RIHA - İktidarın "Çözüm Süreci"ni bitirmeye gerekçe yaptığı 2 polisin öldürülmesine dair davanın dosyası 5 yıldır Yargıtay'da bekletiliyor. Avukat Eyüp Sabri Tinaş, gerçek faillerin bulunmak istenmediğini belirterek, "Bu dosya özel olarak bekletiliyor" dedi.
Kürt sorununun demokratik çözümü için 2013-2015 yılları arasında sürdürülen "Çözüm Süreci" için kurulan masanın AKP iktidarı tarafından dağıtılmasının üzerinden 9 yıl geçti. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 28 Şubat 2015'te süreci yürüten İmralı heyeti ve devlet yetkilileri tarafından ilan edilen Dolmabahçe Mutabakatı'na dair “Demokratik açılımla beraber başlayan bir süreçtir. Hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” açıklaması yaptı. Erdoğan, akabinde ise “Böyle bir mutabakat yok” sözleriyle süreci inkar etti. 5 Nisan 2015 tarihinde İmralı heyetinin İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile son kez görüşmesi sonrası da süreç iktidar tarafından bitirildi.
Sürecin sonlandırılmasının ardından 22 Temmuz 2015’te Riha'nın Serêkaniyê (Ceylanpınar) ilçesinde Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar adlı 2 polis memuru evlerinde başlarında vurularak öldürüldü. Hükümet, söz konusu olayı sürecin bitirilmesinin gerekçesi olarak gösterdi. 2 polisin ölümüne dair apar topar gözaltına alınan gençler beraat ederken, olayın arkasındaki güçler ise açığa çıkarılmadı.
Üzerinden 9 yıl geçen olayın hemen akabinde açıklama yapan Urfa Valiliği ve Urfa Emniyet Müdürlüğü, olayın polisler arasında gerçekleşen bir olay olduğunu kaydetti. Ancak hükümet, söz konusu açıklamaları kısa bir süre içerisinde bastırdı. Olay yerinden kilometrelerce uzakta oldukları tespit edilen bir grup genç, gözaltına alınarak tutuklandı. Tüm yetkililer de olayın PKK tarafından yapıldığına dair demeçler verdi. Olaydan iki gün sonra ise Kandil’in bombalanmasıyla yeniden çatışmalı sürece dönüldü.
GENÇLER BERAAT ETTİ
Savcı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu tarafından 7'si tutuklu 9 sanık hakkında hazırlanan iddianame, Urfa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesiyle yargılama başladı. İddianameyi hazırlayan savcı Kılsızoğlu, Adalet Bakanlığı tarafından terfi ettirildi.
Ardından Kılsızoğlu hakkında, 15 Temmuz 2016'daki askeri kalkışma sonrası "FETÖ" soruşturması kapsamında arama kararı çıkarıldı. Şüphelilerin tutuklanması kararı veren hakim Nurettin Bulut, tutukluların ihbar edildiği telefonun sahibi T.B.'nin kardeşi Ramazan B., Riha'da yürütülen "FETÖ soruşturması" kapsamında tutuklandı.
Ayrıca yargılama sürecinde 10 kişinin gözaltına alınması ihbarını yapanın "FETÖ" yapılanmasında yer aldığı ortaya çıktı.
1 Mart 2018 tarihinde tüm isimler hakkında beraat kararı verildi. Antep Bölge Mahkemesi de kararı onadı. Dosyanın gönderildiği Yargıtay ise 5 yıldır dosyada herhangi bir karar vermedi.
'OLAY FAİLİ MEÇHUL KALDI'
Dava avukatlarından Eyüp Sabri Tinaş, dosyanın "Çözüm Süreci"ni bitiren olay olması nedeniyle son derece önemli bir dosya olduğunu vurguladı. Tinaş, "Dosyada sanıkların tümü beraat etti. Beraat etmelerinden kaynaklı çözüm sürecini bitiren olay faili meçhul kaldı. Yapılan yargılamalar sonucunda yerel mahkeme beraat kararı verdi ve İstinaf da bunu onadı. Yaklaşık 5 yıldır dosya Yargıtay'da ve bir değişiklik yok" dedi.
'ŞÜPHELİ POLİSLERİN SORUŞTURMASI KAPATILDI'
Cinayetlerden sonra İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan "olay polisler arasında, arkadaş arkadaşı öldürdü" yönündeki beyanları hatırlatan Tinaş, "Devamında Valilik de benzer mahiyette açıklamalarda bulundu. Devamında ise önce yaşamını yitirenlerin yakın arkadaşlarının ifadeleri alındı, ancak bu soruşturmadan vazgeçildi. Bu dosya sümen altı yapıldı. Ardından bizim müvekkillerin olduğu dosya ile ilgili işlemler yapıldı. Her hangi bir delil olmamasına rağmen birçok duruşma yapıldı. Birçok defa ısrarla o akşam polislerin yanında bulunan kişilerin dosyaya eklenmesini talep ettik. Ancak taleplerimiz değerlendirmeye alınmadı. Sümen altı yapılan dosyada bizim çabalarımız ile olay günü evde parmak izi çıkan kişilerin '6 aydır eve uğramadıkları' yönünde ifadelerine ulaştık. Olayda bu şahıslar bir numaralı sanıklar olması gerekirdi. Ancak maalesef olmadılar. Barış sürecini bitiren olay hala faili meçhul bir şekilde devam ediyor" ifadelerini kullandı.
'DOSYA ÖZEL OLARAK BEKLETİLİYOR'
Dosyanın 5 yıldır Yargıtay’da bekletilmesinin normal olmadığına dikkati çeken Tinaş, "Şu ana kadar Yargıtay'ın bir karar vermiş olması gerekiyordu. Bekletilmesine bir anlam vermiyoruz. Normalde Yargıtay bu tarz dosyalarda 3 yılda karar verir. Ancak bu dosya özel olarak bekletiliyor sanırım. Bu dosya barış sürecini bitiren dosya olmasından kaynaklı dünya kamuoyuna mal olmuş bir dosya. Şüpheliler bulunmak istenmedi. Bu vesile ile barış süreci heba edildi. Faillerin bulunmaması hangi karanlık güçlerin ellerinin uzandığını da gösteriyor aslında" diye konuştu.
‘DÖNÜM NOKTASI OLDU’
Cinayetlerin faili meçhul bırakılmasının neticesinde, aradan geçen 9 yılda Türkiye’ye ağır bir fatura çıkarıldığının altını çizen Tinaş, "Barış süreci baltalandı. Aradan geçen 9 yılda ekonomiye bakılırsa bile faturanın ne kadar ağır olduğu görülür. Güvenlikçi politikalar yüzünden yapılan harcamalar krizi derinleştirdi. Bu ekonomiye darbe oldu. Bu dış sermayenin Türkiye'ye gelmesini de etkiledi. Yargının güvenirliliği yüzde 30'lara düştü. Bu Ceylanpınar olayından bağımsız değil. 22 Temmuz 2015 her açıdan bir dönüm noktası oldu" şeklinde konuştu.
'SUÇU ÜSTLENMELERİ İÇİN İŞKENCE'
Gözaltına alınanların "suçu üstlenmeleri" için yoğun işkenceden geçirildiğini dile getiren Tinaş, "Müvekkillerimizin içinde olduğu kişilere tarifi zor olan işkenceler yapıldı. Mezar kazılmak sureti ile işkenceler yapıldı. Hasan Aydın Filistin askısından kaynaklı 6 ay kolunu kullanamadı. Mehmet Naci Yılmaz, elektrikli işkenceye maruz bırakıldı, kendi mezarını kazmaya zorlandı. Bütün sanılara çok fazla çeşit çeşit işkenceler yapıldı. Buna dair birçok suç duyurusunda bulunduk, ancak takipsizlik kararları verildi. Takipsizlik kararlarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık, ancak henüz bir cevap alabilmiş değiliz. Takipsizlik kararlarında tehdit edilen doktorların müvekkilleri görmeden hazırladığı sağlık raporları etkili oldu. Ancak yapılan işkenceler o dönem alınan bütün ifade tutanaklarında mevcut" ifadelerini kullandı.
'RİHA'DA İŞKENCE AYYUKA ÇIKTI'
O dönemde Riha'daki bu işkence ve cinayetle bağlantılı bir ekibin bulunduğuna işaret eden Tinaş, Riha'da 2015-2020 yılları arasında kolluk güçleri tarafından yapılan işkence olaylarında yaşanan artışa dikkati çekerek, "Urfa’da delil üretme adına kişilerin işlemediği suçları onların üzerine bırakmak için çeşitlik işkenceler yapıldı ve yapılıyor. Hala devam ediyor bu işkenceler. 2019-2020 arasına Urfa’da yapılan işkencelerin haddi hesabı yok, ayyuka çıktı. Bütün dosyalarda işkence yapıldı. Propaganda dosyalarında dahi işkence yapıldı. Ancak yargı maalesef işkenceye tolerans tanıyor ve işkenceyi görmezden geliyor. Bu açıdan yargı sistemi işkence konusunda sınıfta kaldı" şeklinde konuştu.
'DOSYA ŞU AN FAİLSİZ'
"Çözüm Süreci'ni" bitiren dosyanın" beraat kararıyla birlikte yeni bir süreci başlatma temennisini dile getiren Tinaş, şunları söyledi: "Barış sürecini bitiren dosyanın bitmesi ile de yeni bir sürecin başlatılması kanaatindeyim. Bu bir temennidir. Barış sürecini bitiren dosya şuan failsiz. Kamuoyunun bir arada çözüm sürecini bitiren bu dosya üzerinde durarak sesini yükseltmesi gerek. Herkesin bir arada haykırması gerek. Gerekiyorsa bu dosya ile ilgili oturma eylemleri, yürüyüşler yapılması gerekiyor. Sivil itaatsizlik noktasında bütün meşru yollara başvurulması elzemdir. Bu dosya gerekçesi ile bitirilen süreç herkesi etkiledi. Ekonomik kriz hepimizi etkiliyor. İnsanlar artık geçinemiyorsa bu dosyanın sonuçlarından kaynaklıdır. Bunu daha iyi anlatmak gerek. İnsanların buna karşı tepkilerini dile getirmesi gerek. Biran önce Dolmabahçe Mutabakatı'na dönmemiz gerek. İnsanların bu konuda talepkâr olması gerek. Talep etmezsek savaş ekonomisi ile ülke yönetilemeyeceği gün yüzüne çıktı. Barış sürecini bitiren dosyada failler belli. Polisler yargılanmadığı için faili meçhul kalmıştır"
MA / Emrullah Acar