AMED - Halkının sesi olmak için çocuk yaşta gazeteciliğe başlayan Mazlum Erenci’nin bugün 13'üncü yıl dönümü. Ailesi, çocuklarının anısının canlı olduğunu belirtti.
Özgür basın geleneğinin mücadele tarihinde yer alan gazeteci Mazlum Erenci, 1992’de Amed’de doğdu. Henüz ortaokuldayken gazete dağıtımına başlayan Erenci, o dönemde birçok kez tehdit edildi. Her türlü baskıya rağmen sevdiği işi yapmaktan ve mücadele etmekten vazgeçmeyen Erenci, 14 Temmuz 2009’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın saçlarının zorla kazıtılmasını protesto ettiği iddiasıyla gözaltına alınarak, tutuklandı.
Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Erenci’ye “Örgüt üyesi olma”, “Örgüt propagandası yapma” ve “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” iddialarından toplamda 7 yıl 5 ay 20 gün hapis cezası verildi.
Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Erenci, 9 ay 15 günlük tutuklu kaldıktan sonra, dosyası Yargıtay’a gönderildi. Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) yapılan değişiklik ardından bu kez Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’ne sevk edilen Erenci, Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’nin kararıyla 22 Nisan 2010’da tahliye edildi. Cezaevinden çıktıktan sonra kısa bir süre Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışan Erenci, ardından PKK’ye katıldı. Erenci, katılımından kısa bir süre sonra da, 29 Haziran 2011’de Dêrsim’in Çemîşgezek ilçesi kırsalında çıkan çatışma hayatını kaybetti.
ANADİLİNE BAĞLIYDI
Erenci’nin ölümü üzerinden 13 yıl geçse de annesi Remziye Erenci, “Her dakikası, anısı, resmi benimle” dedi. Mazlum’un her yerde Kürtçe konuştuğunu, diline ve kültürüne sevdalı olduğunu anlatan anne Erenci, “Ben de mecbur kalmadıkça Türkçe konuşmuyorum. Türkçe konuştuğum zaman ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. Mazlum, mazlum ve dürüsttü. Sana bir şey söylemek isterse, direk yüzüne söylerdi. İnanıyorum ki zamanı biraz daha uzun olsaydı çok daha güzel şeyler yapacaktı ve dile getirecekti. Kürtçe skeçler yapmayı çok istiyordu” dedi.
‘MAZLUM’UN ANNESİ BU MU?’ DEMESİNLER
Mazlum’un gazeteci olduğu sürede yaşamını yitiren HPG’lilerin cenazesini takip ettiğini anlatan anne Erenci, “Mazlum çatışmalarda hayatını kaybeden bir HPG’linin haberini takip etmek için hastane önüne gidiyor. Yaşamını yitiren HPG’linin annesi morgda son kez çocuğunu görmek istiyor ve cenazeyi gördüğü gibi asker ve polislerin önünde üzüntüden baygınlık geçiyor. O sırada askerlerden biri, ‘annesi bu mu’ diye sormuş. Mazlum da bunu gördüğü için eve geldiği gibi bana, ‘anne sen çok iyi bir annesin ama ciğer konusunda zayıfsın. Gidersem ve şehit olursam ağlayıp, polislerin senin için, ‘bu Mazlum’un annesi mi diye sormasından korkuyorum’ dedi. Mazlum hayatını kaybettiğinde teşhis için morga gittiğimde o sözleri aklıma geldi. ‘Senin annen olarak polisin gözü önünde asla gözyaşı dökmemeliyim’ dedim. Gerçekten Allah kuvvet verdi ve polislerin karşısında hiç ağlamadım” ifadelerini kullandı.
‘HEM EVLADIM HEM ARKADAŞIMDI’
Mazlum’un gazetedeki ve cezaevindeki arkadaşları tarafından çok sevildiğini söyleyen anne Erenci, “Mazlum bizden koptu ama biz asla bunu kabul etmedik. Ruhumuzda, aklımızda, içimizde yaşıyor. Asla unutmadık, unutmayacağız. Çünkü her dakikasında, saniyesinde bir anısı var. Mazlum hem evladımdı hem arkadaşımdı. Mazlum’u ölü kabul etmiyorum. O yüzden her zaman benimle. Her fotoğrafı, anısı, dakikası bana bir şey söylüyor” diye konuştu.
‘ÇILGIN TÜRKLER’E KARŞI ÖCALAN’IN SAVUNMASI
Mazlum Erenci’nin babası Erkan Erenci de, Demokratik Toplum Partisi’nde (DTP) faaliyet yürüttüğü dönemde Mazlum’un da okul çıkışlarında partiye geldiğini belirterek, oğlunda Kürt bilincinin oluşmasında bunun büyük bir etkisi olduğunu kaydetti. Erenci, Amed’deki evlerine 2 ayda bir polis baskının olduğunu ve bu tür şeylerle karşı karşıya kalan oğlunun partiye bağlılığının arttığını ifade etti. Mazlum’un lise okuduğu dönemde bir öğretmeninin “Çılgın Türkler” isimli kitabı öğrencilere aldırıp, okuttuktan sonra üzerinde tartışma yürütmek istediğini aktaran baba Erenci, “O kitabın reklamı faşistlerin basını tarafından çok yapılmıştı. Mazlum akşam eve geldi ve olanları anlattı. ‘Bu kitap nedir?’ dedi. ‘Bu kitap Türklerin propagandasını yapıyor. Orada kendilerine sahte bir kahraman oluşturmuşlar. Bunu da Türk tarihi diyorlar’ dedim. Mazlum bulduğu Abdullah Öcalan’ın birinci savunmasını yanında okula götürüyor. Öğretmene, ‘O dediğin kitabı git batıda öğrencilere okut’ diyor. Öcalan’ın kitabını göstererek, ‘Biz bu kitabı okuyoruz. Biz tarihimizi de burada öğreniyoruz’ diyor. Bunun üzerine onu okuldan attılar. Zaten O da okula çok gitmek istemiyordu. Ardından Azadiya Welat Gazetesi’ne gitti” diye konuştu.
‘HALKINA FAYDALI OLMAK İSTİYORDU’
Mazlum’un halkına faydalı olmak istediğini ve Abdullah Öcalan’ın yaşamını çok merak ettiğini aktaran baba Erenci, “Öcalan’ın paradigmasını ve son savunmalarını okuyordu ve Kürt Aşkı kitabını Kürtçeye çevirmek istiyordu. Yarısını da çevirmişti ama nerede olduğunu bilmiyoruz. Kürt kültürü veya tarihiyle ilgili ya da özgürlük alanında bu mücadeleyi yürüten arkadaşlar ilgili bir şeyler duyduğu zaman, hemen refleks gösteriyordu. Bizler de Mazlum’un anılarına bağlılığımızı sürdüreceğiz” dedi.