İZMİR - Derinleşen ekonomik krizin yaşamlarını olumsuz etkilediğini söyleyen İzmirli yurttaşlar, buna rağmen iktidarın yalnızca kendi konforunu düşündüğünü dile getirdi.
Derinleşen ekonomik kriz, sokak ve pazara yansırken, her geçen gün yeni zamlar yapılıyor. Yapılan zamlara ve yükselen enflasyona rağmen hükümet Temmuz ayında asgari ücrete yeni bir zam yapmayacağını açıkladı. Yurttaşlar, ülkenin yönetilemediğini ve AKP-MHP’nin ülkeyi bataklığa sürüklediğini belirtti. İzmir'in Narlıdere ilçesinde yaşayan yurttaşlar, ekonomik krizin yansımalarına dair konuştu.
'GEÇİM YOKSA SEÇİM OLMALIDIR’
Emekli Dursun Akkuş, evde 3 kişi yaşadıklarını ve aldığı maaşın yetmesinin mümkün olmadığını belirterek, "Kimi zaman pazara bile gidemiyoruz. Etin rengini unuttuk. Kamu sektöründe 42 yıl çalıştım. Küçük bir karpuz bile 170 liraya denk geliyor. Domatesin kilosu 60 liraya kadar çıktı. Ben üzerimdeki pantolonu geçen sene 300 liraya aldım. Geçen gün aynı Artık emeklinin durumunu siz düşünün. Bunun sebebi de ülkeyi yönetenlerdir. Ülkenin geleceği, bir kişinin iki dudağının arasında, kalkıp 'Ben şu hükmü uyguluyorum' diyor, kimse itiraz edemiyor. Demokrasi, insan hakları, evrensel değerler, hukuk... Hiçbirinden bahsedemeyiz. Bu saydığımız problemlerin düzelmesi için önce hukukun işlemesi lazım. Zenginin ayrı yoksulun ayrı hukuku olmaması lazım" dedi.
İstihdam yaratılması gerektiğini belirten Akkuş, "Üzerimdeki pantolonun cebi yırtık, gömleğim 3 senelik, giysilerime yama yapıyorum. Ben bir emekliyim, bu kadar yıl kamuya hizmet ettim. Çay bir yerde 20 TL, bir yerde 50 TL. Bizi yönetenler nerede, emekli maaşını yönetenlere verelim, bakalım geçinebiliyorlar mı? Tavuk bile alamıyoruz. Bu ülkede gençlerin kalori alma şansı yok. Su, ekmek, hiçbir şey yok. Halkın şunu bilmesi lazım; geçim yoksa seçim gereklidir" ifadelerini kullandı.
'GÜVENSİZİZ…'
Ev emekçisi olan Müjgan Öncan, çarşı ve pazarlardaki fiyatları şaşkınlıkla karşıladığına söyledi. Limonun kilosunun bile 100 TL olduğunu kaydeden Öncan, “Devlet politikaları bizi bu hale getirdi. İyi yönetilemedik. İpin ucu o kadar kaçtı ki çözümü düşünemiyoruz. O yüzden ileriyi kestiremiyoruz. Gençlere üzülüyorum. Yeni yetişenlerin, çocuk yaşta olanların durumu iyiye gitmiyor. Çocuklar bir külah dondurma alamıyor. Çünkü bir külah dondurma 50 TL oldu. Kimse geleceğinden emin değil. Güvensiziz, yaşamak çok zor oldu" şeklinde konuştu.
'İKTİDAR KENDİ KONFORUNU DÜŞÜNÜYOR'
Kendilerini yönetenlerin yoksulların bu şartlar altında ne yapacaklarını hiç düşünmediğini söyleyen Davut Orakçı, kiraların duruma dikkati çekti. Yaşlılık maaşı ile geçinmeye çalıştığını belirten Orakçı, “Bir de tezgah açıp meyve, sebze satıyorum. Zar zor günü kurtarıyoruz. Gençlerin yaşı biraz daha ilerlediği zaman ne yapacaklar? Bu ülkede fakire yer yok. Başımızdakiler ve zenginlerse saraylarda yaşıyor. İndirim olsun, enflasyon düzelsin, artık bizi de düşünsünler. En düşük kira 10 bin TL, bu ne demek? Asgari ücret ve emekli maaşı ortada. O evlerde nasıl kalalım? Sürünüyoruz, başka çaremiz yok. Her ay elektrik ve su faturalarını nasıl ödeyeceğimizi düşünüyoruz. Bir gevrek 13 TL olmuş, emekli maaşıyla insanlar ne yesin? İktidar sadece kendi konforunu düşünüyor" ifadelerini kullandı.
'TORUNLARIMA ACIYORUM'
Manavlık yapan Mustafa Atik ise geçinmek için çocuklarından destek aldığını ancak yine de geçinemediğini belirtti. İnsanların pahalılıktan kaynaklı alışveriş yapamadığını kaydeden Atik, “Düne kadar fasulyeyi 50 liraya alıyordum ve 70 liraya satıyordum. Şimdi fasulyeyi 120 liraya alıp, 140 liraya satıyorum. Serbest piyasa olduğundan beri ekonomi düzelmiyor. Herkes kafasına göre fiyat belirliyor. 10 liraya aldıkları malzemeleri 30 liraya satıyorlar. Onlar da haklı çünkü yakıt pahalı. Düne kadar poşeti 3 buçuk kiraya, şimdi ise 50 liraya çıktı. Buna kimse müdahale edemiyor. Ürünlerin faturası yok. Ülkemiz bitmiş durumda. Sonları ne olacak diye torunlarıma acıyorum" diye konuştu.