yoldaşlarının mezar yerleri açıklanmalı ve Dêrsim’e nakledilmelerinin önünde ki engel kaldırılmalıdır.
* Katliamla yüzleşilmeli, Dêrsim ismi iade edilmelidir.
* Katliam sürecinde sürgün edilenlerin ve ailelerinden, toplumundan koparılan çocukların tam listesi açıklanmalı ve daha sonra ki akıbetleri kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
* Arşivler açılmalı, Dêrsim halkından nitelikli bir özür dilenmelidir.
* Dêrsim’in dili ve inancı (Kürtçenin lehçeleri/Alevilik) üzerinde ki baskı, inkar ve asimilasyon politikalarından bir an önce vazgeçilmelidir."