AMED - Mesleki faaliyetleri gerekçesiyle 8 gazeteciye 6'şar yıl 3'er ay hapis cezası verilmesine tepki gösteren basın meslek örgütü temsilcileri, iktidarın yargıyı "sopa" olarak kullandığını söyledi.
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Diren Yurtsever, Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, Zemo Ağgöz ve Deniz Nazlım, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, MA'nın eski stajyeri Mehmet Günhan hakkında açılan davada karar çıktı. Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Habibe Eren, Ceylan Şahinli ve Mehmet Günhan'ın beraatine karar verdi. Diğer 8 gazeteci hakkında ise 6'şar yıl 3'er ay hapis cezası verildi. Basın meslek örgütleri, karara tepki gösterdi.
Gazetecilerin sadece gizli tanık ifadeleriyle cezalandırıldığını ifade eden Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Basın-İş Amed Bölge Temsilcisi Hakkı Boltan, bu durumun ise artık Türkiye'de bir hukuk geleneği haline geldiğini belirtti. "Türkiye hukuku artık gizlik tanık hukukudur" diyen Boltan, "Gerçek tanık ve ifadeler yoktur. Bu Türkiye'nin geleceği ve düşünce özgürlüğü, özgür gazetecilik önünde en büyük engeldir. Asıl yapılmak da istenen budur. Özgür gazeteciler, özgür basın Kurdistan ve Türkiye'de bu baskıları boşa çıkarmıştır" ifadelerini kullandı.
İktidarın gazetecilerin iktidarın haksızlıklarını, yolsuzluklarını, antidemokratik uygulamalarını açığa çıkarıp kamuoyuna duyurdukları için hedef aldığını dile getiren Boltan, "İktidar demokratik değildir. Faşizm esaslı uygulamalar ve siyasete sahiptir. Böyle olduğunda gazeteciler bu gerçekliği ortaya çıkardığı için iktidar faşizane bir anlayışla gazeteciler üzerine gidip, onlara bu tür cezalar veriyor. İşyerleri ve evlerine baskınlar yapılıyor. İş yapamaz duruma gelmesi için ne gerekiyorsa yapıyor. Bunun tek amacı bunların deşifre edilmesidir" diye konuştu.
'GİZLİ TANIKLAR FÜTURSUZCA KULLANILIYOR'
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral, gazetecilere verilen cezanın iktidarın basın üzerinde sürdürdüğü politikanın bir parçası olduğunu söyledi. İktidarın ilk amacının gazetecileri kendi istekleri doğrultusunda haber yapmaya zorlamak olduğunu ifade eden Oral, "Toplumu da kendi isteklerine göre yönlendirmek istiyor. Buna aykırı gazetecileri de sürekli tehdit altında tutmak için böyle bir uygulamaya devam ediyor. Hukuku da bir sopa olarak gazeteciler üzerinde kullanıyor" diye belirtti.
Gizli tanık beyanlarına ilişkin Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarını hatırlatan Oral, gizli tanıkların yaptığı değerlendirmelerin sadece kendini kurtarmaya yönelik olduğunu kaydederek, Oral, "Hukuk sisteminde gizli tanıkların beyanlarının suç olmayacağı her ne kadar sabit olsa da iktidar bu argümanı fütursuzca kullanmaktan çekinmiyor" dedi.
'VERİLEN KARAR YOK HÜKMÜNDEDİR'
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Selman Çiçek ise, "Gazetecilere verilen cezaları kabul etmiyoruz. Dosyada suçlanan konular, sadece gazetecilik faaliyetleri olmuştur. Gazetecinin görevi haber yapmaktır. Mahkemeler, bu haberleri suç olarak yargılayamaz ve ceza veremez. Ceza verilen gazeteciler, sahada her gün çalıştığımız arkadaşlarımızdır. Gazeteciliklerine şahidiz. Bu nedenle verilen karar, bizim için yok hükmündedir" şeklinde konuştu.
'YOLUMUZU YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metina da iktidarın kendi düşüncesini empoze etmek için hukuku baskı aracı olarak kullandığını ve bunun en fazla özgür basın çalışanları üzerinde kullanıldığını belirtti. AKP-MHP'nin yargıyı basın üzerinde bir sopa olarak kullandığını vurgulayan Metina, şunları söyledi: "Ne kendi iç hukukunu nede uluslararası hukuku yerine getiriyor. Bu aslında büyük bir hukuksuzluğun örneğidir. Gazeteci arkadaşlarımıza kesilen cezaları meşru görmüyoruz. Bu kesilen cezalar özgür basına yönelik yapılan bir darbedir. Biz özgür basın olarak, kadın gazeteciler olarak bu baskılara asla boyun eğmedik, yolumuzda ilerlemeye devam edeceğiz. Biz, geri adım için yol ve yöntem olarak kullanılan bu cezalara karşı yolumuzu yürümeye devam edeceğiz. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz."