HABER MERKEZİ - Federe Kurdistan Bölgesi’nde 6 ayda en az 30 kadının katledildiğine dikkati çeken RJAK üyesi Ronak Mecid, "Kadınlar korumasız bırakılıyor. Acilen yeni kanunlar hayata geçirilmeli" dedi.
Federe Kurdistan Bölgesi’nde kadına yönelik şiddet, baskı ve katletme vakaları artarak devam ediyor. Ocak ayından bu yana en az 30 kadın yakınları tarafından katledildi. Kadın cinayetlerinin büyük bir bölümünün üstü ise "intihar" adı altında kapatılıyor. Kadınların yaşamlarını güvenceye alan yasalar yürürlükte yer almazken, failler ise cezasızlık politikasından güç alıyor. Kurdistan Özgür Kadın Hareketi (RJAK) üyesi Ronak Mecîd, hükümetin kadınlara yönelik politikalarını ve yaşanan kadın katliamlarını değerlendirdi.
'KADINLARA ÖLÜM DAYATILIYOR'
Bölgede yaşamın her alanının kadınlara kısıtlandığını söyleyen Mecîd, bölgedeki siyasi gelişmelerin de kadınların geleceği üzerinden büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Mecîd, "Sadece Haziran ayında 4 kadın erkekler tarafından katledildi. Bir tanesi de saldırı sonucunda ağır yaralandı. Kadınlar intihar adı altında öldürülüyor. İntihar denilen her kadın ölümüne şüpheli bakıyoruz. Çünkü kadını buna sürükleyen erkek zihniyetidir. Kadınlar şiddetin her türlüsüne maruz kaldığı için ölümü ‘çözüm’ olarak görüyor. Bölgede kadınlar ekonomik, sosyal ve kültürel olarak hep hedef görülüyor. Mevcut hükümet aklı kadının haklarını koruyan yasaları uygulamıyor. Her kanunu sadece siyasi çıkarları için uyguluyor" diye belirtti.
'KADININ HİÇ BİR ROLÜ YOK'
Kadınları katleden akıl ile “işgal” aklının eşdeğer olduğunu ifade eden Mecîd, bölgede kadınların seslerinin bastırıldığını söyledi. Kadınların siyasette, parlamentoda ve sokakta iradesiz bırakılarak tamamıyla erkek aklı tarafından yönetildiğini kaydeden Mecîd, “Kadının sorunu siyasi ve tarihi bir sorundur. Kadını inkar etmek aynı zamanda yaşamın yaratıcılığını da inkar etmektir. Öldüremedikleri kadınları metalaştırıyorlar. Televizyon aracılığıyla kadının yüzyıllık emeği ve kültürü asimile ediliyor. Kadını varlığından uzaklaştırarak modern bir köle yaratıyorlar. Sistem içinde çalışan ve sorumluluk sahibi olan kadınlar ise kadın olarak görülmemektedir. Bu kadınlar kendi rollerini değil erkekler tarafından onlara biçilen rolleri oynuyorlar. Sistem kadının kendi rolünü oynamasına izin vermiyor. Kadınlar iradesiz bırakılıyor, hiçbir öneri ve eleştirisi dikkate alınmıyor. Kadın siyasetçilerin bu sessizliği ve bu akla karşı savunmasızlığı toplumdaki kadınların bundan olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Onların suskunluğu, erkeklerin daha çok konuşmasına neden oluyor" diye konuştu.
'ÇOCUKLAR NEFRETLE BÜYÜYOR'
Kadına yönelik şiddet ve katliamlara tanık olan çocukların da aynı şekilde büyüdüklerini anımsatan Mecîd, bölgede kendisini örgütleyen erkek şiddetinin gelecek üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Mecîd, “Kadına yönelik katliam, topluma karşı yapılan en büyük katliamdır. Çünkü kadınlar toplumun temelidir. Onu hedef almak toplumsal değerleri hedef almaktır. Her gün kadınlar öldürülmekte ve şiddete maruz bırakılmaktadır. Bu şiddetin içinde büyüyen çocukları ruhsal ve psikolojik olarak etkilenmektedir. Bu çocuklar kadınlara karşı nefretle büyümektedir. Burada her kadının hayatı risk altındadır. Şu ana kadar kadına yönelik cinayet ve şiddetin önlenmesine yönelik hiçbir çalışma yürütülmedi. Bu yüzden kadınlar burada güvende değil. Çünkü onları koruyacak kimse yok” ifadelerini kullandı.
'YENİ KANUNLARA İHTİYAÇ VAR'
Kadınların kurumlarına gizlice başvuruda bulunduğunu belirten Mecîd, sözlerin şöyle sürdürdü: "Şu ana kadar çok sayıda kadın bize başvuruda bulundu. Başvuran kadınların aileleriyle konuşuyoruz ve sorunlarına çözüm odaklı yaklaşıyoruz. Ancak pek çok kadın bize gelmeye cesaret edemiyor. Çünkü ölümle tehdit ediliyorlar. Geçtiğimiz günlerde Hewlêr’de sokak ortasında 14 yaşındaki bir kız çocuğu 20 yaşındaki erkekle evlendirilmeye karşı çıktığı için babası tarafından herkesin gözü önünde katledildi. Bu şahıs gözaltına alındı ve sonra bırakıldı. Bir çocuğu öldüren bir katil nasıl cezalandırılmaz? Bu yasalar neden işlemiyor? Bu hükümet kadınları ve kız çocukları korumak zorundadır. Kadınlar tehdit ediliyor ve bunlar kadınları korumasız bırakıyor. Hükümetin acilen bazı yeni kanunları hayata geçirmesi gerekiyor. Kadınlar burada örgütlenip şiddete karşı dururlarsa o zaman bir halk devriminden söz edebiliriz. Çünkü kadının olmadığı yerde toplum çöker. Şuan ki tablo da bunun en somut örneğidir.”
MA / Zeynep Durgut