İZMİR - Bir araya gelen 5 kadın, engelliler için yazılı ve sesli olarak aylık yayımladıkları Umudun Kadınları Dergisi’nde mücadeleyi, haklarını, sorunlarını ve çözümlerini yazıyor. Yayın kurulu üyeleri Emine Kamçı ve Emine Ortakaya, farkındalık yaratmak için yazdıklarını belirtti.
Farklı kentlerden bir araya gelen bir grup engelli ve engelsiz kadın, Şubat 2021 yılından beri aylık olarak Umudun Kadınları Yazılı ve Sesli Aylık Dergisi’ni çıkarıyor. 29’uncu sayıya ulaşan kadınların amacı engelli kadınların, dezavantajlı kesimlerin ve genel olarak ise kadınların hak mücadeleleri konusunda farkındalık yaratmak. İnternet ortamında görme engellilerin erişimi için sesli, işitme engellilerin erişimi için yazılı olarak yayımlanan dergide, politika, hukuk, kültür-sanat ve tarihte mücadele yürüten kadınlara dair yazıların yanı sıra öykü, şiir ile kadınların deneyimleri yer alıyor.
Psikolog, öğretmen, sosyal hizmet uzmanı ve iletişim sektöründen 5 kadının çıkardığı derginin yayın kurulu da tamamen kadınlardan oluşuyor. Derginin bu ayki sayısında, "Tarihte İz Bırakan Kadın Örgütleri" köşesinde "Uluslararası Kadın Konseyi" tanıtılırken, sokak hayvanlarını katletme tasarısına dair yazılar da bulunuyor.
Derginin görme engelli Yayın Kurulu üyeleri Emine Kamçı (61) ve Emine Ortakaya (58), amaçları, hedefleri ve kişisel mücadelelerini ajansımıza anlattı.
VAR OLMA MÜCADELESİ
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu olan Emine Kamçı, kadın haklarını yazmak için dergide yer aldığını söyledi. Özellikle engelli kadınların dergide yazarak kendilerini rahat hissettiğini dile getiren Kamçı, "Hem görenlere hem de görmeyenlere faydamız dokunuyor. Aslında tüm kadınlara 'bende varım bu dünyada' dedirtmek için teşvik yazıları yazıyoruz. Herkes istediği konuda yazabilir. Mesela ben yazılarımda daha çok doğadan besleniyorum. Doğayı çok seviyorum. Doğaya dair yazıyorum. Duyduğum hissettiğim şeyleri hemen yazıya dökmek istiyorum" diye belirtti.
Dergi çalışmalarının kendisini motive ettiğini söyleyen Kamçı, "Eskiden de yazı yazıyordum ama bu kadar aktif değildim. Çünkü kendime güvenmiyordum. Şimdi her alana dair yazabilme yetim gelişti ve kendime güveniyorum. Kadınlara şunu söylemek istiyorum; sinmesinler, kendilerini eve kapatmasınlar. ‘Bende varım’ desinler. Bir şeylerin ucundan tutup kendilerini var etsinler. Mutlaka bir konuda bildikleri bir şey vardır. Hem kendileri hem de toplum için bir şeyler yapsınlar" ifadelerini kullandı.
ENGELLİLERE TOPLUMUN YAKLAŞIMI
Engellilerin en çok sokaklarda zorluk yaşadığına dikkati çeken Kamçı, bu zorlukların gittikleri mekanlarda da sürdüğünü belirtti. İnsanların bazen kendilerini yanlış yönlendirdiğini dile getiren Kamçı, "Otobüs duraklarında sürekli nerede olduğumuzu insanlara sormaktan gına geliyor. Eskiden otobüslerde sesli uyarı sistemi vardı ancak onu da kaldırdılar. Kimi duraklarda var, kimilerinde yok. Yani hiçbir şeyin standardı yok. Bilinçsiz insanlarımızın hem görmeyenlere hem de öteki belirgin engeli bireylere karşı tutumu ve davranışları rahatsız edici. Türkiye'de zaten kadın olmak zor birde engelli olmak bu durumu daha katmerli hale getiriyor" dedi.
AMAÇ YAZMAYA TEŞVİK ETMEK
Emine Ortakaya da, hak savunuculuğu temelinde çalışmalar yapmak için bir araya geldiklerinin altını çizdi. Genelde insan hakları, özelde ise kadın haklarına odaklarını söyleyen Ortakaya, şunları belirtti: "Sorunlarımızı daha çok yazarak anlatmak istedik. Amacımız okuyucu da farkındalığı arttırmak ve bakış açılarını değiştirmek. Toplumumuzda malum tek tip bakış açısı var. İnsanlar aykırı olmaktan, aykırı düşünmekten çok korkuyorlar. Biz bu algıyı kırmak, aykırı düşünmenin geliştirici olduğunu kadınlara gösterebilmek istedik. Diğer bir amacımız öteki olan engelli kadınları yazmaya özendirmek çünkü kendimizi ifade etme konusunda büyük eksiğimiz var. Kadınlara kendilerini var edebilecekleri küçük bir mecra açabilmek önemli. Dergide daha çok hayatın içinden yazılar yazılıyor. Ben de daha çok araştırma yazıları, tarihteki kadın örgütlerini araştırıp kadın hakları savunuculuğuna emek vermiş kadınları yazıyorum."
ENGELLİ KADIN OLMAK İKİ KAT ZOR
Resmi dairelerde dahi birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Ortakaya, özellikle bankalarda işlemlerinin sürekli uzatıldığını dile getirdi. En küçük resmi işlemde bile sıkıntı yaşadıklarını vurgulayan Ortakaya, "Hayatın her alanında eziyet yaşıyoruz bu da hayatı bizim için çekilmez kılıyor. Medeni bir ölüm yaşıyoruz aslında. Nüfus kağıdımız, banka kartımız var. Ancak hiç bir kurumda tek başına işlem yapamıyoruz, tamamen yetkimiz elimizden alınıyor" dedi.
SOKOKTA CİNSEL TACİZ
Sıklıkla tacize maruz kaldıklarını belirten Ortakaya, "Yardım istemenin bile tedirginliğini yaşıyoruz. Hemen etrafımızı 'yardım edeyim mi?' diyen erkekler sarabiliyor. Bir gün o kadar çok bağırmıştım ki bir kadın yaklaştı ve 'biri size bir şey mi yaptı' diye sordu. Sokağa çıkmaktan imtina ediyorum. Gözleriyle bile taciz ettiklerini hissediyoruz. Sokak ortasında fiziksel tacizde bulunan da oluyor. Kaçamayabiliyoruz da. Tabi bunları söylerken tüm erkekleri töhmet altında bırakmak istemem. Toplumumuzda kadınıyla erkeğiyle çok olgun insanlarda var. Trafikte de sorunlar yaşıyoruz. Yaya geçitlerinden geçemiyoruz. Yaya geçidinden araçlar 'sen dur biz geçelim' diye bize selektör yapıyor" diye belirtti.
'BİRBİRİMİZİN SESİ OLALIM'
Mekan ve kent düzenlemelerinin tüm yurttaşlara uygun olarak yapılması gerektiğine işaret eden Ortakaya, engelli ya da değil bütün kadınların her saat güvenle sokağa çıkabilmesi gerektiğini söyledi. Kadınlara doğdukları andan itibaren utanmaları ve uyumlu olmaları gerektiği öğretildiğini belirten Ortakaya, şöyle devam etti: “Ama aykırı olmak, farklı düşünmek kadınları daha fazla geliştirir. İki cümlede olsa dergimize yazsınlar. 'Kimse yazdıklarımızı beğenmez' diye düşünmesinler. Kendi başımıza yürüdüğümüzde yolları öğrenebiliyoruz. Çünkü o yoldaki engelleri ancak böyle keşfedebilir ve aşabiliriz. Kadınların zorlukları keşfetmesini istiyoruz. Toplumun bize dayattığı rolleri kabul etmeyelim, güçlü olalım, birbirimizin sesi olalım."
MA / Semra Turan