ANKARA - Gündemdeki 9’uncu Yargı Paketi ile kadın ve çocuklara yönelik suçların faillerine yeni bir af çıkarılmak istendiğini belirten DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Paketin 27. maddesinde tekrar tekrar suç işlemiş ve mahkum olan hükümlülerin koşullu salıverilmesi var” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, genel merkez binasında düzenlenen basın toplantısında kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Sözlerine Amed ve Mêrdîn sınırında yaşanan yangına ve doğa katliamlarına değinerek başlayan Türkoğlu, “Sadece AKP-MHP iktidarının zulmü yetmiyor, DEDAŞ ile birlikte köylülere zulüm yaşatılıyor. Geldiğimiz aşamada DEDAŞ ile işbirliği, aynı zamanda bir katliamında iş birliği haline geldi. Sorumluların hesap vermesi için hem Meclis’te hem de alanlarda mücadele vereceğiz. Şu noktadan itibaren dayanışmayı yükseltmek gerekiyor. Yaraları ancak böyle sarabiliriz. Yangın bölgesi acilen afet bölgesi ilan edilmelidir. Mevcut iktidar yaraları sarmak yerine köylülere baskı uyguluyor. Tanıklara soruşturma açılması hakikatin üzerinin örtülmesi girişimleridir. Bu konuya dair Meclis’te önergeler verildi. Tüm muhalif siyasi partiler konunun araştırılması için girişimlerde bulundu. Ancak bu önergeler AKP-MHP iktidarının ortaklığıyla reddedildi. Burada kimin neyi gizlediği de ortaya çıktı. Katilin ve suçlunun da kimler olduğu ortaya çıktı” dedi.
‘AKP YENİ HUKUK İNŞA EDİYOR’
Colemêrg halkının iradesinin gasp edilmesine yönelik tepkilere değinen Türkoğlu, “Her yönüyle halktan çalıp emeğini, iradesini gasp eden iktidarın bir meselesi daha var ki günlerdir bunun için ayaktayız. Kayyım meselesi. Özellikle iktidar uzun zamandır 2016 yılından beri Kürt illerinde DBP ve HDP belediyelerine kayyım politikasını bir sistem olarak inşa ediyor. Son yerel seçimlerde de DEM Parti’nin kazanmış olduğu Hakkari Belediyesi’ne intikam alırcasına kayyım atandı. İntikam alırcasına diyoruz. Çünkü nerdeyse bölgede hiçbir şekilde belediye kazanamayacak duruma gelen bu iktidar bunun hesabını tekrar Kürtlerden sormak istiyor. İkinci parti konumuna geldi. Çünkü Kürtler, kadınlar, halklar bu iktidarın yönetme politikalarına karşı çıktı.
Hakkari üzerinden aslında DEM Parti’nin kazanmış olduğu bütün belediyelere bir şekilde kayyım atamak için yeni hukuk oluşturuyorlar. Yasa, anayasa değil AKP’nin kendine göre kayyım politikasını uygulayabilmesi için yeni bir hukuk inşa ediliyor. Biz buna AKP hukuku diyoruz ama yıllardır da bu hukukun ne olduğunu dile getiriyoruz. Biz buna düşmanlık hukuku diyoruz. Niye düşmanlık hukuku diyoruz çünkü Kürde seçme seçilme hakkı tanımıyor. Kadınların eşbaşkanlık sistemiyle inşa etmeye çalıştığı kadın kazanımlarını yok sayıyor kadınların irade olmasına tahammül edemiyor ve bunun üzerine aslında kayyım uygulamasını hayata geçirmek istiyor. İşte bunun adı düşmanlık hukukudur. Ülkenin dört bir yanından kayyım defol sloganlarıyla etkinlikler yapılıyor. Bu isyan aslında ‘kayyım defol’ isyanı.”
‘KADINLAR KAZANIMLARINDAN VAZGEÇMİYOR’
DEDAŞ’a sahip çıkan AKP’lillere işaret eden Türkoğlu, Meral Danış Beştaş’a hakaret eden AKP’li Galip Ensarioğlu’na tepki gösterdi. Türkoğlu, “Dün Meclis’te AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu tarafından bir erkeklik gösterisi yapıldı. Milletvekilimiz Meral Danış Beştaş’a yaptığı hakareti misliyle kendisine iade ediyoruz. Kadınlara hakaret ederek hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin üstünü örtmek isteyenler şunu çok iyi bilsin ki; kadınları bu hakaretlerle susturamazsınız. Nerede olursak olalım, iktidarın sülüklüklerini teşhir etmeye devam edeceğiz. Meral Danış Beştaş halkın vekilidir, kadınların iradesidir. Yoldaşımız yalnız değildir. Siz Kürt halkının hakkına ve iradesine göz dikerek ranta ve talana geçit verdiniz. Biz kadınlar ‘kayyıma geçit yok, kadınlar olarak nöbetteyiz, yürüyüşteyiz’ diyoruz. 29 Haziran’da gerçekleştirilecek mitingde ve sonrasında Kurdistan ile Türkiye’nin her tarafından Hakkari’ye yapılacak yürüyüşte irademize ve kazanımlarımıza sahip çıkacağız. Bu yürüyüşle her adımımızla kayyım rejiminin ömründen alıp kadınlara vereceğiz. Bin bir emek ve bedelle bu günlere getirdiğimiz kazanımlarımızı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz, kadınların iradesi kayyıma geçit vermeyecek” ifadelerini kullandı.
‘GÜÇLE AİLE DEĞİL GÜÇLÜ KADIN’
24 saate 7 kadının erkekler tarafından katledildiğini hatırlatan Türkoğlu, sadece Mayıs ayında en az 40 kadının yaşamını yitirdiğini anımsattı. Türkoğlu, “Elbette şiddetin nedenini ortaya koymak önemli. Kadınların daha çok şiddet gördüğü aileyi korumak meselesine daha çok bakanlık değiniyor. Ama bunun verilerini ortaya koyduğumuzda nedenlerini de artık ortaya koymak gerekecek. O yönüyle de aile politikalarından vazgeçilmesi lazım, kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarının üzerinden durulması lazım. Çünkü, biraz önce de anlattım. Yaşanmış katliamlarda kadınlar en yakındaki erkekler tarafından katlediliyor ve bu şiddet daha çok aile içerisinde besleniyor. O yönüyle güçlü aile kadar güçlü kadın da önemlidir. Buna dair politika üretmek gerekiyor. Bakan şöyle bir değerlendirmede bulunuyor; 6284 sayılı kanun ile bu mücadele dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye sahibiz. Doğrudur. Bu masanın örselenmesine izin vermeyeceğini belirtiyor. Bu kadınların aklıyla dalga geçmektir diyoruz. Bu yasayı kırpa kırpa ortadan kaldırmak isteyen bu iktidar değil midir? Yaşamın gereklerini yerine getirmeyen bu iktidar değil midir? İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek kadınların yaşamlarını riske atan yine bu iktidar değil midir? Kadınların iradesini gasp eden kayyımlar eliyle kadın merkezlerini sığınaklarını kapatan, kadınların başvuru formlarını teşhir eden yine bu iktidar değil midir” diye sordu.
‘ZORLAMA HAPSE İTİRAZ YOLU’
Türkoğlu, şunları belirtti: “Şimdi birazdan detayları aktaracağım. 6284 sayılı kanun hükümlerine göre ‘hakkında tedbir kararı verilen kimse bu kanunun gereklerine aykırı hareket etmesi halinde fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliği, aykırılığı ve ağırlığına göre hakim kararı ile 3 günden 10 güne kadar zorlama hapse tabi tutulacak’ diyor. 9. yargı paketinde ne diyor? Zorlama hapis kararı hakimlerin kafasını karıştırıyor. O yüzden düzeltmek gerekiyormuş. Zorlama hapse itiraz yolu açmak için düzeltme yapacaklarmış. Bu bize rağmen herkesi salıvermeden bahsediyor. Paketin 27. maddesinde tekrar tekrar suç işlemiş ve mahkum olan hükümlülerin koşullu salıverilmesi var. Kadın katillerini, çocuk ve kadın cinsel istismarcılarını önce Nisan 2022’de pandemi bahanesiyle saldılar, sonra Temmuz 2023’te infaz yasasında düzenleme adı altında iki kere affetti iktidar. Şimdi yeni torbadan yeni bir af çıkarmak istiyorlar.
Toplumdaki adalet duygusunu tamamen yerle bir edecek, hukuka güveni tamamen sarsacak bir durum. Yine bir değişiklik, bu yargı paketinde soyadı kanununda yapılmak istenen değişiklik. Kadınların evlendikten sonra erkeğin soyadını almadan yaşamını sürdürmesi uzun soluklu bir mücadeleden sonra elde edilmiştir. Bu eşitlik ilkesi gereğidir. Eşitlik istiyorsak böyle bir ilkemiz var. Çocukların üstün yararı, çocuğun travma yaşaması gerekçesiyle bu hak da gasp edilmek isteniyor. Anayasanın eşitlik ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 10. maddesi ile ailede eşitliği düzenleyen 41. maddesine açıkça aykırı olan bir düzenleme ile geliyorlar.”
‘ÇÖZÜMÜN MUHATABI ÖCALAN’DIR’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “mutlak” tecride de değinen Türkoğlu, “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit hukuksuzdur. İmralı ada hapishanesinde ayrı bir hukuk işletilmektedir. Tüm bu politikaların altında Kürt sorununun çözümsüzlüğü yatmaktadır. Tecridin bir rejim haline getirilmesi vardır. Sayın Öcalan çözümünün asıl muhataplarındandır. Bu sorunda çözümsüzlüğü dayatmak savaşta ısrar etmek demektir. Annelerin barış ve adalet mücadelesi bizim de mücadelemizdir. O sesin her yere ulaşması için elimizden gelen tüm mücadeleyi ve dayanışmayı göstereceğiz. Savaş politikaları kadın yoksulluğunun daha da derinleşmesi demektir” diye belirtti.