MUĞLA - Akbelen Ormanı için Ege'nin birçok bölgesinden Karadam köyünde bir araya gelen ekoloji örgütleri, mücadeleleri birleştirme, doğayı ve yaşamı hep beraber savunma çağrısı yaptı.
Ekoloji örgütleri, Muğla Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nda devam eden maden çalışmalarına karşı Karadam köyünde buluşma gerçekleştirdi. Buluşma alanına "Köylerimiz satılık değil", "Şirketlerin değil köylülerin yanında ol" ve "Avdan'dan Akbelen'e adalet" pankartları asıldı. Buluşmaya Muğla, Aydın, İzmir, Denizli ve çevre ilçelerden çok sayıda kişinin yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Burcu Gül Çubuk, Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da katıldı.
İkizköy, Akbelen ve Karadam köylüleri adına basın açıklamasını yapan İkizköy Çevre Komitesi Sözcüsü Esra Işık, Akbelen Ormanının yok edilerek İkizköy, Karacahisar ve Çamköylülerin topraklarında üretme ve yaşamaya devam etme isteğinin yok sayıldığını vurguladı. Şirketlerin kanunları yok sayarak köylülerin vazgeçeceğini sandığını belirten Işık, "Adaletin parayla zenginlere satıldığı, topraklarımızın şirketlerce gasp edildiği ülkemizde, bir avuç köylü olarak yola çıkıp tüm Türkiye'nin desteğini alan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Yakın zamanda MAPEG tarafından YK ENERJİ şirketinin talebiyle buradaki madencilik faaliyetinde 'kamu yararı vardır' kararına rağmen vazgeçmeyeceğiz! Bu ülkenin üreten, emek eden, doğasını ve toprağını koruyan, halkını besleyen köylüleri olarak, üretmekten de, bu toprakları savunmaktan da vazgeçmeyeceğiz" dedi.
'BURADA DOĞDUK, BURADA ÖLECEĞİZ'
Bu buluşmayı "kamu yararı nedir ve kimdir" demek için düzenlediklerini anımsatan Işık, "Kafasını mağdurdan yana değil zenginden yana çevirenler, gözlerini gasp edilen hayatlarımıza yumanlar, kulaklarını adalet çığlığımıza tıkayanlar, bizi aç bırakanlar ve ihmallerden öldürenler, kamu yararının içini boşaltıp adını değiştirenler bugün öğrenecekler: Tüm engellere rağmen birleşiyoruz. Hepimiz İkizköyüz, hepimiz Akbeleniz, Karacahisarız, Çamköyüz, Kalemoğluyuz, Avdanız, Almutuz, Deştiniz, Gökçeyazıyız, Bergamayız… Bizler şirketlerin karı uğruna toprakları tarumar edilen, hayatları gasp edilen binlerce köylüyüz. Ve asla yalnız değiliz! İkiyüzlü şirketlere, onları koruyan güçlere karşı birleşerek mücadeleye devam edeceğiz. Eninde sonunda onlar kaybedecek; biz kazanacağız, köylerimiz kazanacak, mücadelelerimiz kazanacak! Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek!, Ölene kadar mücadelemiz devam edecek ne toprağımızdan ne köyümüzden vazgeçmeyeceğiz, burada doğduk burada öleceğiz” diye konuştu.
‘MADENE TESLİM ETMEYECEĞİZ’
Ardından konuşan İkizköy Muhtarı Nejla Işık da "Bir yanımız buruk. Dinamitlerle evlerimizi bile patlattılar. Ağaçlarımızın dibini oydular. Bizim topraklarımız satılık değil. Bizim vatanımız satılık değil. Zeytin ağaçlarına asla kıydırmayacağız. Akbelen'i yok ettiler ama sadece Akbelen değil sırada 30 köy daha var. Biz bu mücadeleyi hiç bırakmadık. Biz köyümüz için, vatanımız için havamız, suyumuz için nöbet tutuyoruz. Bizim madene, santrale verecek toprağımız yok. Enerjinin başka türlüsü var bizi yaşarken öldürerek enerji elde edemezsiniz. Köyümüzü bu madene teslim etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
‘AKBELEN'E SAHİP ÇIK’
Ardından konuşan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise termik santrallerin kazanlarında sadece kömür değil, asırlık çam ağaçları, zeytin ağaçları, bal ve arılarının da yakıldığını dile getirdi. Bütün yaşam ve ekosistemin yok edildiğine dikkati çeken Aras, "İnsanların, gençlerin geleceği yok ediliyor. Bu mücadele Türkiye'ye örnek olmalıdır. Anadolu geri dönülmez şekilde tahrip ediliyor. Bu sorumluluğu omuzlarımda hissediyorum. Hepimiz her şeyin sorumlusuyuz. Biz herkesin geleceğini, onların çocuklarını da savunuyoruz. Burada 9 tane köy yok edildi. İmzaları atanların elleri titresin. Vahşi sermaye burayı bitirince diğer bölgelere yönelecek. Buradaki mücadele tamamen yaşam mücadelesidir. Bizde bu mücadelenin bir parçasıyız. Burası bir savunma hattı. Türkiye ayağa kalk Akbelen'e sahip çık" ifadelerini kullandı.
Buluşma sanatçı Tolga Çandar'ın türküleri eşliğinde son buldu.