AGIRÎ - Bazîd ilçesinde sınır kapısındaki uygulamalardan dertli olan yurttaşlar, "Bir hafta tokuz, diğer haftalar aç. Gelir gideri karşılamıyor. Barışın olmadığı yerde hayat pahalılığı olur" tepkisinde bulundu.
Agirî, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre en yoksul kentler arasında yer alıyor. Kentin en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bazîd (Doğubayazıt) ilçesinde bulunan Gürbulak Sınır Kapısı da önemli geçim kaynaklarından birisi. İktidarın ekonomi politikaları nedeniyle tarım ve hayvancılık büyük bir darbe alırken, son yıllardaki uygulamalar nedeniyle sınır kapısındaki ticaret de durma noktasına geldi. İran'dan getirilen ürünlere kota şartı konulması, TIR’ların günlerce sınır kapısında bekletilmesi ve son olarak yurtdışı çıkış harcının 150 TL’den 500 TL’ye çıkarılması, geçimini sınır kapısından sağlayan binlerce aileyi mağdur etti. Bu durum, kentteki işsizliği artırırken, yoksulluğu da derinleştiriyor. Son yıllarda Agirî merkez ve bağlı ilçelerinden 50 binden fazla gencin, işsizlik nedeniyle yurt dışına gittiği ifade ediliyor.
'BİR HAFTA TOKUZ, DİĞER HAFTALAR AÇ'
Kent sakinlerinden Tuncer Sökmen, yaşanan kısıtlamalara tepkili. Sökmen, "Şu an işsizim. Bazîd’te bir yatırım yok ve hayat pahalılığı sürekli artıyor. Burada bir sınır kapısı var ancak devlet doğru düzgün çalışmasına izin vermiyor. Eğer izin verilseydi bu sınır kapısı hem Agirî’ye hem de çevresinde bulunan illere ekonomik açıdan büyük bir katkı sağlardı. Kapının bu durumda olmasının nedeni buranın Kürt ili olmasıdır. Eğer bu kapı Türkiye’nin farklı bir kentinde olsaydı bu durumda olmayacaktı. Giderlerimiz arttı ve artık ödeyemez duruma geldik. Yakıt aldı başını gidiyor. Adeta zamla yatıp kalkıyoruz. Baştakiler çaldıkça düzelme olmaz ve bu sıkıntılar devam eder” şeklinde konuştu.
Her gün yeni bir zam haberiyle uyandıklarını söyleyen İsmet İlter, yaşananların başlıca nedeninin iktidar olduğunu dile getirdi. İlter, "Tek neden sadece iktidar değil, aynı zamanda halktır. Bu halk onları seçti ve onlar da zam yapıyor. Başta mazot olmak üzere her şey her gün artıyor. Bir yumurtanın fiyatı 5 TL olur mu? Aylık 3 bin 500 TL alıyorum. Bununla nasıl geçinelim? Bir hafta karnımız tok, diğer kalan günler ise aç. Çözüm umudu görmüyorum. Ancak cumhurbaşkanı giderse bir çözüm olur. Bu sıkıntılar da o zaman son bulur" diye konuştu.
'GELİR GİDERİ KARŞILAMIYOR'
Pazar tezgahında temizlik ürünleri satan Abdullah Batu, insanların alışveriş yapamadığını aktardı. Sabah saat 07.00’den akşam 20.00'a kadar tezgahta olduğunu dile getiren Batu, "Gün oluyor hiç kazanamıyorum. Gün oluyor 200 TL, gün oluyor 500 TL kazanıyorum. Ama bu para bizim günlük giderimizi dahi karşılamıyor. Başka bir iş olmadığı için bu işi yapıyorum ve yaptığıma değmiyor. Geçen yıl aldığımız bir temizlik ürünü bu yıl iki katına çıktı. Mazot fiyatı düşerse ekonomi düzelir ancak buna dair bir umudum yok” ifadelerini kullandı.
Sebze ve meyve satan Oktay Akkaya, “Bu ülkede ne insanın ne de başka bir şeyin kıymeti kalmadı. Geçen yıl karpuzun kilosu 5, bu yıl ise 10 TL. Geçen yıl bir günde 100 karpuz satarken, bu yıl bir haftada ancak o kadarını satabiliyoruz. Halk artık hiçbir şey alamıyor ve 100 TL’nin kıymeti 10 TL’ye düşmüş. Geçen yıl limonun kilosu 40 TL idi şuan fiyatı 75 TL’dir. Günlük kazandığımızı zaten masraflarımıza veriyoruz, hatta bazen masraflara bile yetmiyor" diye kaydetti.
‘BARIŞIN OLMADIĞI YERDE PAHALILIK OLUR’
Halkın durumunu "perişan" olarak nitelendiren Mehmet Özcan ise, "Barış ve özgürlük olmadığı sürece bu pahalılık devem edecek. Barışın ve özgürlüğün olmadığı yerde hayat pahalılığı olur. Biz barış istiyoruz” dedi.
Meyve ve sebze satıcılarından Cengiz Özcan da, her ürünün ateş pahası olduğunu belirtti.
MA / Mehmet Güleş