AMED - Yangın felaketinde yaşamını yitirenlerin ailelerini ziyaret eden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “DEDAŞ yargı, siyaset ve devlet gücünü arkasına alarak bölgeye zulmediyor. DEDAŞ ve valiliğin peşin yargısı da olası suçlarını gizlemektir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Örgütü ve Amed milletvekili Sezgin Tanrıkulu yangın faciasının yaşandığı Amed’in Xana Axpar (Çınar) ve Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçelerine bağlı Kelekê’de, Helberê ve Tobinî köylerinde kurulan taziyeleri ziyaret etti.
Yangın bölgesinde yaptıkları ziyaretler sırasında yurttaşlarla da görüşen Tanrıkulu, herkesin yangının elektrik nedeniyle çıktığı yönünde aktarım yaptıklarını söyledi.
Tanrıkulu, önlenebilir bir yangın nedeniyle gençlerin yaşamını yitirdiğini belirterek, bu kadar kişinin yaşamını yitirmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Tanrıkulu, “Doğrudan doğruya yaşam hakkı ihlali var. Gittiğimiz her yerde herkes Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (DEDAŞ) uygulamalarından şikayetçiydi. DEDAŞ’ın doğrudan doğruya yaşamlarına kasteden uygulamalarına dair yaşlısından gencine herkes bunu dile getiriyor. Bir kurum hakkında bu kadar şikayetçi olunması normal değil. Elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesiyle birlikte özellikle DEDAŞ’ın hizmet verdiği 6 ilde uygulamaları zulme dönüşmüş durumda ve bunu arkasına aldığı siyasal güçle yapıyor. Yargı, siyaset ve devlet gücünü arkasına alarak, bölgeye zulmediyor. Yangının elektrik hatlarından çıkmadığına dair tek bir insanın bile kanaati yok” diye konuştu.
‘SORUMLULUKLARINI GİZLEMEYE ÇALIŞIYORLAR’
Görüştüğü tüm yurttaşların yangının elektrik direklerinden kaynaklandığını aktardığını kaydeden Tanrıkulu, “İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu’da Valiliğin açıklamasını yalanladı. Bakanlık, yangına dair ‘kesinleşmiş, saptanmış’ bir görüş olmadığını söyledi. Ancak yurttaşlar elektrik akımından kaynaklandığını dile getiriyor. Anız olması mümkün değil. Bakanlık 15 bin dönümün zarar gördüğünü bunlardan 9 binin biçildiğini, 6 bine yakının da biçilmediğini açıkladı. Hasadın arazide olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Anız yakılacağı zaman tüm bölgede ekin biter, sıçrama ihtimali olmaz. Tarlanın bitişiğinde hasat edilmemiş ekin varsa kimse anız yakmaz. Bu nedenle DEDAŞ ve valiliğin peşin yargısı olası suçlarını ve sorumluluklarını gizlemek içindir” dedi.
‘SORUMLULARIN ORTAYA ÇIKARILMASI GEREKİR’
Yurttaşların etkin bir soruşturma yürütülmesi talebi olduğunu aktaran Tanrıkulu, özellikle elektrik akım hatlarının yenilenmesinin de önemli olduğunu belirtti. Yaz aylarında yangınların daha büyük bir risk olduğunu ifade eden Tanrıkulu, yurttaşların iki günde en az 100’e yakın küçük çaplı yangının elektrikten dolayı çıktığını ve köylülerin kendi imkânlarıyla söndürdüğünü aktardığını belirtti. İktidarın elektrik hizmetini bir kamu hizmeti olarak görmesi gerektiğinin altını çizen Tanrıkulu, “Sorumluların ortaya çıkarılması gerekir. Ağır hasarlar var. Hasarların tespit edilmesi gerekiyor. Sonrasında karşılanması gerekir. AFAD ve diğer kurumlardan destek sağlanmalı. Çünkü köylülerin kendi imkanlarıyla tanzim edemeyeceği hasarlar mevcut” ifadelerini kullandı.
‘GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ’
Yangına müdahalenin zamanında yapılmadığına dair de yurttaşların tepkisinin olduğunu kaydeden Tanrıkulu, “Müdahalenin havadan yapılması gerekiyordu. Gördüğüm kadarıyla kara araçlarıyla müdahale mümkün değil. Türkiye’nin her yeri büyük bir yangın gördü. Hükümetin genel yangın konusunda her zaman müdahalesi tartışma konusu oldu. Bölgede daha da tartışmalı, her yerde büyük yangınlar oluyor ama nerede bu kadar can kaybı yaşandı? Zamanında müdahale olsaydı, insanlar hiç değilse kendileri müdahale etmeyecekti ve bu kadar can kaybı olmayacaktı. Buna dair de sorumlular hakkında soruşturma açılmalı” diye belirtti.
MA / Berivan Altan