ANKARA - Meclis'e getirilmesi beklenen 9'uncu Yargı Paketi ile kadına yönelik şiddetin artacağı ve faillerin güçlendirileceğine işaret eden DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Uyarıyoruz, kadın kazanımlarından elinizi çekin" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, AKP-MHP tarafından Meclis’e sunulması planlanan 9’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
KADIN KAZANIMLARINI YOK EDEN TORBALAR
AKP-MHP’nin yapmak istediği çoğu şeyi torba tasarılar ve kararnameler ile gerçekleştirdiğini ve söz konusu kadın kazanımları olduğunda ise bu torbaların içini daha da doldurduğunu ifade eden Türkoğlu, “Yani halkların, gençlerin, kadınların kaderini torbalara sığdırıp, Meclis Genel Kurulu’ndan geçirdiği yasalarla ülke yönetiliyor. Ne yazık ki ülke bu şekilde yönetilmeye ve biz kadınların kazanımları bu torba yasalarla gasp edilmeye çalışılıyor. Şimdiye kadar getirilen torba yasaların, yargı paketlerinin içerisinden bir gün dahi olsun kadınların lehine bir madde çıkmaz mı? Kadın yoksulluğunu, işsizliğini giderecek bir madde çıkmaz mı?” diye sorarak, tepki gösterdi.
ŞİDDETİ BESLEYEN YARGI PAKETİ
Sadece Mayıs ayında 40 kadının öldürüldüğünü paylaşan Türkoğlu, “Bu ülkede 24 saatte 7 kadın katledilirken, bu katliamı önleyecek koruyucu bir yasa çıkmaz mı, bu torba yasalardan, yargı paketlerinden çıkmayacağını biliyoruz. Buna şaşırmadığımız gibi bir sonraki hamlelerinin de ne olacağını görerek, bunların karşısında mücadele ediyoruz. Yakın zamanda Meclis’e sunulacağı söylenen ve günlerdir bir taslak üzerinden kadınların isyanı olan 9. Yargı Paketi’nin de bunlardan biri olduğunu biliyoruz. Çıkarılan yargı paketlerinde kadınlara yönelik yer alan maddelerin tamamı bu şiddetin besleyicisi olmuştur” diye konuştu.
İKTİDAR NE YAPIYOR?
Pakete kadın kazanımlarını koruyan 6284’te değişiklik yapılmaya çalışıldığını belirten Türkoğlu, “Yasa diyor ki; hakkında tedbir kararı olan fail, kararın gereklerine aykırı davranırsa, fiili bir suç oluştursa bile hakim kararıyla hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabii tutuluyor. Fiili bir suç oluştursa dahi şiddeti uygulayan faile hapis verilebiliyor. Yani bunun anlamı kadının beyanının esas alınmasıdır. Kadının can güvenliğinin sağlanması demektir. Yargı paketinde yapılmak istenen değişiklikte işte tam da 6284’ün nasıl kırpılmak istendiğinin göstergesidir. ‘Zorlama hapse’ itiraz yolu açmak için ufak bir değişiklik yapmak istediklerini resmi olmayan taslakta ifade etmişler. Biz bu iktidarın kanunlarda yapmak istediği küçük değişikliklerin kadınların yaşamlarına nasıl mal olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınların yaşamlarına şiddet olarak geri dönmekte ve her düzenlemeyle bunu yapıyorlar. Buna geçit vermeyeceğiz” diye kaydetti.
YASA FAİLİ GÜÇLENDİRECEKTİR
Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Resmi olmayan taslakta bu maddeye ilişkin yapılmak istenen küçük değişiklik, kadınların yaşamında şiddeti büyütecektir. Faili güçlendirecektir. Bu iktidarın görevi kadınları koruyan yasaları uygulamaktır, bu yasaları kırpmak değildir. Zorlama hapis kararı, tedbir kararı neredeyse uygulanmıyor. Kadınlar bu yasalar uygulanmadığı için katlediliyor. Birkaç örnek üzerinden bu yasa uygulanmış olsaydı ne olacaktı ama uygulanmadığı için kadınlar gündelik hayatta nasıl karşı karşıya kalıyor? İzmir’de Hülya Şellavcı boşanma aşamasındaki Kaffar Yeğin tarafından 21 Ekim 2022 tarihinde katledildi. 3 çeşit tedbir kararı defalarca fail tarafından ihlal edilmesine rağmen polis ihbarları dikkate almamıştır. Hülya, zorlama hapis kararının uygulanması için 18 Ekim 2022 tarihinde mahkemeye başvurmuş, ancak ‘Kişiyi dinlemeden hürriyetini kısıtlayıcı karar veremem’ diyerek talep hâkim tarafından reddedilmiştir. Hülya Şellavcı 21 Ekim’de katledildikten 4 gün sonra zorlama hapis kararı verilmiştir.
UYARIYORUZ, ÇEKİN ELLERİNİZİ
Uyarıyoruz. Çekin ellerinizi 6284’ten. Kazanılmış haklarımıza saldırmanıza izin vermeyeceğiz. Şayet bir düzenleme yapmak istiyorsanız, o düzenlemeyi kadınları koruyan yasalara saldırarak değil, bu yasaları güçlendirmeye dönük yapın. Aksini yapmanıza izin vermeyiz. Faili koruyan, güçlendiren hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz.
EŞİTLİĞE AYKIRI KARARLAR
AYM, AİHM kararlarını uygulama üzerinden Medeni Kanun’da yapılan bu ibarenin eşitliğe aykırı olduğunu belirterek, 22 Şubat 2023 tarihinde kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılamamasının Anayasa’nın ‘eşitlik ilkesini ihlal ettiği’ sonucuna ulaşmıştır. Bunun hayata geçirilmesi gerekiyor ama hayata geçirilmiyor. Nüfus müdürlükleri dilekçeleri kabul etmiyor ve buna dair yasal düzenlemenin olması gerektiğini belirtiyor. Kadınların her seferinde bireysel başvurularla, davalarla kendi soyadlarını kullanmaya götürüyor. Aslında düzenlemenin bu şekilde olmaması gerekiyordu, yani 9’uncu Yargı Paketi’nin soyadı meselesinde bunu nasıl hayata geçiririz için bir düzenleme yapılması gerekirken, bunun kadınların aile içerisindeki konumuna vurgu yapan ve özellikle aile reisliğini erkek tarafından gören bir taslak geliyor önümüze.
KADINLAR OLMADAN YAPILAN HER DÜZENLEME EKSİKTİR
Yasal düzenlemelerin gerekçesi de yine erkeklik üzerinden kurgulanıyor. Kadının evlendikten sonra kendi soyadını kullanmasının, aile bütünlüğüne zarar verdiğini iddia ediyorlar. Burada asıl meselenin çocuğun üstün yararı olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu düzenlemeyle yapılmak istenen aile reisliği görevi verilen erkeğin güçlendirilmesidir. Yine kadını, ailenin dışında herhangi bir yerde görmek istememektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmektedirler, kadınları erkek üzerinden tanımlamakta ısrar etmektedirler ve bunun politikasını hayata geçirmek istiyorlar. Buradan tekrardan uyarıyoruz, kadınlar bu toplumun yarısıdır. Kadınlar bu toplumun öznesidir. Bizi erkekler üzerinden tanımlamanıza izin vermeyeceğiz. Hakkımız olan eşitliği sağlayacak gücümüzü örgütlülüğümüzden alarak bunu yapacağız. Bir kez daha hatırlatıyoruz kadınlar, kadın örgütleri olmadan yapılacak her düzenleme eksiktir, yanlıştır asla kabul etmeyeceğiz.
HAYATLARIMIZ HAKKINDA KARAR YETKİSİ BİZDEDİR
Asıl hedeflenen kadının içerisinde şiddet gördüğü aileyi korumak ve kollamaktır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini beslemektir. Kadınları kamusal yaşamın, iş yaşamının dışında tutmaktır. Eğer zerre kadar samimiyetiniz varsa, kadın yoksulluğunu gidermeye dönük politika üretirsiniz. Kadınların üretim alanında eşit bir şekilde yer almasını sağlamak için politika üretirsiniz. Kadınların güvencesiz işlerde sömürüye maruz kalmasının önüne geçersiniz. Kadınların ev içindeki emeğinin görünür kılınması için çaba harcarsınız. Elbette ki bunların hiçbirini yapmayacaklarını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu iktidarın ideolojisi kadınları yok saymak, sömürmek, erkekle tanımlamak üzerinden şekillenmiştir. Uyarıyoruz, erkek egemenliğini ve şiddeti besleyen politikalardan derhal vazgeçin. Haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz, karar yetkisi bizdedir. Yaşasın kadın mücadelemiz.”