Mahkemeyi reddetti, savunmasını halka yaptı

  • kadın
  • 14:57 5 Ağustos 2024
  • |
img
WAN - Kadınlara verilen idam cezasını protesto etmek için İran Devrim Mahkemesi'ne çıkmayan KJAR üyesi Werişe Muradî, halka hitaben yazdığı savunmasında, "Yaşamı ya yüce ve anlamlı yaşamalı ve özgürlükle süslemeli ya da hiç yaşamamalı" dedi.
 
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi Werişe Muradî, İslam Devrim Mahkemesi'nin 15’inci Şubesi'nde dün görülen ikinci duruşmasına, Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî’ye verilen idam kararlarını protesto etmek amacıyla duruşmaya çıkmadı. Mahkeme, Muradî katılmadığı gerekçesiyle avukatların savunmasını almadan duruşmayı sonlandırdı. 
 
Muradî, kadınlara ve halka hitaben bir savunma kaleme aldı. Savunmasında verdiği mücadeleyi anlatan Muradî, “Adil bir kararın verilmediği böyle bir mahkemeyi tanımıyorum” dedi. 
 
“IŞİD kafa kesiyor, İslam Cumhuriyeti de darağacına çekiyor” sözleriyle başlayan savunma şöyle: 
 
“Bir aydan kısa bir süre içinde kadın aktivistler için (Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî) verilen haksız idam kararları, İslam Cumhuriyeti'nin siyasi yetersizliğini ve çaresizliğini itiraf etmesidir. Yeni hükümetin güçlü olduğu iddiası, korku yayma ve baskıyı artırma, ‘Jin, jiyan, azadi’ devrimi arifesinde, boş bir hayalden başka bir şey değildir. Bu bağlamda, ben de kadın olmak, Kürt olmak ve özgür bir yaşam arayışında olmak suçlarıyla, ‘isyan’ ile suçlandım. Şu anda, tutuklanmamdan bir yıl sonra bu yılın 4 Ağustos tarihinde Hâkim Salavati başkanlığındaki İslam Devrim Mahkemesi'nin 15’inci Şubesi'nde ikinci duruşmanın yapılmasını bekliyorum. Her ne kadar mahkemeye katılmamamın, ‘kendimi savunmak istemediğim’ şeklinde yorumlanabileceğini bilsem de arkadaşlarım, Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî’ye verilen idam kararlarını protesto etmek amacıyla mahkemeye gitmeyeceğim ve adil bir kararın verilmediği böyle bir mahkemeyi tanımıyorum.
 
SAVUNMAMI HALKA YAPIYORUM
 
Defalarca, zorlu sorgulama ve soruşturma koşullarında savunmalarımı sundum. Ancak bu kez savunma mektubumu her zaman uyanık, bilinçli ve özgürlük yanlısı olan halka ve topluma hitaben yazıyorum. Onlardan beni ve faaliyetlerimi sosyal adalet ölçütlerine göre yargılamalarını istiyorum. Küresel hegemonik güçlerin ve bölgedeki diktatör ulus-devletlerin değerleri ve kültürleri gasp etmeye çalıştığı ve kendi hegemonyalarını yeniden inşa etmek istediği 21’inci yüzyıl Orta Doğu'sunda yaşamak, kan ve gözyaşına bulanmış ve her gün soykırım, homojenleştirme ve zorla entegrasyon ve ilhaka tanıklık eden bir coğrafyada yaşamak anlamına gelir. Kürdistan'da yaşamak ise yasal, ekonomik, siyasi, eğitimsel vb. güvencelerden yoksun bir hayat, yani işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, tutuklama, işkence, idam ve kolberlerin (ekmek şehitlerinin) öldürülmesi demektir!
 
Bireyin kimliği ve doğrudan yaşadığı koşullar, zulmün kaynağını ve diğer zulme uğrayan insanları bulmak için en iyi teşvik ve rehberdir. Bu, onların yanında olup, durumlarını değiştirmek ve sorunlara çözüm bulmak için çaba göstermeyi içerir. Bir Kürt kadın olarak tarihime, kültürüme ve kimliğime dayanıyorum; oysa koşullar her zaman kimlikten yabancılaşmayı ve öz benlikten kaçışı şekillendirmiştir. Sömürü, milliyetçi, cinsiyetçi ve dinci sistemlerin yarattığı ayrımcılığa maruz kalan bir topluluk olarak, kimlik, inanç ve sınıf üzerine bir söylem sunulması durumunda bastırıldık; yanlış etiketlerle suçlandık ve gözaltına alınıp, hapsedildik, işkence gördük ve idam edildik. Bu durum, eşitsiz sosyal, ekonomik, politik ve eğitimsel koşullarda bulunan benim ve benim gibiler için geçerlidir. Bu, birey ve toplum olarak nesnellikten geçmek ve aynı zamanda bir varlığa sahip olmak istediğimiz bir durumdur. Elbette, bu konuları dile getirmek, milliyetçilik biçimine dayanarak kimlik meselesine karşı körü körüne bir önyargı anlamına gelmez, aksine kimlik bilincidir. Çünkü aşırı milliyetçiliğin herkesi faşizme sürüklediğinin farkındayım. Bu konu tam olarak karşılaştığımız acı gerçektir. Biz, kendini ifade etme gücü olmayan ve sosyal kimliğini ifade etmesi durumunda dışlanmayla karşılaşacak bir nesne gibi görülüyoruz.
 
KARANLIĞA LANET OKUMAK YERİNE MUM YAKTIM
 
Kendimi tanıdığım tüm yıllarda, toplumsal normlara karşı kayıtsız kalamadım ve kalmak da istemedim. Büyüdüğüm Zagros eteklerinde kalmayı, orayı terk edip Batı'da gösterişli bir hayat sürmeye tercih etmedim. Birçok yara aldım ve birçok yaraya da merhem oldum. Önümde iki yol vardı: Ya mevcut nesneleşmeyi ve baskıyla dolu bir hayatı hiç direnmeden kabul edecektim ya da varoluşsal gerçeğimi bulacaktım. Bu yüzden ‘karanlığa lanet okumak yerine bir mum yaktım!’
 
EĞİTİMDEN MAHRUM KALANLAR İÇİN ÇALIŞTIM
 
Öğrencilik yolumun başlangıcında sporcu idim. Bilgi ve farkındalıkla yaşama çabası, beni bundan sonra kolektif çıkarı bireysel çıkarın üzerinde tuttuğum bir yola soktu. Derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında (STK) ve öğrenci gruplarında kadınlar, çocuklar, gençler, uyuşturucu mağdurları, yoksul kesimlerde spor severler ve eğitimden mahrum kalanlar için çalıştım. Hem eğitmen hem de destekçi olurken, öğrencilerimden direnç dersleri alıyordum. Ayrıca, çeşitli gruplarla çalışmak, ayrımcılığın türlerini ve boyutlarını daha net ve açık bir şekilde anlamama ve tüm köleliklerin kökünün kadınların köleliğinde ve sosyal konumunda yattığı gerçeğini daha iyi kavramama neden oldu. Bu durum, kendimin ve başkalarının farkındalık düzeyini yükseltmek, aile ve toplum sorunlarını doğru bir şekilde anlamak ve analiz etmek ve aynı zamanda sorunları çözmek için daha fazla çaba göstermem için bir motivasyon kaynağı oldu.
 
APOİST DÜŞÜNCE İLE TANIŞTIM
 
Bir süre sonra, yaratıcısının şu anda ‘Nasıl yaşamalı’ sorusunun peşinde koşmanın bedelini 25 yıldır İmralı Adası'ndaki tek kişilik hücrede tam bir izolasyon içinde yaşayarak ödediği bir düşünce ve felsefeyle tanıştım. Bu düşünce ve felsefe, inkâr edilen birey ve toplum kimliğini ifade etmek için çözümü ulus-devletçilikte, nefret üretmekte ve sınırlar çizmekte değil, demokratik toplumu inşa etmekte, inkâr edilen kimlikleri korumakta ve halkların barış içinde bir arada yaşamasında arıyor. Toplumun hakikatinin derinliklerinden doğan, baskının katmanlarını açığa çıkaran ve şimdi de alternatiften bahseden bir düşünce ve felsefe. Katı siyasi sınırlara, tek dile, tek millete, tek kültüre, tek dine ve tarihin doğrudan yorumuna inanmayan ve dayanmayan, aksine tüm farklılıkları, inançları ve halkları hesaba katarak varlığını ifade eden çoğulcu toplulukları temsil eden bir yaşam ve hayat modelini seçtim. Bu düşünce ve felsefeyi (Apoist düşünce ve felsefe) tanıdıkça, faaliyetlerimi ve araştırmalarımı Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu'na (KJAR) üye olarak daha da tamamladım. Bu doğrultuda, Orta Doğu'nun çeşitli yerlerinde kadınların sosyolojik meselesiyle ilgilendim. Kadınların ortak yaraları olduğunu fark ettim, dolayısıyla kurtuluş yolları da aynı doğrultuda ve ortak olabilir ve ortak faaliyetler yürütebilirler.
 
KOBANÊ’YE GİDİŞ SÜRECİ
 
IŞİD’in Rojava'ya (Kuzey ve Doğu Suriye) saldırısı, bir yandan Orta Doğu'daki karanlık güçlerin eylemlerinin amacını ve nedenini daha iyi anlamama, diğer yandan Orta Doğu'nun jeopolitik konumunu ve bölgedeki aktif siyasi güçlerin güç ilişkilerini daha net kavramama ve bir kadın aktivist olarak bölgede istikrar, barış ve demokrasinin sağlanması yönünde aktif ve çok yönlü katılımın gerekliliğini anlamama neden oldu. Bu yüzden Kobanê şehrine gittim, IŞİD terörist güçlerinin camisinde bayram namazı kılmaktan bahsettiği yere. Onların tekbiri ‘kadın ve çocukların kesik başlarını’, bizim zafer çığlıklarımız ise ‘Jin, jiyan, azadi’yi çağrıştırıyordu. Aslında biz, bu sefer adı IŞİD olan yeryüzündeki tanrıların askerleriyle savaşıyorduk! Görevi, Orta Doğu'nun gelecek yüzyılı için cehennemî bir planın uygulanması yolunu açmak ve savaş yorgunu Orta Doğu'da açılan değişimin tek umut ışığını yok etmek için bir araç olan bir güç. Bu terörist güç, Orta Çağ tarzında (gerici bir yöntemle) sözde İslami adalet talebinde bulunuyor ve hilafeti ve İslami hükümetini kurmak için halkların yaşamını yok ediyordu. Hiçbir devlet bu terörist güçle mücadele etmedi.
 
Türkiye devleti, IŞİD güçlerine tam destek vererek, sınırlarını lojistik ve askeri teçhizatın onlara gönderilmesi için açık tutmuştu. Koalisyon güçleri de Kobanê'nin sokak sokak işgaline kadar son ana dek IŞİD'in zaferine emin olarak izliyorlardı. Tıpkı Gazze'de olduğu gibi Kobanê ve Şengal halkının soykırımını seyrettiler. IŞİD binlerce Êzîdî kadını kılıçtan geçirdi, binlercesini esir aldı ve savaş ganimeti olarak sattı. Ancak ulus-devletlerin sessizliğinin yanında, dünyanın dört bir yanındaki özgürlükçü halk güçlerinin çığlığına tanık olduk. Kobane ve Şengal'le aynı sesi yükselterek ayağa kalktılar, kısa sürede oraya gittiler ve IŞİD'e karşı mücadeleye katıldılar. Ardından, hegemonik güçler ister istemez hümanist maskesini takmak zorunda kaldı ve kendilerini sanki Ortadoğu'nun ve sakinlerinin imdadına yetişen çağdaş bir Mesih gibi gösterdiler. Oysa bu maske çoktan düşmüştü ve halk kendi yarasına kendi merhemini sürmüştü.
 
BİLİNÇLİ KADIN DEMEK BİLİNÇLİ TOPLUM DEMEKTİR
 
Yirmi birinci yüzyıl, toplumun taleplerinin ve devlet-ulus yapısında ve zihniyetinde köklü değişimlere ulaşmanın yüzyılıdır ki bu, demokratikleşme ve devrim ile hedefine ulaşabilir. Artık devletlerin öznelliği ve toplumların nesnelliği dönemi sona ermiştir. Artık devlet tarihi ve kültürü, milliyetçi, dinci, cinsiyetçi ve pozitivist ideolojilerle toplumları sersemletemez. Artık devletin çobanlığı ve toplumun sürü olduğu dönem sona ermiştir. Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye), toplumun dinamizmini ve içsel iradesini gösteren bir denemedir, ancak bu deneme, toplumun ve özellikle kadınların bilinç düzeyini yükseltmek için yıllarca süren çabanın sonucudur. Bilinçli kadın demek bilinçli toplum demektir ve bilinçli toplum demek kapitalizmin kutsallarını sorgulamak demektir. Yani halkın içsel iradesinin barış ve çözüm süreçlerine ortak olması, toplumun sosyal, ekonomik, eğitsel, siyasi vb. alanlarda aktif katılımı demektir. İşte burada kadınların yaşamdaki varlığını ve özgürlükle ilişkisini daha derinden kavradım. IŞİD'e karşı mücadele siperlerindeki varlığım, bu akımın Kobanê'yi işgal etmek için tüm gücünü kullandığı günlere denk gelmişti.
 
IŞİD'E KARŞI MÜCADELEM
 
Türkiye-Suriye sınırında halk insan kalkanı oluşturduğunda, ‘Orta Doğu'nun çocuğu’ olmanın bizi oraya çektiği binlerce insandan biriydim. Yaralandıktan sonra, artık oradaki mücadele ortamında bulunma imkân ve gücüm kalmamıştı, bu yüzden tekrar Doğu Kürdistan'a ve eğitim, araştırma ve toplumsal faaliyetlerime devam etmek için KJAR'a döndüm. Bu sırada, IŞİD'e karşı mücadelem, adımın Türk istihbarat güçlerinin (MİT) ölüm listesine girmesine neden olmuştu. Bu yüzden Rojava'da veya Kürdistan Bölgesi'nde bulunmam Türkiye devleti tarafından suikast tehdidiyle eş anlamlıydı. Son yıllarda KJAR'da (Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu), kadın sosyolojisi alanında çalışarak ve İran'ın siyasi coğrafyasında kadınların yazılmamış tarihini inceleyerek, anaerkil toplumun izlerini ve bir zamanlar tanrıçaların yeri olan bir mekânda kadın intiharları ve cinayetlerinin neden bu kadar zirveye ulaştığı sorusuna bir cevap bulmaya çalışıyordum.
 
TUTUKLANMA VE İŞKENCE
 
1 Ağustos 2023 tarihinde Senendec-Kamyaran karayolunda İstihbarat Bakanlığı güçleri tarafından tutuklandım. Tutuklanma anında ateş açma, arabanın camlarını kırma, işkence ve fiziksel saldırı, psikolojik savaş, kamera görüş alanı dışında tek kişilik hücrede sorgu (beyaz işkence)- davranışlarını ve ahlak dışı saldırılarını kaydetmemek için, iradeyi aşağılamak için kamera önünde azarlama ve Senendec İstihbarat'ta bulunduğum 13 gün boyunca maruz kaldığım baskılar, bana uygulanan baskıların bir kısmıdır. Bana vahşi dediler ve ‘Kadınlığını kaybetmişsin! Neden ağlamıyorsun? En son ne zaman ağladın? En son ne zaman bir çiçek kokladın?’ dediler.
 
Ardından beni Evin Tutukevi'nin 209’uncu koğuşuna transfer ettiler. Orada dört buçuk ay boyunca sorgulamalarda çok baskı altında tutuldum. Bunlar arasında beyaz işkence, çelişkili ve aldatıcı senaryo üretmeleri, karakter suikastı tehdidi, zorla itiraf alma ve benzeri vardı. Şiddetli baş ağrıları ve sürekli kanamalar (burun bölgesinden), boyun ve bel ağrılarının şiddetlenmesi, tek kişilik hücrede geçirdiğim günlerin armağanıydı. Bir başka deyişle, Türk istihbarat güçlerinin bana yapma ihtimali olan şeyi, İran İstihbarat Bakanlığı gerçekleştirdi. 20 Aralık 2023 tarihinde Evin'in kadınlar koğuşuna transfer edildim. Sonunda 9 Nisan 2024 tarihinde Tahran İslam Devrim Mahkemesi 15’inci Şubesi'nde ‘muhalif gruplara üyelik’ ve ‘isyan’ suçlamalarıyla yargılandım. Ancak temel soru şu: ‘Neden IŞİD gibi terörist bir güçle mücadele etmek, İslam Cumhuriyeti'ne karşı savaşla eşdeğer ve aynı seviyede görülüyor?’ Peki, İslam Cumhuriyeti'nin IŞİD’le mücadele ettiği iddiası tarihin neresinde yer alıyor? DAİŞ kafamızı kesiyordu, İslam Cumhuriyeti ise kafamızı darağacına çekiyor. Hiçbir siyasi-hukuki bilgi bu paradoksu çözme gücüne sahip değil. O halde uyanık olalım.
 
1 YILDA 3,5 AY İLETİŞİM HAKKINI KULLANDIM
 
Bir yıllık tutukluluğum süresince, sadece üç buçuk ay boyunca ailemle görüşme hakkına sahip oldum. Geri kalan zamanda ya tek kişilik hücrede kaldım ya da şu an olduğu gibi kadınlar koğuşunda, ancak tecrit koşullarında. Tutukluluğumun onuncu ayından sonra, 15-17 Mayıs tarihleri arasında Evin koğuşunda, geçmişim ve sicilim dikkate alınmaksızın, beni IŞİD ile aynı kefeye koydular ve terörist olarak adlandırdılar. Devlet tarafından ve ‘Haremi Savunan’ unvanıyla Suriye'ye gitmemin gerekli olduğunu söylediler. Bu tanımlamalara göre, o halde insani görevler temelinde IŞİD’e karşı savaşan herkes terörist olmalı. Geçtiğimiz üç ay boyunca bana yeni suçlamalar yöneltmeye çalıştılar. Boş ve asılsız iddiaları dinlemenin yanı sıra, telkine dayalı sorgular, aşağılama, idam tehditleri, zorunlu itirafta bulunmam için kışkırtma ve baskı bu dönemin diğer sorunlarıydı. Şu anda son sorgunun ardından yaklaşık üç ay geçti, ne avukatlarım dosyayı yeniden inceleme hakkına sahip oldu, ne de ben avukatımla görüşme hakkına! Şu anda da iletişim ve görüşme yasağı dönemini geçiriyorum.
 
Şimdi geçmişe ve kat ettiğim yola bakarak; eylemlerimi savunuyorum, çünkü hiçbir zaman ve mekânda kimsenin canına ya da malına en ufak bir saldırıda bulunmadım ve tek suçum topluma karşı sorumluluk duymaktır. Kobanê'de IŞİD terör güçlerine karşı mücadelemi hâlâ savunuyorum ve Kürdistan'dan Belucistan'a, İran'dan Afganistan'a kadar kadınlara yönelik her türlü zulmün sonuna kadar, "Jin, jiyan, azadî" (Kadın, Yaşam, Özgürlük) ideallerine ulaşana dek mücadeleme devam edeceğim.
 
Son olarak belirtmek isterim ki, geçtiğimiz bir yıl boyunca hiçbir şey topluma ve özellikle kadınlara karşı insani görevlerimi yerine getirme konusunda en ufak bir şüphe uyandırmadı ve asla uyandırmayacak. Ben Orta Doğu'da yaşayan Kürt bir kadınım ve sadece kendim için yaşamadım. Bölge sakinlerinin toplumsal özgürlüğü için elimden gelen her şeyi yaptım ve yapmaya devam edeceğim, çünkü özgür ve değerli bir yaşam, can vermeye değerdir. Yaşamı ya yüce ve anlamlı yaşamalı ve özgürlükle süslemeli, ya da hiç yaşamamalı.
 
Werişe Muradî
 
Evin Hapishanesi Kadınlar Koğuşu
 
Ağustos 2024"

Diğer başlıklar

10/08/2024
11:19 Qoser Belediye Eşbaşkanı İpek özür dileyip, görevi devretti
11:05 Bakırhan: Êlih pilot kent olarak hedef alınıyor
10:25 Kürtçe konuşmaları yasaklanınca işten ayrıldılar
09:57 Garrigos: Abdullah Öcalan özgür olmalı
09:44 Şam güçlerinin Dêrazor’a saldırıları sürüyor
09:44 Tuğba Esgin'in faili tutuklandı
09:43 Muğla'da HES eylemi: 7 gözaltı
09:35 Gazeteci Mutlu: Derâzor’da Kürt-Arap çatışması yok, rejim Araplara saldırıyor
09:33 Êzîdxan Asayişi: Êzidîler için en güvenli yer Şengal'dir
09:23 İsrail okul bombaladı: En az 100 ölü
09:08 Yazar Zeren: Edebiyatımız gerçekliğimiz karşısında zayıf
09:06 30 yıllık hasta tutsağın tahliyesine ‘iyi hal’ engeli
09:05 Borcam'ın çöken havuzları Ereğli'yi zehirliyor
09:04 Yurttaşlardan saldırılara tepki: Savaş varsa yoksulluk da vardır
09:03 AK'ye 'umut hakkı' bildirimi: İnfaz yasası değişmeli
09:02 Yağış ve maliyetler çiftçinin belini büktü
09:00 10 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
09/08/2024
23:18 ‘İdama hayır, özgür yaşama evet’ eylemi
23:06 Kaboğlu İstanbul Baro başkanlığı için adaylığını açıkladı
22:52 ‘Kayyımcı anlayış gidene kadar mücadele edeceğiz’
22:37 İsrail’den Gazze Şeridi'nde yeni bir tahliye emri
22:16 Brezilya'da yolcu uçağı düştü
22:08 Hol’dan Dêrazor saldırısına tepki
21:45 Şişhane nöbetinde savaş politikalarına tepki
21:18 Köpek katliamına karşı tepkiler sokağa taştı
20:57 Açık Radyo davasında RTÜK'ün itirazına ret
20:16 Arınç'tan Kurtulmuş'a Atalay ikazı!
19:59 Mücadele Cephesi’nden kapatma tepkisi: Eşitlik istiyoruz
19:23 Aram Tigran kilamlarıyla anıldı
18:26 Akdeniz'de deprem
18:20 Rusya'dan Erdoğan-Esad görüşmesine ilişkin açıklama
17:59 Özel’den belediyelere çağrı: Katliam yasasını uygulamayın
17:53 KDP kamplarından kaçan Êzidî aileler Şengal’e ulaştı
17:26 Meclis Dijital Mecralar Komisyonu olağanüstü toplanacak
17:21 Duhok’ta çocuklara Türk bayraklı balon dağıtıldı!
16:52 Özerk Yönetim: Saldırılar Türkiye’nin talebi doğrultusunda gerçekleşiyor
16:51 AKP'li belediyenin katliam otopsisi: Zehirleyerek öldürmüşler
16:47 Gazeteci Hüseyin Deniz mezarı başında anıldı
16:42 Tahran'daki saldırılarda Nobel ödüllü tutsak Nergis Muhammedi de yaralandı
15:53 Kanîreş'te çıkan yangın büyüyor
15:44 Êzidîler KDP'den kaçıyor
15:42 'Abdullah Öcalan ile iletişim sağlanmalı'
15:35 Şirnex’te 4 cenaze hastanede bekletiliyor
15:33 31 yıllık tutsağın tahliyesine 6’ncı engel
14:57 Amêdiyê kırsalı bombalandı
14:31 Meclis'e Can Atalay başvurusu: 16 Ağustos'ta toplantı çağrısı
13:54 Hazine son 7 ayda 618,5 milyar faiz ödedi
13:52 Deniz Fırat ödülleri sahiplerini buldu
13:16 HRW ve İFÖD: Erişim engeli ifade özgürlüğünün ihlalidir
12:06 Tutsak Dari: Hastane için 4-5 ay bekliyoruz
12:05 İran’da idamları protesto eden tutuklulara saldırı
11:53 Saldırıların sürdüğü bölgede mezarlık ateşe verildi
11:45 Ailelerden İmralı için başvuru
11:27 Cûdî'deki yangın söndürüldü
11:12 Türkiye’de 6.5 milyon çocuk şiddetli yoksulluk içinde
10:58 QSD: Dêrazor'da 6’sı çocuk 11 kişi katledildi
10:43 Gümüşova’daki kazada 25 kişi yaralandı
10:15 Türkiye 'ihlal' kararını uygulamazsa hangi yaptırımlarla karşı karşıya kalır?
10:01 Ankara sokakları: Savaşa bütçe var ama halka yok
09:45 Ekolojist Çağlar: Ağaç kesimine karşı tepki yetersiz
09:36 Fıstığın maliyeti arttı, fiyatı düştü
09:34 Dep Kültür ve Doğa Festivali yarın başlıyor
09:31 Altındağ’da köpekler öldürülüp toplu gömüldü
09:17 Instagram yasağı: Ses çıkarılmazsa diğer platformlar da kapatılabilir
09:16 Eltürk'ün bedenin teşhir edilmesi cezasız bırakıldı
09:15 Tutuklanan gençlere ırkçı müzikler dinletildi
09:14 Kadifekale'nin kimliğine 'özel' saldırı
09:10 Ağır hastalıklarına rağmen tahliyeleri engelleniyor
09:09 DEM Parti Kadın Meclisi’nin başlıca hedefi örgütlülük
09:06 Ne yaralar sarıldı ne de hesap soruldu
09:05 Bir yazıya 7,5 yıl ceza!
09:04 Urmiye: Aydın ve yazarlar harekete geçmeli
Sefkan: Tutumsuz kalmak işgale destek demektir
09:03 Farisoğulları: Çözüm Abdullah Öcalan'ın paradigmasında saklı
09:00 09 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
08:58 Şam’a bağlı gruplar Dêrezor’da 11 kişiyi katletti
08:23 Ankara'da kaza: 9 ölü, 26 yaralı
07:45 Meteorolojiden 17 il için yağış uyarısı
08/08/2024
23:03 Aşiretlerden QSD’ye destek açıklaması
22:36 Hafriyat kamyonun çarptığı taksi dereye uçtu
22:30 Türkmen Cephesi: Kerkük konusunda KDP ve Araplar ile anlaştık
21:45 Kayyıma karşı nöbet sürüyor: Ortak mücadeleyi büyütelim
21:31 Süleymaniye’nin 2 kırsal köyü bombalandı
20:57 Colemêrg’te Gülistan Doku Futbol Turnuvası final maçı oynandı
20:37 Baraja giren 3’ü çocuk 4 kişi boğuldu
20:28 TMMOB: MESEM’deki uygulama eğitim değildir
20:21 Dara Hênê’de çıkan yangın söndürüldü
20:11 Amed’te ‘Madde bağımlılığıyla mücadele’ semineri
19:52 Êfrin raporu: Kaçırma, işkence, gasp
19:32 İsrail sivillerin sığındığı okulu bombaladı
19:04 ‘Özgürlük Sosyolojisi’ konferansında mücadeleyi büyütme kararı
18:40 1 astsubay yaşamını yitirdi
18:07 AKP’nin anketlerdeki düşüşü sürüyor
17:51 Amedspor taraftarlarından bilet fiyatına tepki
17:35 Rusya’nın Kursk bölgesinde OHAL
17:21 MSD Eşbaşkanı tüm aşiretleri saldırılara karşı durmaya çağırdı
16:17 Adli tutuklunun intihar ettiği iddiası
15:52 968 yeni mahkeme faaliyete geçecek
15:51 Ruhsatsız maden ocağında göçük: Bir işçi yaşamını yitirdi
15:09 Cûdî'de yangın
15:07 Deniz Fırat mezarı başında anıldı
15:06 Eğitim Sen Wan Şubesi'nden 'çifte standart' protestosu
14:56 Ege'deki yangınlar kontrol altına alındı
14:54 Kocaeli 2 No’lu Cezaevi raporu: Tedaviler yarıda bırakılıyor
14:39 TİP, Atalay için Meclis’i toplanmaya çağırdı
14:26 KNK Eşbaşkanı Karamus: İşgal edilen bölgelere cihatçı güçler yerleştiriliyor
13:56 Tutsak Erdemci darp edildi
13:23 Hastanede verilen üzümde salyangoz çıktı
13:08 Domates yetiştiricileri 'Hükümet istifa' sloganıyla eylemde
13:08 30 yıllık tutsağın tahliyesine 3'üncü engel
12:56 Mor Çatı'dan BM'ye 'göçmen kadınlar' raporu
12:01 Merkez Bankası'nın enflasyon tahmini değişmedi
11:57 Katalan lidere karşı 'yakalama' operasyonu
11:51 Avukatlardan İmralı için başvuru
11:32 Kaymakamlık düğünleri 'izne' tabi tuttu
11:25 Muğla ve Aydın'daki orman yangınları devam ediyor
11:14 Bahçeci'den KDP'ye: Kendi çıkarlarınızı Kürtlerin çıkarlarına tercih ettiniz
11:13 Bir 'nokta' yalanı daha
11:00 Japonya'da deprem sonrası tsunami uyarısı
10:51 Şam'a bağlı güçlerden Dêrazor’a yeni saldırı
10:49 Kocaeli’nde zincirleme kaza: 15 yaralı
09:55 Minbic’in köylerine saldırı
09:22 Sanayi Sitesi’ndeki yangında bir iş yeri küle döndü
09:21 Katledilen gazeteci babasını anlattı: Faillerden birisi okuduğum lisede öğretmendi
09:09 Enver Paşa'nın fikirleri iktidarda: 'Gizli soykırım' rejimi
09:08 Koselî’de kum ocakları can alıyor: Kapatılsın!
09:07 Hasta tutsak Çağlar tedavi edilmiyor
09:06 İmralı'da yasa işlemiyor: Ne AİHM kararı ne de 'umut hakkı' uygulanıyor
09:05 Hasandin Yaylası'nda miting düzenlenecek
09:04 Remzi Kartal: AKP dengesini kaybetti, Türkiye değişim sürecinde
09:02 Kadın özgürlükçü paradigmadan aldığı güçle yeni bir yaşam inşa etti
09:00 08 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
08:45 Depremin vurduğu Bazarcix’ta dayanışma gecesi
08:05 Meteoroloji'den gök gürültülü sağanak uyarısı
07/08/2024
23:55 Akdeniz'de peş peşe deprem
23:26 Şam güçleri Dêrazor'da 2 su istasyonunu yaktı
23:18 Kuzey ve Doğu Suriye’nin köylerine saldırı
21:59 Kayyım nöbeti 55’inci gününde: Kürtler asla baş eğmez
21:20 Kadın Zamanı Derneği’nden mum atölyesi
21:14 Ezaz’da patlama: Ölü ve yaralılar var
20:54 Peyas’ta kadın emeği buluşması
20:48 'Ekmek ve adalet' kampanyası için bildiri dağıtımı
20:40 Ege kentlerinde yangın
19:42 Roblox'a da erişim engeli getirildi
18:22 Osmaniye'de halay çeken 4 kişi tutuklandı
17:44 İran’da bir günde 22 kişi idam edildi
17:22 Tahliye olan Turgut’a Gever’de kitlesel karşılama
17:00 Asrın Hukuk Bürosu: İmralı’da avukat görüşleri sağlanmalı
16:51 Türkiye'nin bombardımanı yangına neden oldu
16:16 1 milyondan fazla alan adına erişim engeli uygulanıyor
15:51 Batman M Tipi Cezaevi’nde tekmil, ayakta sayım dayatması