HABER MERKEZİ - Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nde "ekonomik, kültürel ve siyasal yayılma politikası" izlediğini söyleyen gazeteci Fehim Işık, “KDP’nin işbirliği iktidarını devam ettirme çabasıdır” dedi.
Türkiye’nin, KDP işbirliğiyle Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırıları devam ederken, son bir ayda özellikle Duhok'un Amêdiyê kırsalına yoğun askeri sevkiyat yapıldı. Türkiye’nin bölgedeki askeri hareketliliği ve saldırıları birçok çevre tarafından “ilhak” politikası olarak değerlendiriliyor. Gazeteci Fehim Işık, Türkiye’nin gittikçe artan saldırılarını ve KDP'nin işbirliğini değerlendirdi.
‘KDP’NİN ZAAFLARINDAN YARARLANILDI’
Türkiye’nin asıl hedefinin Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kurdistan Bölgesi’ni kontrolü altına almak olduğunu belirten Işık, “Bu politika Neo-Osmanlıcılık ideolojisiyle bağlantılıdır. Temelde PKK’nin hedef alındığı iddiası var. Ancak Rojava’da PKK bulunmamasına rağmen saldırılar gerçekleşiyor. Êfrin, Girê Spî, Serêkaniyê gibi yerlerde bu nedenle işgal edildi. Türkiye 2018’den itibaren KDP’nin zaaflarından yararlanarak adım adım Başur’a yerleşmeye başladı. Bu sürecin temelleri 1990’lı yıllarda atılmıştı ancak kalıcı ve büyük askeri üsler 2018 yılından itibaren bölgede kurulmaya başlandı. 15 Haziran 2014 tarihinden önce Türkiye’nin 64 yerleşik üssü bulunurken, 2024 itibarıyla bu sayı 71’e yükseldi” diye belirtti.
‘ASIL HEDEF HEWLÊR'
Başika başta olmak üzere Musul Ovası’na hakim yerlerde çok sayıda asker, tank ve topun bulundurulduğunu hatırlatan Işık, “Duhok’un güneyi, Heftanîn, Behdînan ve Bamernê gibi yerlerde de benzer bir durum söz konusu. Özellikle 15 Haziran’dan bu yana Hewlêr’in kuzeydoğusu ve kuzeybatısındaki Mêrgesor ve Coman kasabalarına çok sayıda tank ve top konumlandırıldı. Bu askeri araçlar, gerilla taktiğiyle savaşacak, PKK’ye karşı kullanılacak türden araçlar değil. Bölgeyi yakından takip eden kaynaklarımıza göre, bu yığınaklarla asıl hedef Hewlêr. Hewlêr şu anda KDP’nin kontrolünde ve KDP, Türk devleti ile işbirliği içinde. Bu askeri yığınakların kapsamlı bir saldırı gerçekleştiğinde halkın tepkisini bastırmaya yönelik olduğu belirtiliyor. Geçtiğimiz günlerde Derelûk-Amêdiyê arasındaki yolda, halk bir günlük eylem yaptı ancak KDP hemen müdahale ederek, halkın tepkisini bastırdı” ifadelerini kullandı.
‘KÜRTLERİN STATÜSÜNE KARŞI PLANLAR VAR’
Türkiye’nin bölgede hakimiyet kurmak istediğinin altını çizen Işık, şunları belirtti: “Esad’la ilişkilerle ilgili yapılan açıklamalar, görüşmelerin Bağdat’ta yapılacağı söylemi tarafların anlaştığını gösteriyor. Esad’ın açıklamaları da görüşmeleri kapatacak türden değil; çıkarlar örtüşüyorsa Erdoğan’la görüşebileceğini belirtti. Arabulucu rolüne soyunan Fuat Hüseyin, Türkiye’nin isteği ve Mesud Barzani’nin onayı ile bu role soyundu. Esad’ın ön şartlarından biri, Türkiye’nin işgal ettiği alanlardan çekilmesidir. Son yıllarda ENKS’nin ve Barzani Vakfı’nın işgal alanlarında özel çalışmalar yürüttüğünü görüyoruz. Esad’ın da gönlünü hoş edecek pazarlıklar yapılması planlanıyor.
Arap medyasında da bu planlar yer alıyor. Bölgede Kürtlerin statüsüne yönelik hesap ve planlar var. KDP’ye bir güvence veriliyor ancak diğer Kürt alanları hedefe konulmuş durumda. Başika’ya askeri üs kurulmuş ve burada hedef Musul ve Kerkük’ü kontrol altına almak. Kerkük’te seçimler yapılmasına rağmen henüz kent valisi seçilmedi. Türkiye, burada da KDP ile Türkmenleri yanına alarak YNK’yi bertaraf etmeye çalışıyor.”
‘BAĞDAT YÖNETİMİ DE ORTAK’
Türkiye’nin bölgede yürüttüğü politikalara Bağdat yönetimininde ortak olduğuna dikkati çeken Işık, “Irak Başkanı Sudani başkanlığında konsey toplantısı gerçekleşti ve Türkiye’nin işgal politikalarının kabul edilemez olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Ancak bu açıklamalar yetersiz kaldı. Daha sonra Irak Güvenlik Konseyi Müsteşarı’nın başkanlığında bir heyet kuruldu ve Hewler’e gelerek bölge yönetimiyle görüşmeler yapıldı. Hem Mesud Barzani hem de diğer güvenlik güçleri ile görüşmeler oldu. Ardından Süleymaniye’ye geçerek YNK Başkanı Bafil Talabani ile görüşmeler yapıldı. Alınan karara göre, Türkiye’nin işgal ettiği alanlarda incelemelerde bulunacaklardı. Ancak bu durum kamuoyuna ve basına yansıtılmadı. Heyet çalışmalarının ardından bir rapor hazırlayıp tekrar Irak Güvenlik Konseyi’ne sunacak” diye belirtti.
'BARZANİ ERDOĞAN’IN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR’
KDP’nin Türkiye ile işbirliğinin Irak’ta belli kesimlerin tepkisine neden olduğunu söyleyen Işık, “Türkiye devletine karşı gerekirse askeri giysilerini giyip savaşacaklarını söyleyen Şii gruplar da var. Ancak bu tepkilere karşılık bir yaptırım yok. Çünkü Türkiye’nin sevkiyatı devam ediyor. Irak bunu engelleyebilir ancak işbirliği KDP eliyle gerçekleştiğinden engelleme gerçekleşmiyor. Irak’ta tepkiler artınca Mesud Barzani 6 yıldır gitmediği Bağdat’a giderek görüşmeler yaptı. Mesud Barzani, burada Erdoğan’ın sözcülüğünü yapıp, PKK’yi bahane ederek Türkiye’nin gelmesinin zorunluluk olduğunu belirtti. PKK ise bölgede olmayı meşru müdafaa olarak ifade ediyor ve savunma hakkının olduğunu belirtiyor. Mesud Barzani’nin görüşmeleri gelişen planlamanın bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgedeki varlığının sadece askeri olarak ele almanın doğru olmadığına dikkati çeken Işık, ekonomik, kültürel ve siyasal yayılmacılık olduğunu vurguladı. Işık, devamında şunları belirtti: “KDP’nin, Türkiye ile yaptığı işbirliğinin temelinde aldığı maddi destek yatıyor. Sadece petrol üzerinden değil, diğer ekonomik faaliyetlerden de çıkar elde ediliyor. Barzani ailesinin Türkiye'deki Halk Bankası'nda milyonlarca doları bulunuyor. KDP’nin işbirliği iktidarını devam ettirme çabasıdır.”
MA / Delal Akyüz